Küresel yangına petrolü kim döküyor?

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Suudi Arabistan’ın en önemli petrol üretim tesislerinin birinin havadan gelen bir saldırı sonucunda devre dışı kalması ham petrolün fiyatını bir anda 70 doların üzerine sıçratınca piyasalar bir kez daha petrol şoku öyküsüne odaklandı. Dünya ekonomisinin yavaşladığı ve petrol talebinde bir sıçramanın beklenmediği ortamda, küresel petrol arzını önemli oranda sınırlayacağı anlaşılan bu saldırının olası etkileri piyasaların gündemini belirledi.

Petrol fiyatındaki bu ani sıçramanın ötesinde, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olan Suudi Arabistan’ın petrol tesislerinin bu kadar kolay vurulabilmesi ve saldırının İran kaynaklı olduğunun tahmin edilmesi olaya farklı boyutlar kazandırıyor. Patlamaya hazır bir bomba görünümü veren Ortadoğu’da liderlik iddiası taşıyan iki ülke arasındaki gerilimi yeni boyutlara taşıyabilecek olan bu saldırının nelere yol açabileceğini kestirmek kolay değil. Ancak, başta ABD Başkanı Trump olmak üzere ‘popülist güçlü adam’ (PGA) modasının takipçisi olan liderlerin, bencil ve sorumsuz davranışlarının yarattığı kaotik ortamda bu saldırının “yangına petrol dökmek” anlamına gelebileceği açık. The Economist dergisi, bu saldırının bölgede ABD’nin de karışacağı bir savaşı tetikleyebileceğini ileri sürüyor.

En büyük yangın nerede?

Birleşmiş Milletler(BM) Genel Kurulu’nun 74. Birleşimi dün New York’ta başladı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 23 Eylül’de bir İklim Zirvesi düzenleyecek, liderlerin de katılacağı Genel Görüşme ise 24 Eylül’de yapılacak.

Genel Sekreterin düzenlediği İklim Zirvesi, dünyanın solumasına en büyük katkıyı yapan tropikal ormanların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu bir ortamda yapılacak. Dünya Bankası’nın eski başkan yardımcısı Vinod Thomas, dünkü Financial Times gazetesinde yer alan yazısında, Brezilya’dan Endonezya’ya kadar uzanan bölgede ve Sibirya’da meydana gelen büyük yaygınların yol açtığı orman kayıplarının 2019 yılında rekor düzeye erişeceğini belirtiyor.
Amazon ormanlarını tehdit eden devasa yangın dünyanın geleceği için büyük bir tehdit oluştururken, Brezilya’nın PGA ekolüne mensup yeni devlet başkanı Jair Bolsonaro’nun bu büyük tehdidi “dünyayı ilgilendirmeyen ulusal bir olay” diye niteleyerek dışardan yardım almayı reddetmek istemesi, bugün insanlık aleminin karşısındaki asıl büyük tehdidin, bu tür liderlerin iktidara gelmesine yol açan gelişmeler olduğunu düşündürüyor. Son 30 yılda dünyada yaşanan büyük dönüşüme damgasını vuran küreselleşmenin ve dijital devrimin pek çok ülkede “kurtarıcı güçlü lider” arayışını gündeme getirdiği ve çoğu demokratik yolla iktidara gelen bu liderlerin, anti demokratik tek adam rejimleri kurarak bugünkü dünyayı tanımlayan kaotik ve patlamaya ortamı hazırladığı söylenebilir.

Çoklu tehditler dönemi

İsimleri artık çok iyi bilinen PGA ekolüne mensup liderlerin önde gelenlerini Eylül-Ekim sayısında kapak konusu yapan Foreign Affairs dergisi, 1930’lar ve 1940’lardan sonra şimdi yeniden bir diktatörler çağına geri dönüldüğünü belirtiyor.

1930’lar ve 1940’lardaki diktatörlük rejimlerinin yol açtığı korkunç gelişmeleri hatırlayanların iyice azaldığı bir dünyada, şimdi yaşanmakta olanların yeterince ciddiye alındığını söylemek kolay değil. Kaygı verici olan nokta, bu liderlerin kendilerine umut bağlayanları etkilemek ve oyalamak için her şeyi göze alarak her yola başvurabileceklerinin görülmesi. Ülkelerini eskiden yaşandığı varsayılan şanlı bir geçmişe geri götürmeyi vadeden bu liderlerin kendilerine meşruiyet kazandırmak için savaşı bile göze alarak dünyadaki gerilimi artırmaları ve yeni savaşların tetikleyicisi olmaları da beklenebilir.

Küreselleşmeyi durdurmayı ve korumacılığa başvurarak ulusal ekonomilerini güçlendirmeyi hedefleyen bu liderlerin, kendilerini iktidara taşıyan küreselleşme mağdurlarının sorunlarını çözecek bir reçeteleri de yok. Farklı yolunda ilerlemeye devam eden Çin dışında, otokrat liderlerin yönettiği ülkelerin hiç birinde ekonomide bir atılımın gerçekleştiğini söylemek mümkün değil. Bu liderlerin öne çıktığı bir dünyada, iklim değişimi gibi dünyanın ve insanlığın geleceğini tehdit eden sorunlara gereken önceliğin verilmesi de olanaksız görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar