Tüketicinin ne konut ve otomobil alma, ne tasarruf etme gücü var

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası ile TÜİK’in ortaklaşa gerçekleştirdikleri tüketici güven endeksinin aydan aya küçük değişimler gösterdiği bilinen bir gerçek. Güven endeksi temmuz ayı itibariyle 73.9 oldu ve bir ay önceye göre yüzde 0.3 arttı. 

Tüketici güven endeksinin 0-200 arasında bir değer alabildiğini, 100’ün altındaki değerlerin tüketici güveninde kötümserliğe, 100’ün üstündeki değerlerin ise iyimserliğe işaret ettiğini belirtelim. 

Yeni seri tüketici güven endeksinde 100’ün üstü hiç aşılamadı. Yani tüketici ekonomiye hiç güven duymadı. Zaten temmuz ayında 73.9 olan endeksin Ocak 2012-Haziran 2014 dönemindeki ortalaması da 75.4. Bir başka ifadeyle endeksin genel olarak yatay seyrettiği söylenebilir. 

Şeytan üçgeni! 
Tüketici güven endeksini oluşturan alt kalemleri konulara göre değil de, son 30 ayın ortalama endeks düzeyine göre sıraladık. Bu sıralama, tüketicinin “şeytan üçgeni”ni ortaya çıkardı. 

Tüketici güven endeksinin en düşük olduğu üç başlık; gelecek bir yıldaki konut satın alma ya da inşa ettirme olasılığı, otomobil satın alma olasılığı ve tasarruf etme olasılığı. 

Konut satın alma endeksi 11, otomobil satın alma endeksi 12, tasarruf etme endeksi ise 24 düzeyinde bulunuyor. Güven endeksinde iyimserlik sınırının 100 olduğu dikkate alınırsa, konut ve otomobil alma konusunda bu sınırın 10’da biri düzeyinde bulunulması çok dramatik bir umutsuzluk göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. 

Tüketici kazandığı parayla ancak yaşamını devam ettirebilme noktasında. Dolayısıyla tasarruf edebileceğini söyleyenler de çok az. Tasarruf edemeyeceğini belirten tüketici gelecekte nasıl olacak da otomobil ve konut alabilecek ki zaten. 

Konut onarımına para harcama olasılığına ilişkin endeks 35, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma olasılığını gösteren endeks de 42 düzeyinde. Yani bu endeksler de genel ortalamanın çok çok altında. 

“Faiz de faiz” diyenler haklı 
Ekonomideki sorunları uzun vadeli çabalarla geride bırakmak yerine kestirmeden gidip bugünü kurtarmaya odaklıysanız, bunun için de ekonomik canlanmayı olmazsa olmaz görüyorsanız, elbette faizin indirilmesini çok istersiniz. Hem zaten tüketici güvenine ilişkin veriler de bu görüşü doğrular nitelikte. Gerçi çelişkili bir durum da yok değil ama... 

Tüketici ne konut alma gücünde olduğunu söylüyor, ne otomobil. Endeksler adeta yerlerde sürünüyor. Merkez Bankası faizi aşağı çekerse, bankaların da kredi faizini düşüreceği ve tüketimin canlanacağı dile getiriliyor, bu umuluyor. Güven sınırının onda biri düzeyinde bulunan konut ve otomobil alma endeksleri faiz indirimiyle ne kadar artar, tartışılır tabii ki. Olsa olsa küçük bir kıpırdanma olur yalnızca. Ama bu bile önemseniyor piyasa tarafından, çünkü işler gerçekten kesat. 

Ancak, en kötü üçüncü endeks de tasarruf etme olasılığıyla ilgili. Bir yandan faizi düşürüp ekonomiyi canlandıracağız, ne ölçüde canlandırabilirsek artık, bir yandan da faizi düşürmek suretiyle tasarruf etme olasılığını iyice aşağı çekeceğiz. 

Muhalefete en iyi malzeme 
Siyasette muhalefet etmek, yapılanlar arasında hata bulup bunları ortaya koymakla sınırlı olmamalı elbette. Ama ne yazık ki bizde yapılan genellikle bu. Kuşkusuz eleştiri de söz konusu olacak; ama asıl yapılması gereken, hatalı görülen icraata alternatif üretmek. 

İşte tüketicinin yumuşak karnı! Tüketici ne konut almaya niyetlenebiliyor, ne otomobil almaya; ne de tasarruf etme gücüne sahip. Tüketici bu alanlarda adeta kıvranıyor, büyük bir sıkıntı içinde. Üstelik, konut alanında epeyce mesafe kat edilmiş olmasına rağmen... Yüz binlerce konut yapılmış olmasına rağmen... Öyle anlaşılıyor ki, yapılan konutlar bile geniş kitlelerin ulaşamayacağı kadar pahalı. 

İşte size yeni ekonomi politikaları üretme konusunda toplumun hemen hemen tüm kesimlerini ilgilendirecek bir konu. Buyurun!

 

aktas-007.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar