Sakın bu görüp göreceğimiz son olumlu tablo olmasın

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir" diyen merhum Süleyman Demirel'in ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördük. Bir anda her şey değişiverdi; görünürde partisi, aslında Cumhurbaşkanı, Başbakanı görevden ayrılmaya zorladı ve bütün bunlar 24 saate sığdı. En azından noktayı koyan gelişme son 24 saat içinde olup bitti. 

Her ne kadar sanki her şey önceki akşam Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki görüşmeye bağlı gibi görünüyorsa da gerçek tabii ki öyle değil. Önceki akşamın görüşmesi, bir süredir devam eden anlaşmazlığa son noktanın konulmasından ibaretti. 

Görevden ayrılmak durumunda kalan bir Başbakan... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gölgesinde geçen yirmi aylık başbakanlık süresinin sona ermesi... Biraz dramatik oldu, değil mi... Hem Başbakan Davutoğlu da dünkü açıklamasında buna işaret etmedi mi zaten: 

"Yoldan önce yol arkadaşı sözü vardır. Ben yola çıktığım arkadaşlarımın benimle olmalarını isterim. Olmadıklarında da bana söylemelerini isterim. Son MKYK'da yaşananlar çok önem arz etmiyor. İlk imzayı ben attım. Ancak takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Bu anlamda yaptığım istişareler neticesinde AK Parti’nin birliği için refik değişmesindense genel başkanın değişmesinin daha doğru olacağını düşündüm. Bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum." 

Gelişmenin siyasi boyutu bir yana, ekonomiye nasıl bir yansıma olacak... Biz bu konuya eğilmeyi istiyoruz ama ekonomiye dönmeden önce siyasette olabileceklere bakmaktan da kendimizi alamıyoruz ki... 

Konu, yalnızca Başbakan değişimiyle sınırlı kalsa, çok da önemli olmadığını söyleyebiliriz. Mecliste bir çoğunluk var, hükümet değişmesi gibi bir durum söz konusu değil, hem zaten başbakanın ya da bakanların isimleri de pek önem taşımıyor, sonuçta Cumhurbaşkanı'nın istediği oluyor. Zaten Davutoğlu'nun görevi bırakması da bunu gösteriyor. Dolayısıyla bu gelişme ekonomiye birkaç gün etki eder, sonra sular durulur ve eski günlere dönebiliriz. Bu kadar basit mi acaba? 

Eğer değişim yalnızca başbakanla sınırlı kalacaksa, bu sorunun yanıtı evet olabilir. Ama yalnızca başbakan değişsin diye bunca adım atılır mı, bu çok mantıklı görünüyor mu? Yoksa hesaplar çok daha başka mı? 

Meclisin bugünkü yapısında Anayasa değişikliği için 330'u bile bulmanın çok zor olduğu dikkate alınırsa, hazır MHP ve HDP oyları çok düşmüşken bir erken seçim kararı almak hiç fena olmaz. HDP bu seçime bağımsız adaylarla girse bile yine de şu günlerdeki tabloya göre AKP Anayasa'nın Mecliste değiştirilmesini sağlayacak çoğunluğu elde edebilir. Böylece Başkanlık için çok kolay bir geçiş olabilir. 

Yoksa, MHP Genel Başkan adaylarından Meral Akşener, "Ben genel başkan olmazsam Türkiye ağustosta erken seçime gider" derken haklı mıydı?

Türkiye bir erken seçim kararı alırsa ne olacağını tahmin etmek herhalde pek zor değil. Hele hele hemen dile getirilmeye başlanan "Kurdaki artış spekülatif, ekonominin dengeleri sağlam" sözleri var ya, hala öğrenemedik galiba bunlar tam tersi etki yapıyor. Bu sözleri de duymaya başladık. 

Kaldı ki, çok geriye gitmeye gerek yok, geçen yılın tablosu önümüzde. Yabancı yatırımcı geçen yıl nasıl kaçarcasına uzaklaşmıştı Türkiye'den. Ve bu yıl nasıl koşarak geri dönmüştü. 

İşte dört ayın rakamları ortada. Nisanın son haftasında bir miktar çıkış olsa da dört ay toplamında 4 milyar dolarlık bir yabancı girişi var. Yabancı döviz getirdi, böylece kur da geriledi. 

Ya şimdi ne olacak? Kongreye kadar çok önemli bir hareket olmayabilir. Başbakanlık için düşünülecek isim de önemli ama ikinci planda. Sonrası daha çok merak edilecektir. 

Mevcut durumda bir erken seçimin söz konusu olmadığı dile getiriliyor. Ama aksi olur ve bir erken seçime gidilirse, Meclis üç, hele hele iki partiden oluşur ve AKP çok ezici bir çoğunluk elde ederse, o çoğunlukla Anayasa değiştirilir ve Başkanlık halkoyuna sunulmadan (sunulsa o da ayrı bir süreç ve gerginlik nedeni) kabul edilirse, zaten çok yüksek faiz vererek iyileştirebildiğimiz yurtdışından bakıştaki olumlu algı, hızla tersine dönebilir. O zaman dolar nereye gider, enflasyon ne olur, kimse tahmin edemez. 

Kaldı ki şu koşullar bile önümüzdeki dönem için yapılan bir dizi tahminin önemini yitirmesine yol açmış bulunuyor. Örneğin en başta enfl asyon, döviz kuru, cari açık... Ama hele şu ayı bir geçirelim bakalım, neler olacak...

catssvvssv.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar