Anonim şirketlerde kâr dağıtım politikası ve önemi (2)

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ akif.akarca@alfaymm.com

Halka açık anonim şirketlerde kâr dağıtımı

Halka açık ve halka açık kabul edilen anonim şirketlerde kar dağıtımına ilişkin olarak 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve tebliğlerle düzenleme yapılmıştır. Kanunun 19, 20 ve 21. maddelerinde kar dağıtım esasları belirlenmiştir. Ayrıntılı düzenlemelere II-19.1 Sayılı Kâr Payı Tebliği’nde yer verilmiştir.

Kanunun 19. maddesinde kar dağıtımı esasları, 20. maddesinde kâr payı avansının verilebilme şartları hükme bağlanmıştır. 21. maddede ise kazancın örtülü bir şekilde ortaklara ve/veya ilişkili gerçek veya tüzel kişilere aktarılması yasaklanmıştır. Tebliğde ise kâr dağıtım politikası ve kâr dağıtım esasları konusunda ayrıntılı düzenleme yapılmıştır.

Kâr dağıtım politikası

Halka açık veya açık sayılan şirketlerin kâr dağıtım politikalarının olması gerekmektedir. Belirlenecek dağıtım politikasında aşağıdaki huşular yer almalıdır.

1) Ortaklıklar, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak genel kurul kararıyla dağıtır. Ortaklıkların kâr dağıtım politikalarına ilişkin olarak kurul tarafından benzer nitelikteki ortaklıklar bazında farklı esaslar belirlenebilir, kurulca belirleme yapılması halinde şirketlerin politika tespitinde bu hususları da göz önünde bulundurmaları gerekir.

2) Ortaklıkların kâr dağıtım politikalarında asgari olarak aşağıdaki hususlara yer verilmesi gerekir:
a) Kâr payı dağıtılıp dağıtılmayacağı, dağıtılacak ise ortaklar ve kâra katılan diğer kişiler için belirlenen kâr payı dağıtım oranı.
b) Kâr payının ödenme şekli.
c) Kâr payı dağıtım işlemlerine en geç dağıtım kararı verilen genel kımıl toplantısının yapıldığı hesap dönemi sonu itibarıyla başlanması şartıyla, kâr payının ödenme zamanı.
ç) Kâr payı avansı dağıtılıp dağıtılmayacağı, dağıtılacak ise buna ilişkin esaslar.

3) Kâr dağıtım politikasında değişiklik yapılmak istenmesi durumunda, bu değişikliğe ilişkin yönetim kurulu kararı ve değişikliğin gerekçesi, kurulun özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde,
kamuya duyurulur.

Kâr payı dağıtım esasları

Kâr payı dağıtım esasları tebliğin 5. maddesinde aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

1) Ortaklıklarda kâr payı, dağıtım tarihi itibarıyla mevcut payların tümüne, bunların ihraç ve iktisap tarihleri dikkate alınmaksızın paylan oranında eşit olarak dağıtılır. Kâr payı imtiyazına ilişkin haklar saklıdır.

2) Kâr payı, dağıtımına karar verilen genel kurul toplantısında karara bağlanmak şartıyla eşit veya farklı tutarlı taksitlerle ödenebilir. Kâr payının taksitle ödenmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:

a) Taksit sayısı genel kurul tarafından veya genel kurul tarafından açıkça yetkilendirilmesi şartıyla yönetim kurulu tarafından belirlenir.

b) Taksit ödeme zamanlarının genel kurul kararıyla belirlenmediği durumlarda: yönetim kurulu kararıyla belirlenecek ödeme zamanları, genel kurulu takip eden on beş gün içinde Kurul’un özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde ortaklık tarafından kamuya duyurulur.

c) Taksit ödemeleri, ödeme tarihi itibarıyla mevcut payların tümüne, bunların ihraç ve iktisap tarihleri dikkate alınmaksızın payları oranında eşit olarak dağıtılır.

ç) Genel kurul tarafından pay sahibi dışındaki kişilere dağıtılmasına karar verilen kâr payı tutarı, pay sahiplerine yapılacak taksit ödemeleri ile orantılı olarak ve aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenir.

