2011 yılının sorunu borçlanma

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Dünyanın bir çok ülkesi yeni yıla keyifsiz giriyor. Yeni yıla somurtarak girenlerin içinde gelişmekte olan ülkeler olsa da, esas keyifsiz girenler uzunca bir dönem bolluk içinde yaşayan, başta ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkeler. Bu ülkeler arasında mutsuzlar listesinin başında, iktidarda olan partilerin yöneticileri, emekçiler ve bu borçları nasıl ödeyeceğiz kaygısı ile uykuları kaçan irili ufaklı borçlu firmalar var. Buna karşın gelişmiş ülkelerde krizden ağır darbe almış olmakla birlikte yeniden karlılıkları artan finans sektörünün temsilcileri; bankalar, fonlar ve onların yöneticileri yeni yıla keyifli giriyorlar.

Yılın ikinci yarısında Avrupa Birliği üyesi Yunanistan ve İrlanda'nın iflas noktasına gelmesi, Portekiz'inde her an bu kervana katılacak olması, AB'nin 2011 yılını da zor geçireceğini gösteriyor. Bu zorluklar sadece bu ülkeleri ilgilendirmiyor. Bu ülkelere borç veren diğer ülkeleri ve borç krizindeki ülkelerin tahvillerini satın alan AB üyesi ülkelerin yurttaşlarını da ilgilendiriyor. Hatırlanacağı üzere Yunanistan boçlarından dolayı iflas noktasına geldiğinde Fransa ve Almanya'nın istemeyerek de olsa Yunanistan'a yardım etmelerin altında Yunan tahvillerinin önemli bir kısmının bu ülkelerin bankalarının ya da yurttaşlarının elinde olması yatıyordu. AB ülkelerinin borçlanma ile ilgili sorunları 2011 yılında da devam edecek gibi duruyor. Borç krizinden parasal genişleme ile kurtulmaktan yana olmayan, yüksek enflasyon korkusu içindeki AB, 2011'de bu batağın içine düşebilir.

ABD ise borçlar karşısında para basmaya devam etmekte. Buna rağmen bir türlü Junk Bond denilen çöp haline gelmiş tahvillerden kurtulamamakta. Geçtiğimiz ay açıklanan 600 milyar dolarlık yardım paketini, 2011 yılında yeni paketler izlerse kimse şaşırmamalı. Nitekim iki gün önce ABD ekonomisine ilişkin tahminleri ile tanınan Nouriel Roubini Türkiye'deki gazetelerde de yer alan görüşlerine göre , ABD konut piyasasının çift dip sürecinde bulunmakta ve ABD konut kredileri moratoryuma sürüklenmekte. Roubini, ABD ekonomisinin 2011'de yüzde 2.7 büyüyeceğini, işsizlik oranının ise yüzde 9'un üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Roubini, Euro Bölgesi'nde şok, uzun vadeli yapısal açıklar, eyalet ve yerel yönetimlerde iflasa yakın bir sürecin görüleceğini öngörüyor.

Dünya ekonomisi 2011'e böyle bir tablo ile girerken, Türkiye göreli olarak 2010 yılında yakaladığı yüksek oranlı büyümenin rahatlığı ile 2011 yılı karşılamakta. Buna karşın iktisatçıların sürekli olarak tehlike olarak gördüğü cari açık düzeyi 2011 yılında ülkemizi zorlayacak gibi duruyor. Bu kaygılara Aralık ayı içinde TCMB'de katıldı. Hatta daha da ileri giderek sorunu bir parça hafifletmek için kanuni karşılık oranlarını yükseltti, faiz oranlarını aşağıya çekti. TCMB'nin bu politika atakları uluslararası ekonomi basınında eleştirildi, yapılan atak erken bulundu. Ben de garip bir durum olacak ki, TCMB'nin geç bile kaldığını düşünüyorum.

2011 yılına temkinli girmeye çalışan TCMB için en büyük risk Haziran ayında yapılacak seçimdir. Her ne kadar hükümet seçim ekonomisi uygulamayacağını ilan etse de TBMM'de görüşülen torba yasadaki kimi maddeler ve son olarak alınan faiz indirim kararların, gelişmelerin pekte ilan edildiği gibi olmayacağının açık işaretleri.

Her şeye rağmen yeni bir yıla giriyoruz. Umarım beklediğinizden daha iyi bir yıl olur. Yeni yılınız kutlu olsun. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019