AKP’nin işi şimdi daha zor

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Yerel seçim sonuçları Ak Parti(AKP) iktidarına güçlü bir güvenoyu beyanı olarak algılandı, TL. değer kazandı, borsa yükseldi.  Döviz fiyatlarındaki, borsadaki, faizlerdeki günlük hareketlere bakarak ekonomideki gidişatın “iyi” ya da “kötü” olduğuna hükmedenlerin yüzü güldü. AKP iktidarının ekonomiyi iyi yönettiğine inandırılmış olanlar bir kez daha rahatladı. AKP’nin iktidarı güvencede olduğuna göre ekonomide işlerin iyiye gideceğini düşünebilirlerdi artık.

AKP’nin ekonomiyi iyi yönettiği algısı durup dururken oluşmadı.  AKP’nin iktidara geldiği ortam, iktidar olduktan sonra yaptıkları ve iktidarda bulunduğu dönemin kendine özgü koşulları bu algının oluşmasında önemli rol oynadı.  

'AKP ekonomide başarılı’ algısı

AKP’nin ilk avantajı, otuz yıla yakın süre yüksek enflasyondan kurtulamayan, on yıl içinde üç ciddi kriz yaşamış olan bir ekonomiyi krizden çıkış sürecinde devralmış olmasıydı. AKP yönetimi kendinden önceki hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomiyi güçlendirme programını sürdürme basiretini gösterdi. Programın hedeflerine ulaştırılması hem içerde hem de dış dünyada AKP’nin ekonomiyi iyi yöneteceği izlenimini yarattı.

İkincisi, AKP iktidara geldiğinde Türkiye ekonomisinin bulunduğu gelir ve gelişmişlik düzeyi, hızlı bir yükselişe imkan verecek noktadaydı. 

Üçüncüsü,  AKP’nin iktidara geldiği tarihte, Türkiye gibi ‘Yükselen Pazar’(YP) diye tanımlanan ülkelerin küresel sermayenin ilgi odağı haline gelme süreci henüz başlıyordu. İktidara geldiği günden itibaren gerek ekonomideki performansıyla, gerekse Avrupa Birliği ve demokratikleşme yolunda attığı adımlarla dış dünyada olumlu bir izlenim bırakan AKP iktidarı, YP ülkelerine yönelen küresel sermayeden önemli pay alarak ekonomik büyümeyi hızlandırmayı ve enflasyonu tek haneli rakamlara indirmeyi başardı. Türkiye’nin kişi başına gelir rakamı 2002 sonunda 3.500 dolar dolayında iken 2008 sonunda 10.500 dolara yaklaştı.  

Bu başarının elde edilmesinde, ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanmasıyla ülkedeki ekonomik potansiyelin harekete geçirilmesi önemli rol oynadı. AKP iktidarının Gülen hareketiyle ve Anadolu sermayesiyle yakın bağları bulunması da bu süreci destekledi. 

2008’de gündeme gelen küresel kriz Türkiye ekonomisinde de ciddi bir küçülmeye yol açtı ama ekonominin krizden çabuk çıkması ve yeniden yüksek büyümeyi yakalaması AKP’nin ekonomiyi iyi yönettiği algısının sürmesine neden oldu.

Başarı neden zorlaştı? 

Şimdi 2013 sonunda gelinen noktada kişi başına gelirimiz 10.782 dolar. Türkiye’nin 10.500 doları aşarak yüksek orta gelir grubuna yükseldikten sonra daha üst gelir grubuna sıçramak için gerekli adımları atamadığı görülüyor.  İnsan sermayesinin kalitesinin geliştirilmesini ve teknoloji düzeyinin yükseltilmesini gerektiren yeni bir atılımın AKP’nin benimsediği zihniyetle gerçekleşmesi hayli zor görünüyor. 

Ayrıca AKP iktidarının ilk döneminde ekonomide elde ettiği başarıya yardımcı olan koşulların hiç biri artık geçerli değil. 

Bir kere, dünya ekonomisinin 2002 – 2008 döneminde yakalamış olduğu hızlı büyüme temposunu tekrar yakalaması olanaksız görünüyor. 2002 – 2008 döneminde rekor büyüme hızlarına erişen ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin başarı hikayesi de, küresel likidite artışının frenlenmesiyle birlikte, yara almış durumda. Bu ülkelere dış kaynak girişinin de bundan böyle daha seçici olacağı anlaşılıyor. 
Bu da Türkiye için iyi haber değil çünkü Türkiye, gerek ekonomideki kırılganlıkları nedeniyle, gerekse AKP yönetiminin küresel sermayeyi aşağılayan yeni söylemi nedeniyle, küresel sermayenin uzak durmayı tercih edeceği bir ülke haline gelmiş durumda. 

Öte yandan, özellikle Gezi olayları sonrasında yaşanan gelişmeler, Türkiye’de demokrasinin işleyişine gölge düşürdü ve siyasi istikrarın bulunduğu izlenimini ciddi biçimde yaraladı. Son dönemde AKP yönetimi ile Gülen hareketi arasında açığa çıkan amansız kavga da Türkiye’deki yargı ve hukuk düzeni konusunda duyulan kaygıları artırdı. Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirme konusunda fazla hevesli görünmeyen Türkiye’nin dış politikadaki tercihlerinin de ülke riskini artıracak yönde olduğu söylenebilir.  

Tüm bu faktörler AKP iktidarının ekonomideki “başarı hikayesi”ni sürdürmesinin bundan sonra hiç de kolay olmayabileceğini düşündürüyor.    

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar