Zayıf dolar, güçlü piyasa ilişkisi ne kadar kalıcı?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dolardaki kan kaybı devam ediyor. Kasım ayında 100 seviyesini zorlayan DXY dolar endeksi Mayıs ayına 93 seviyesindeki direncini test ederek başlıyor.  Beklentilerden düşük gelen ilk çeyrek ABD büyümesi ve zayıf hane halkı harcaması faiz artış beklentisini aşağı çekerek dolardaki düşüşü destekledi.

Doların değer kaybetmesi genelde risk iştahını besleyen ve küresel sermayeyi riskli varlıklara yönelten bir gelişme. Zayıf dolardan faydalanan yatırım araçları arasında emtialar ve gelişmekte olan ülke varlıkları öne çıkıyor. 

Emtialar son yıllardaki en parlak dönemini geçiriyor.  Nisan ayında Brent petrol %22 değer kazanarak Ocak ayında gördüğü dip noktaya göre yükselişini %70’e taşıdı. Sene başından beri %20’ye yakın yükselen altın fiyatları 2015 Şubat ayından beri gördüğü en yüksek seviyelere ulaştı. 

Küresel risk iştahına duyarlı gelişmekte olan ülke varlıkları zayıf dolardan en çok faydayı sağlayan yatırım araçları oldu. IIF tahminlerine göre gelişmekte olan ülke varlıklarına Mart ayında 37 milyar, Nisan ayında 25 milyar dolar para girişi gerçekleşti. Bu girişte aslan payını ekonomide sert iniş endişeleri azalan Çin ve yükselen emtia fiyatlarından yararlanan üretici ülkeler aldı. 

Yüksek betalı Borsa İstanbul %25’e yakın dolar bazında getiri ve 250 baz puana yakın faiz düşüşü ile küresel risk iştahındaki ilerlemeden en çok fayda sağlayan ilk üç piyasa arasında yer aldı.  

Ancak son dönemde “zayıf dolar güçlü piyasalar” eğilimi bozulmaya başladı. Japonya Merkez Bankasının ilave parasal genişlemeye gitmemesi sonrasında dolar endeksinde %4’e yakın gerileme olmasına rağmen dünya borsalarında satışlar başladı. Yenin dolara karşı güçlenmesini risk iştahında bozulmanın öncü işareti olarak gören yatırımcılar hisse senedi piyasalarında kar satışı yapıyor. 

Borsa İstanbul yüksek betalı olmasına rağmen gelişmekte olan ülkelerdeki satış dalgasına karşı görece sağlam duruyor. Borsa İstanbul’un dirençli olmasında faiz indirimlerine rağmen Türk lirasında yaşanan değer kazancı önemli rol oynadı. Merkez Bankası’nın faiz indirimine ve döviz satış ihalesi açmamasına rağmen dolar Türk lirasına karşı değer kaybederek 2,80’deki psikolojik desteğini zorlamaya başladı. 

Bundan sonra ne olur? Dolardaki değer kaybı sürer mi? Avro ve yen dolara karşı değer kazanmaya devam eder mi? Bu sorunun cevabı  ABD ekonomisindeki yavaşlamanın ne kadar kalıcı olacağına, Fed’in faiz artırımlarına ne zaman başlayacağına ve ne hızla sürdüreceğine  bağlı olarak belirlenecek? Avrupa ve Japonya’da büyümenin seyri ve merkez bankalarının izleyeceği politikalar da bu konuda etkili olacak. 

Bizim görüşümüzde temelde bir değişiklik yok. ABD ekonomisinde son dönemde görülen yavaşlama işaretlerini geçici bir dalgalanma olarak görüyoruz. Zayıf veri akışının normale dönmesi ve  büyümenin normal akışına ulaşması ile birlikte Fed’in faiz artışlarının ve güçlü doların yeniden yatırımcıların risk radarına gireceğine inanıyoruz. 

Dolayısıyla piyasalarda yaşanan bahar havasının, hisse senedi ve tahvilde son dönemde elde edilen yüksek kazançları realize etmek için fırsat olarak kullanılmasının doğru olacağına inanıyoruz. Benzer şekilde, döviz  borcu olan Türk şirketlerinin zayıf doları açık döviz pozisyonlarını azaltmak için kullanmalarını öneriyoruz. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019