Vur deyince öldürdük, tüketim gerilemeye başladı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hanehalkı borçluluğu çok büyüyordu, dolayısıyla kredi artışını sınırlamak gerekiyordu. Kredi kartı kullanımının bir şekilde denetlenmesi zorunlu hale gelmişti, bankalar adeta şube önlerine tezgah açıp kredi kartı dağıtma noktasındaydılar, hele hele vatandaşın gelir düzeyine bakılmaksızın kredi kartı verilmesinin önüne mutlaka geçilmeliydi. Ve bunlar aşama aşama yapıldı. 

Merkez Bankası bankaların kredi artışını sınırlayacak adımlar attı, bankaların mevduatına daha çok el konulmaya, mevduatın krediye dönüşüm hızı kesilmeye çalışıldı, bunda bir ölçüde de olsa başarı sağlandı. Bankaların sınırsız bir şekilde kredi kartı verilmesinin önüne geçildi. Artık herkes, beyan edebildiği ve kanıtlayabildiği aylık gelirinin 4 katından fazla limite sahip kredi kartı ya da kartlarına sahip olamıyordu. Bununla da yetinilmedi, kredi kartındaki taksit uygulamasının sınırı biraz daha daraltıldı. Özellikle çok büyük bir ithalat kalemi haline gelen ve tüketim alanı oluşturan cep telefonunda taksit sayısı sınırlandırıldı. 

Bütün bunlar, tüketimin hızlı artışını önlemeye dönük çabalardı. Ve bu çabalar meyvesini verdi. Ancak doğrusu durum, biraz da vur deyince öldürmek deyimini hatırlatacak boyuta ulaştı. 

Tüketim geriliyor 
Tüketimin seyrine ilişkin en güncel hesaplamayı, Merkez Bankası danışmanlarından Ercan Türkan yapıyor. Türkan, kredi kartlarındaki harcamalara dayalı hesaplamayla ette-ercan türkan tüketim endeksi'ni oluşturuyor. İşte bu endeksin haziran, dolayısıyla yılın ilk yarısına ilişkin verileri, bize tüketimin yıllar içinde giderek azaldığını, bu yıl ise eksiye geçtiğini, yani geçen yılın altında kaldığını gösteriyor. 

Ercan Türkan'ın oluşturduğu ette'ye göre, bu yılın ilk yarısındaki tüketim, geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 2.3 azaldı. Bu oran, taşıt dahil ette'de yüzde 3.5'e ulaştı. 

Yani Türkiye'de, kredi kartı kullanılarak gerçekleştirilen tüketim ilk altı ayda geçen yılın yüzde 2.3, taşıt dahil tüketim ise yüzde 3.5 altında kaldı. Bu oranların, enfl asyon dikkate alınarak hesaplanmış reel oranlar olduğunu bir kez daha vurgulayalım. 

Zaten tüketimin artış hızında 2011 yılından başlayan bir azalma vardı. İlk yarılar itibariyle bir önceki yıla göre 2011'de yüzde 6.5 olan reel tüketim artışı, 2012'de yüzde 5.6'ya, 2013'te yüzde 1.7'ye indi, bu yıl ise biraz önce aktardık, negatife döndü. 

Aynı şekilde taşıt dahil tüketim de bir önceki yıla göre 2011'in ilk yarısında yüzde 8.8 artmış, 2012 yüzde 4, 2013 yüzde 2.7 düzeyinde artışla geçilmişti. Bu yıl ise gerileme var. 

Faiz-tüketim bağlantısı 
Merkez Bankası'nın faizi düşürmesi isteğinin altında yatan etkenlerden biri de tüketimdeki bu gerileme. Bakmayın siz "Faiz düşsün ki reel sektör yatırım yapabilsin" diyenlere. Reel sektör, bugün düşük, yarın yüksek faiz ortamında değil, daha stabil bir faiz düzeyinde yatırım yapabilir; hem yatırım yapabilmenin bir dizi başka gereklilikleri de vardır. 

Oysa faiz indiriminden, kısa vadede, tüketimin desteklenmesi ve giderek büyüyen inşaat sektöründeki stokların eritilmesi gibi yararlar beklenmekte, umulmaktadır. 

Gıda harcamalarında hızlı artış 
Bu arada, ilk yarıda reel olarak yüzde 2.3 gerileyen tüketim harcamalarında nominal olarak ise yüzde 6.3 artış var. Toplam nominal artışı yüzde 6.3 düzeyinde tutan, gıda harcamalarında yüzde 22'ye yaklaşan artış oldu. Yüzde 22'lik oranın nedeni de, büyük ölçüde gıda maddelerinin fiyatındaki hızlı yükselme. 

İlk altı ayda nominal olarak gıda harcamalarındaki artış yüzde 22'ye ulaşırken, gıda dışı harcamalardaki artış yüzde 2'de kaldı. Gıda ve gıda dışı harcamalardaki reel oranlar ise yüzde 10.2 ve yüzde 5.3 olarak belirlendi.

alat.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar