Dış ticaretinizi altınlı mı alırsınız, altınsız mı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye altın madenlerine sahip, altın üreticisi bir ülke değil. Dolayısıyla her yıl için net ithalatçı olmamız ve bu çerçevede makul sayılabilecek düzeyde bir ithalat yapmamız, biraz da takı türü ihracat gerçekleştirmemiz normal karşılanır. Ama bizde altın ticareti kimi dönemlerde tam anlamıyla şirazesinden çıkıyor. Bakıyorsunuz, ihracatta rekorlar kırılmış. Altın üretmediğimize göre, demek ki ithal etmişiz bu altını. Bir yıl sonraya bakıyorsunuz, bu kez ithalat rekorlar kırıyor. 

Peki ne oluyor, niye böyle oluyor; açıklama yapan yok, açıklamaya niyetlenen de yok. Sonra birileri çıkıp, tüm Türkiye ile dalga geçercesine "Ben cari açığın yüzde 15'ini bu yolla tek başıma kapattım" diyor, diyebiliyor. Temel görevi dış ticaret olan yetkililerden biri bile, altındaki bu tuhaf ticaret karşısında "Yahu ne oluyor, kim nereden alıyor bu altını, nereye satıyor" da demiyor; herkes suspus! Ama bu suspus kalmanın bir "bedeli" oluyor tabii ki! 

En son örnek İsviçre. İran defteri kapandıktan sonra bu yıl İsviçre'ye dönük ihracatta tuhafl ıklar yaşıyoruz. Örneğin mart ayında bu ülkeye 1 milyar 275 milyon dolarlık müthiş düzeyde bir altın ihracatı gerçekleştiriyoruz. Nisandaki ihracat ne kadar mı, sıfır! Ya mayısta, yalnızca 7 milyon dolarlık; belli ki o da takı türü şeyler ve bu düzey elbette normal. 

Altın ticareti öylesine dalgalanma gösteriyor ki, artık toplam ticarete ilişkin verileri değerlendirirken "altın dahil, altın hariç" diye bir sınıfl amaya gitmek gerekiyor. Çünkü altın, sağlıklı bir değerlendirme yapmaya engel oluşturmaya başlıyor. 

İthalattaki düşüş altın kaynaklı 

Türkiye'nin bu yılın ilk beş ayındaki altın ihracatı, geçen yılla çok büyük fark göstermiyor. Geçen yıl beş ayda 2.2 milyar dolar olan ihracat, bu yıl 2.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. 

Ama ithalatta büyük bir dalgalanma var. Geçen yılın ilk beş ayında 7.4 milyar dolar olan ithalat, bu yıl aynı dönemde 1.9 milyar dolarda kaldı. Yani tam dörtte üçlük bir azalma yaşandı. 

İşte altın ithalatındaki bu büyük daralma, toplam ithalatın altın hariç değerlendirildiğinde geçen yılla hemen hemen aynı düzeyde kaldığını gösterdi. Beş ayda altın dahil geçen yılın yüzde 5.6 altında kalan ithalat, altın dikkate alınmadığında yalnızca yüzde 0.3 daraldı. 

Altın dahil değerlendirmeye göre dış ticaret açığı geçen yılın 10.5 milyar dolar altında kaldı ve yüzde 25 azaldı. Oysa altın hariç değerlendirme yapıldığında daralmanın 4.5 milyar dolar ve oranın yüzde 12 olduğu görülüyor. 

Kur yetmiyormuş! 

Beş aylık ihracat geçen yıla göre altın dahil yüzde 7.4, altın hariç yüzde 7.1 arttı. İthalat ise altın dahil yüzde 25, altın hariç yüzde 12 geriledi. Dış ticaretteki bu değişimde kurun etkisi hangi düzeyde peki? 

Geçen yılın ilk beş ayının ortalamasında 1.79 olan dolar kuru, bu yıl 2.17 düzeyinde gerçekleşti. Yani yüzde 21.3 artış var. 

Geçen yıl ilk beş ay ortalamasında 2.35 olan euro ise bu yıl 2.98 düzeyinde oluşurken yüzde 26.9 arttı. 

Bir dolar ve bir eurodan oluşan sepet ise yüzde 24.5 artışla 2.07'den 2.58'e çıktı. 

Yani kurda neresinden bakarsanız bakın beşte birin üstünde bir artış var. Altını da katsak, ihracat ne kadar artmış peki, yüzde 7.4. Ne oldu o zaman kurun etkisi, nerede kur yükselirse ihracatın da aynı doğrultuda yükseleceği iddiaları. Bir yerde bir eksiklik var; ama nerede?

alaattin-012.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar