Genç ve dinamik işgücü mü, mesleksizler ordusu mu?

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Türkiye’de ekonomik ve sosyal yapının en temel sorunlarından birisi ortalama eğitim düzeyinin düşük olması. Buna bir de eğitim alanların bile yeterli bilgi ve beceriyle donatılamaması eklenince sorun daha da büyüyor. Bu durum işgücü ve istihdamın yapısını da belirliyor. 

Hem işgücünün, hem de çalışanların ortalama eğitim düzeyi düşük. Üstelik bir de eğitim sistemi hala bir mesleksizler ordusu üretmeye devam ediyor. Ortaya hem mesleki bilgi ve donanımı olmayan, hem de ortalama eğitim düzeyi düşük bir işgücü profili çıkıyor. Günümüz dünyasında işgücünün eğitim ve mesleki donanım açısından böylesine geri olması, onun genç olmasının önemini ortadan kaldırıyor. 

İşgücü ve istihdamın eğitim durumunu incelediğimizde ortaya çıkan durum ve eğilimler özetle şöyle: 

• Bir işte çalışanlar ile iş arayanların toplamından oluşan işgücünün yüzde 60.5’i en fazla ortaokul düzeyinde eğitime sahip. Çalışanların ise yüzde 61’i okuma yazma bilmeyenler ile lise altı eğitime sahip insanlardan oluşuyor. 

• Lise mezunlarının işgücündeki payı yüzde 10.5, istihdamdaki payı yüzde 10.2. Bu oranlar, lise mezunlarının toplam nüfustaki payına göre oldukça düşük bir düzeyde. Bu durum, lise mezunlarının ciddi bir bölümünün ya üniversiteye hazırlık gerekçesiyle ya da iş bulma umudu olmadığı için işgücüne katılmadığını gösteriyor. 

• Mesleki ve teknik lise mezunlarının işgücündeki payı yüzde 10, istihdamdaki payı ise yüzde 9.9 düzeyinde. Bu oranların başta sanayi olmak üzere meslek eğitimine sahip eleman ihtiyacına cevap vermekten çok uzak olduğu açık. 

• Yüksek öğrenim mezunlarının işgücündeki payı yüzde 19.1, istihdamdaki payı ise yüzde 18.9 düzeyinde. 

• Yüksek öğretim veya meslek lisesini bitirerek mesleki bir eğitim almış olanların toplam oranı işgücünde yüzde 29, istihdamda ise yüzde 28.8 düzeyinde. Yani işgücünde yer alanların da, çalışanların da her 10 kişisinin sadece 3’ünün mesleki eğitimi var. 

• Gelişme eğilimlerine baktığımızda iyileşme yönünde bir gidiş olduğunu, ancak hızının çok düşük olduğunu görüyoruz. 

• 2004 yılında mesleki eğitim almamış olanlar, çalışanların yüzde 80.3’ünü oluşturuyordu. 10 yıl içinde istihdamda mesleksizlerin oranı yaklaşık 10 puanlık bir düzelme ile yüzde 71’e indi. Yüksek eğitim ve meslek lisesi mezunlarının çalışanlar içindeki payı da yüzde 19.7’den yüzde 29’a çıktı. 

• Bu gelişme esas olarak yüksek öğrenim mezunlarının payının artmasıyla gerçekleşiyor. 2004’te yüzde 11.3 olan yüksek öğrenimlilerin istihdamdaki payı 2013’te 18.9’a çıktı. Aynı dönemde meslek lisesi mezunlarının istihdamdaki payı yüzde 7.7’den sadece yüzde 9.9’a çıktı. Üstelik son yıllarda meslek lisesi mezunlarının payında bir duraklama ve çok hafif bir gerileme eğilimi var. 

• İstihdamda meslek lisesi mezunlarının payı yetersiz bir düzeyde. Buna rağmen ortaya çıkan duraklama olumsuz bir gelişme. 

• Yüksek öğrenim mezunlarının payındaki artış, istihdam yapısındaki en önemli olumlu gelişme. Ancak burada yüksek öğrenimin kalitesi büyük önem kazanıyor. Yüksek öğrenimde kontenjanların büyük bölümünün uzaktan eğitim, gece eğitimi şeklinde olması ve yeni kurulan üniversitelerin altyapı ve akademik personel yetersizliği önemli bir sorun.

capture-20140410-230652.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar