İstikrara aç dış satımlar kura duyarsız olsa da diğer gelişmelere hassas

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Arz yönlü politikalar, nihayet Türkiye ekonomi yönetiminin gündemindedir. Gelişmiş ülkelerin ekonomi politikleri; üretimde, tüketimde, tasarrufta çok etkin kullanılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin üretim ve ihracat politikaları ise, görece daha volatil bir band üzerindedir. 

Türkiye’de 2010–2016 yılları arasında 3 farklı dönemde devalüe (değer yitiren TL) ve 3 farklı dönemde de revalüe (değer kazanan TL) söz konusudur. Analizimdeki grafikte Reel Efektif Kurun (REK) tersini kullanarak artan “1/REK” ile değersiz parayı tanımlar. Böylece birinci devalüasyon Ekim 2010-Eylül 2011, ikinci devalüasyon Nisan 2013-Ocak 2014, üçüncü devalüasyon da Ocak 2015-Ekim 2015 döneminde gerçekleşiyor. Birincisi devalüasyona ihracat miktarını artarak yanıt vermesi beklenen Türkiye ekonomisi, yatay seyrederek dahil oluyor. İkincisinde yine yatay kalınırken, üçüncüsündeyse ihracat miktarı bilakis düşüyor. 3 farklı dönemin 3 farklı değer kazanan TL’si karşısındaysa, beklenin tam tersi cevaplar elde ediliyor. Eylül 2011-Aralık 2012 TL değerlenmesinde ihracat miktarı düşmek şöyle dursun, artıyor bile. Ekim 2015-Nisan 2016 değerli TL döneminde, ihracat miktarı çok sert ve derin volatilite patikası içine sıkışıp kalıyor. 

Gelelim bulgulara: 

1 - İhracat miktarı REK’dan bağımsızdır. Bu şu anlama geliyor: İhracat fiyat üzerinden üretim ya da verim artışını başlatmıyor. Öncelikle küresel anlamda talep koşullarının bizden çok kötü durumda olması, ihracattaki reel artışlar çok daha sofistike adımlara ihtiyaç duyuyor. Küresel ekonomi iyiyken, bizim tek başımıza girdiğimiz krizler (1994 krizi), değersizleşen TL ile ihracat artışını ateşleyebilmişti. 

2- Büyük Durgunluk sonrası hassasiyeti artan küresel ekonomi, ihracat miktarımızdaki oynaklığı başlatıyor. Salınımı ve grafik sıklığı artarken büyüyen dalga boyu, 1/REK (değersiz para) karşısında bağımsız karakter sergiliyor. 

3- Rusya krizi, FED’in artırım kararı, Avrupa’da İngiltere’nin birlikten ayrılma olasılığını masaya yatıran referandum gibi kritik gelişmelere, ihracat miktarı artıp azaltarak yanıt veriyor. 

4- Terörün “T” si Türkiye ekonomisinin damarlarında dolaşmaya başladığında; Tarımın “T” si, Ticaretin “T”si ve Turizmin “T” si çöküyor. Bu etkiler, TL’nin değerlendiği ve değersizlendiği her dönemin altına imzasını atıyor. 

Fatih Sultan Mehmet’in dediği gibi “imkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazımdır.” Elimizi kolumuzu bağlı sanki: Jeopolitik sorunlarımız, dış ticaretteki küresel birliklerin alehimize çalışması, Büyük Durgunluktaki yüksek küresel rekabet, uzun süreli durgunluk koşulları karşısında Türkiye ekonomisi elinin tersiyle olumsuzlukları iterek yanıt vermeli, imkansızı da denemelidir. Çünkü küresel rekabet ve verimlilik, çok daha kararlı bir odakta yoğunlaşmaya gebedir her zaman...

catsdvvdvdvddvvddvdvvdvd.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar