Orta gelir tuzağından çıkış

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Orta gelir tuzağından çıkışın aritmetiğinde, hizmet üretim dengesinin küresel ekonomiye uzantısı yatar. Kişi başına GSMH ölçümünün doğruluğu tartışılsa da, ülkelerin özeleştiri kabiliyeti elde edebilmelerini sağladığı gizlenemez. Birçok yapısal kırılganlığı ortaya koyarak yarar sunmayı sürdürür. Çin, üretimindeki farklılaşmayı ucuz iş gücünden elde ettiklerini inovasyonda ve kalite artırımında kullanarak inşa etti. Uzun vadede ulaştığı yüksek hacimli üretim, Şirket’lerine maliyet avantajı oldu. 

Türkiye ekonomisi içinse iki temel öğreti silsilesi ortaya çıkar; i. Geçmiş ülkelerin tecrübeleri ve ii. Önceki bölgesel ve küresel krizden çıkartılabilecek sonuçlar. 

1. Enerjiye bağımlı üretim gerçekleştiren sektörlerden uzaklaşıldıkça, bunların yerini enerjiye bağımlılık yaratmayanları tercih etmek doğru olacaktır.
2. Enerjinin tasarruflu kullanımı, aynı anda sanayide ve konutlarda kontrol altına olmalıdır. 
3. Binaların yalıtımları, elektrikli ev aletlerinin yüksek verimli eşlenikleriyle yenilenmeleri. 
4. Enerji üretiminde santrallerin verimsizlerinin cezalandırılıp verimliliğinin teşvik edildiği sistem uygulanmalıdır
5. Enerji nakilindeki kayıpların üzerine gitmek gerekmektedir. 
6. Hizmet sektöründe yer edinebiliyor olmak Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkışının mimarı olacak güçte ve önemde bir adımdır. Neden?
a. Hizmet, küresel GSYIH’nın yüzde 70’ini oluşturuyor. Bu nedenle birbirini olumlu geri beslemelerle büyüten bir yapıya dönüşebiliyor. 
b. Hizmet sektörünün oynaklığı, üretimdekinin çok daha sınırlıdır. Benzer şekilde; Asya Krizi, Tekila Krizi gibi bölgesel krizlerde oynaklık, küresel sistemik kriz gibi dünya eşleniklerine kıyasla çok daha volatil seyrediyorlar.
Hizmet sektörü ürünleri görece inelastik yapıda seyreder.
c. Hizmet sektörünün yatırım gereksinimlerinde şunlar öne çıkar;
i. İşe uygun eğitim sürecinde yetişmiş insan gücü.
ii. Küreselleşme olgusunu hizmetler bazında tamamlayabilmiş insan gücü
iii. Veri iletişim nıaltyapısı güçlü tutmak.
iv. Sermayeyi en doğru yatırımlara yöneltmiş olmak. 
7. Geleneksel gömleğini çıkartıp modernleşme kazanılmalıdır.  
Ticarette küreselleşme ve sermayede küreselleşme, gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretine entegrasyonunda belirleyici iki temel boyutu oluşturlar: 
A. Ticarette küreselleşme, yüksek dış talep desteğindeki bir büyüme modelidir. B. Sermayede küreselleşme, dış sermaye tabanlı büyüme modelini ve küresel kriterlerin yerine getirilebildiği yoğun sermaye dokusunu işaret eder. 

Türkiye ve diğer tüm gelişmekte olan ülke ekonomileri, küresel sistemik kriz “V” şekilli bir toparlanmayla tamamlanabilmiş olsaydı, bu durumunda krizden en az zararla kurtulmaları mümkün olacaktı. Gerçekleşmelerin mevcudunu ve gelecek öngörülerini üst üste koyduğumuzda “U” şeklinde bir kriz toparlanama eğilimi izlediğimiz ortaya çıkar. 

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki “tasarruf ve yatırım” dengesizliği, bu krizin derin ve uzun süreli bir küresel krize dönüşmesinde önemli destek katkıda bulunmuştur. Tasarruf oranımız yüzde 12- yüzde 15 arasında değiştiği sürece, büyümenin motoru yatırımlar için sermayede dış bağımlılık kaçınılmaz seyrimiz olmaktadır. Önce bu döngü kırılmalıdır. İthalat ihracat arasındaki açık, hızlı büyüme dönemlerinde büyümeyle orantılı bir cari açıkla sonlanıyordu. 2013'te tarih tekerrür etmedi. Cari açık yüksekti ancak büyüme ona eşlik edemiyordu. Burası acil neşter atılması gereken bir makroekonomik kırılganlıktı. Öte yandan küresel ticari dengesizlik giderilmeye çabalanırken, küresel sistemik krizde toparlanma da geciktiriliyordu. Her risk, bir başka bakışa göre, fırsattır. Yani küresel sistemik krizin ardından bazı ülkelerin avantajlı olacakları aşikardır. Umarız bu Türkiye olur.
Bulaşma etkisinde oluşan bir küresel yıkım vardır. Buna hazırlıklı olabilmekse, temel sektörlerde küreselleşmenin olumsuzluk boyutunu ortadan kaldırabilmekle mümkündür. Bulaşma, krizlerin bölgelerden merkeze; merkezlerden komşulara; komşulardan tüm dünya ekonomisine kadar uzanan bir yol çizer. 

Hizmetler, geleneksel boyutundan sıyrılıp modernleşebilmelidir. Küresel talebi oluşturan davranıştaki başkalaşım, hizmet altyapısının teknoloji ile güçlü bir eytişimine tabii kalabildiği ölçüde rekabette etkilidir. Teknoloji üretimdeki talebin çok kısa zamanda değişmesinde ön ayak olurken; internet, veri iletişimi, sanal gerçeklik, yapay zeka gibi parametrelere yaslanır. Hizmet üretiminde küreselleşme Hindistan’la başladığı yolculuğuna başka ülkeleri de ekmeye adaydır. İşte Türkiye’nin sıçrama hamlesinin sürücü gücü bu. Yeterli zamanında bu gerçeği görebilelim herşeyin önünde değerleyebilelim.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar