Yılın görünümü

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu hafta veri açısından verimli bir hafta oldu. Üç temel veri açıklandı. Pazartesi günü Temmuz ayı sanayi üretim verileri açıklandı. Çarşamba günü içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyrek ve ilk yarı büyüme bulgularını öğrendik. Dün de (Perşembe) temmuz ayı ödemeler dengesi verileri açıklandı. Ekonominin ilk yarı görünümü kabaca belli olmuş durumda. Son sözü baştan söyleyeyim. Ekonomi (üretim artışı) yavaşlamış. Yavaşlama , cari açığı daraltıp, dış dengeyi düzeltmiş. Yeni sanayi verileri de bu durumun henüz toparlanamadığını gösteriyor. 

Açıklanan veriler yılın ikinci çeyreğinde ekonominin büyüme hızında önemli bir yavaşlama olduğunu gösteriyor. Aslında bu çeyrekte böyle bir yavaşlama bekleniyordu. Gerçekleşme beklenenin de ötesinde bir yavaşlama olduğuna işaret ediyor. Yüzde 2.8 olan beklentilere karşılık ilk çeyrek büyümesi yüzde 2.1 de kalmış. 2014 yılının ikinci üç ayında bir önceki senenin aynı dönemine kıyasla ne kadar büyüdüğünü gösteren bir veri bu. Bir de, mevcut koşullarda, ekonominin hareket ivmesini ölçen veriler var. Bunlar bir çeyrekten ötekine ekonominin hareket ivmesini ölçüyor. Açıklanan veriler ekonominin hareket ivmesinde ciddi bir gerileme olduğunu gösteriyor. Bu yılın ilk üç ayında bir önceki üç aya kıyasla ekonominin büyümediği, tersine küçük ölçüde de olsa daraldığı anlaşılıyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sayılar birinci çeyrekten ikinci çeyreğe ekonominde yüzde 0.5 ölçüsünde bir daralma olduğuna işaret ediyor. 2012 yılından bu yana ekonomide görülen ilk daralma bu. 

Bu arada önceki dönemlerin büyüme bulgularında da revizyonlar yapılmış. 2013 yılı büyüme sayısı yüzde 4.0 düzeyinden 4.1 e düzeltilmiş. 2014 yılı birinci çeyrek büyüme hızı tahmini de yüzde 4.3 den 4.7 ye yükseltilmiş. Önceki yılın ve bu senenin ilk çeyreğinin görece hızlı geçildiği görülüyor. Bu durumda bu yılın Nisan-Haziran döneminde ekonomiye ciddi bir yavaşlama eğiliminin egemen olduğunu söylemek mümkün. 2013 de yüzde 4.1 olan büyüme hızı bu yılın ilk yarısında yüzde 3.3 düzeyine kadar gerilemiş olması bunu gösteriyor. 

Bu noktada iki soru önem kazanıyor. Birincisi yılın ikinci çeyreğinde ekonominin neden yavaşladığı sorusu. İkinci ise yavaşlamanın yılın tamamına yayılıp yayılmayacağı sorusu. Birinci soruya yanıt aramaya genellikle bilinen etkenlerden, ekonominin harcama- talep dinamiğindeki değişimlerinin irdelenmesinden başlamak adettendir. Bizde ekonominin talep kompozisyonu bir süredir ilginç bir desen sergiliyor. İç talep (harcamalar) görece yavaş, dolayısıyla etkisi sınırlı kalıyor. Dış talep (net ihracat) ise bu zafiyeti bunu telafi edecek yönde hareket ediyor. Bu yılın ikinci çeyreğinde de farklı bir durum yok. Ulusal harcamalardaki durgunluk sürerken dış talepteki canlılığın ekonomiyi yüzde 2.1 büyütecek istimi sağladığı anlaşılıyor. Özel tüketim harcamalarındaki yıllık artış hızının birinci çeyrekteki yüzde 3.2 düzeyinden ikinci üç ayda yüzde 0.4 e gerilediği görülüyor. Özel yatırım harcamalarına da, yavaşlamasın rağmen hala gerime gerileme eğilimi hakim. Kısacası, özel alanın harcama eğilimleri hala büyümeyi desteklemiyor. Hoş ikinci çeyrekte kamu harcamalarında da yavaşlama var. Bu kalemin de büyümeye katkısı önemli ölçüde gerilemiş. Dış talep kompozisyonunda da sınırlı da olsa bir değişmenin ip uçları var. Net ihracatın büyümeye destek sağlamaya devam ettiği gözleniyor. Ancak birinci çeyrekte canlı olan ihracatın hız kesmesi ikinci çeyrekte dış talebin de daralmasına neden olmuş. İhracattaki temponun kaybedilmesiyle birlikte net ihracatın büyümeye katkısının da önemini kaybetme riski olduğu söylenebilir. 

İç ve dış talep unsurlarında gözlenen bu olumsuz seyrin arkasında dönem içinde gerçekleşen bazı gelişmelerin etkisi var kuşkusuz. Örneğin, Avrupa‘da bir türlü aşılamayan durgunluk net ihracat kaleminin büyümeye katkısını azaltan çok önemli bir etken. Aynı şekilde, çevremizde gelişen jeopolitik riskler de iç talebi olumsuz etkiliyor. İçeride uzun bir seçim maratonu sürecinde “yerli riskler” üretmeyi sürdürdük. Beklentileri bozan bu risklerin özel harcamaları olumsuz yönde etkileyeceğine dönük iddiamız bu son büyüme verileriyle bir kez daha doğrulanmış oldu. Bu noktaya işaret etmemin nedeni yukarıda sorulan ikinci soru. Ekonominin düşen büyüme ivmesinin kısa dönemde düzeltilebilmesi, yani yıla yayılmasının önlenmesi, biraz da bu olayların sonlanmasına bağlı olacak gibi görünüyor. Dışarıdaki gelişmeleri engelleme gücümüz sınırlı bir de içeride risk üretmeyi sürdürürsek ekonomideki yavaşlamayı derinleştiririz. Zaten bozuk olan yılın görünümünü daha da bozarız. Hiç iyi olmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018