Petrol yine gündemde

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Dünyanın hali malum. 2008 sonrasındaki yavaşlama ve üretim kaybı hala tam anlamıyla telafi edilmiş değil. Büyümenin potansiyelin altında kalması üretim girdilerinde de sıkıntı yaratıyor. Bunların başında enerji kullanımı ve işgücü istihdamı geliyor. Ekonomide üretim artış hızı yavaşlayınca üretimde kullanılan girdi talebi de daralıyor, bunların kullanımındaki artış hızı da yavaşlıyor. Büyümedeki durgunluk uzun süre devam ederse girdilerin kullanımına hakim olan eğilim de uzun sürekli duraklamaya dönüşüyor. İşgücü görece daha az kullanılıyor. İşsizlik artıyor ve dirençli hale geliyor. Üretilen bir girdi olan enerjinin (petrol) olağan talebi de ekonomideki yavaşlamadan payını alıyor ve daralıyor. Petrol stoku artıyor, birikimi olur ve fiyatı düşer. Bu gelişmelerin önemli sonuçları olur. İşsizliğin yüksek tavana takılı kalması ekonomilerde talep durgunluğu yaratarak üretim artış hızını yavaşlatır. Yani, zaten var olan bir sorunu daha da derinleştirir. Bir tür kısır döngü oluşur.

Olağan koşullarda petrol piyasasındaki talep zafiyeti fiyatı düşürerek karı azaltır. Bunun üretime yansıyarak üretimin azalmasına yol açması beklenir. Beklenir diyorum çünkü petrol piyasasında talebin daralması noktasına kadar giden bu dinamik orada durur, ötesine gitmez. Yani, talep zafiyetine (arz fazlası) rağmen petrol üretimi (arzı) azaltılmaz. Tersine, petrol piyasasında üretim ve arz daha da artırılır. Bunun nedeni petrol üreticisi olan ülkelerde petrol fiyatının düşmesinin getirdiği sorunlara karşı geliştirilen politikadır. Bu ülkelerin çoğunda neredeyse tek-ürün üretimi egemendir. Tek ürün petroldür. Petrol fiyatı gerileyince bu ülkelerde GSMH düşer, kişi başına gelir azalır, kısacası fakirleşme olur. Bunun siyasi ve toplumsal dokuda yara açmasını önlemek için petrol üreten-ihraç eden ülkelerin yöneticileri fiyattaki gerilemeye karşı satılan petrol miktarını arttırarak petrol gelirini aynı seviyede tutmaya çalışır. Yani ne kadar fiyat düşmesi olursa satılan petrol miktarı (petrol arzı) onu telafi edecek kadar artar. Bu var olan toplumsal ve siyasi duruma belki uyar ama iktisat mantığına ters bir durumdur. Sonuçta bir kısır döngü oluşur. Fiyat düşmesine tepki olarak arzın arttırılması fiyatı daha da düşürür, bu satılan miktarın daha da artırılmasına neden olur, fiyat daha da düşer döngü böyle devam eder gider.

Bu çerçeve son yılların petrol piyasasındaki gelişmeleri anlamamıza yardım eder sanırım. Piyasanın işleyiş biçimi bu çerçeveye uyar ama bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bu nedenle petrol üretip ihraç eden ülkeler kısır döngüyü kıracak önlemlere başvururlar. Örneğin, kartelleşerek piyasa eğilimlerini kontrol altına almaya çalışırlar. OPEC böyle bir kurumsal yapıdır. OPEC eski etkinliğini yitirmiş bir organizasyondur. Üye olan herkes alınan kararlara baş eğer ama hemen arkasından hile yaparak daha fazla satmaya çalışır. Bu durumda fiyatı istenen düzeyde tutmak mümkün olmaz. Yukarıda çizdiğimiz çerçeve sürer gider.

Bir süredir dünya ekonomisinde buna benzer bir durum söz konusudur. Krizden bu yana dünya ekonomisi talep yetersizliği-fiyat düşmesi- gelir kaybı- telafi amaçlı arz artırımı- fiyatın daha da düşmesi döngüsüne sürüklenmiştir. Bu döngüde hem göreli fakirleşme hem de petrol (enerji) üreminin rasyonellikten uzaklaşarak sürdürülebilirliğini yitirmesi gibi bir sonuç çıkmıştır ortaya. Bu günlerde sorunun aşılması için çözüm arayışının yoğunlaştığına tanık oluyoruz. Petroldeki sorunun gözle görülen ve akla uygun olan çözümü petrol üretim ve arzının sınırlanmasıdır. Bunu gerçekleştirmek için OPEC’in canlandırılıp, etkinliğe kavuşturulması gerekir. Söylem bu yöndedir ama iş bu noktaya geldiğinde üreticiler arasında açık ve üstü kapalı çekişmeler, çıkar kavgaları vb devreye girmektedir. Bu koşullarda kartel üyesi ülkeler (özellikle de büyükleri) arasında arzı kısıtlayıp fiyatı yükseltme yönünde bir uzlaşı ve karar birliği sağlanamamaktadır. Herkes bir başkasının üretimini ve ihracatını kısması gerektiği görüşünü savunmaktadır.

OPEC’de arzın kısıtlanması gereği en son eylül 2016 toplantısında gündeme gelmişti. Petrol piyasasının iki büyük oyuncusu (ABD ve S. Arabistan) ve iki orta boy petrolcünün (İran ve Rusya) uyuma yan çizmeleri nedeniyle eylül toplantısında dişe dokunur bir sonuca ulaşılamadı. Şimdi, bu ayın sonunda (30 Kasım Çarşamba) yeni bir OPEC toplantısı yapılacak. Sorun hala aynı sorun. Petrol arzını kısıp, fiyatı yükseltmek ve sektörü daha rasyonel bir noktaya taşımak hedefleniyor. Bakalım petrolün ağa babaları bu defa bir uyum sağlayabilecekler mi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018