3) TTK’ya göre ayrılması gereken yedek akçeler ile esas sözleşmede veya kâr dağıtım politikasında pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça; başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi pay sahipleri için belirlenen kâr payı nakden ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz. Bu maddenin ikinci fıkrası ile kuruculara kâr payına ilişkin TTK'nın 348. maddesinin birinci fıkrası ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.

4) İmtiyazlı pay sahiplerine, intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay verilebilmesi için ortaklık esas sözleşmesinde hüküm bulunması zorunludur. Esas sözleşmede söz konusu kişilere kâr payı dağıtılması hususunda hüküm bulunmasına rağmen, kâr payına ilişkin olarak herhangi bir oran belirlenmemişse; bu kişilere dağıtılacak kâr payı tutarı, imtiyazdan kaynaklananlar hariç her durumda pay sahiplerine dağıtılan kâr payının dörtte birini aşamaz.

5) Katılma intifa senetleri sahiplerinin kâr payı hakkı ile tahvillere kârdan pay verilmesine ilişkin Kurul düzenlemeleri saklıdır.

Bağışlar ve kâr dağıtımı

Öte yandan, kamuya yararlı kuruluşlara ve kişilere bağış yapılması şirket politikaları arasında yer alabilir. Halka açık ortaklıklar tarafından bağış yapılabilmesi için şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunmalıdır. Şirketlerin yapmış olduğu bağışlar dağıtılabilir kar matrahına eklenecektir. Tebliğin 6. maddesi hükmü çerçevesinde bağış yapılması halinde yapılacak bağış ve ödemelerin kurulun özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulması ve olağan genel kurulda ortakların bilgisine sunulması gerekmektedir.

Anonim şirketlerde kâr dağıtım politikaları

Halka açık olan ve olmayan şirketlerin amaçları ana sözleşmeleri ile belirlenen faaliyetleri başarıyla yürütmek, hasılatını ve karlarını her yıl artırmak suretiyle ortakları için kazanç ve değer yaratmaktır. Ortakların kazanç beklentisini karşılamak ve varlığını gelişerek sürdürmek gerekliliği elde edilen kazancın nasıl kullanılacağı ile yakından ilgilidir. İşletme faaliyeti dolayısıyla oluşan borçların ödenmesinin ve diğer yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmesi, planlanan yatırımların zamanında yapılması ciddi bir politikayı uygulamayı gerektirir. Öte yandan TTK’nın 519. maddesi uyarınca belirli yedek akçeler ayrıldıktan sonra kar dağıtımı yapılabilir. Aynı madde ortaklara asgari belirli bir kar dağıtılmasını da düzenler. Belirlenecek politika bütün bu zorunluluklar kavramalıdır.

Yatırım gereği ve kârların kullanımı

İşletmeler kuruluş ve ilk gelişme döneminde önemli miktarda yatırıma ihtiyaç duyarlar. Kuruluş sermayelerinin büyüklüğüne göre yatırımların öz kaynaklardan mı, yabancı kaynak kullanılarak mı gerçekleştirileceği önem kazanmaktadır. Öz kaynakları yeterli ise kârın dağıtımı için karar vermek daha kolaydır. Ancak yatırımlar yabancı kaynaklarla yapılmış ve başlangıçta mallar kredi ile alınmışsa satışlardan sağlanan nakit öncelikle finansman sıkıntısı yaratmayacak şekilde kullanılacak, kâr dağıtımı tercih edilmeyecektir. Sonraki yıllarda da işletmenin borçlarını ve vergisel yükümlülüklerini sıkıntısız bir şekilde karşılaması önemini koruyacaktır. Kâr payı dağıtımı işletmeden nakit çıkışı doğuran bir işlemdir. Dengeli ve sağlıklı bir finansal bünyeye kavuşmak daha birincil hedef olacaktır.

Kâr dağıtımı gereği

Dengeli ve sürdürülebilir bir finansal yapıya ulaşıldıktan sonra şirketin kuruluşunun temel amacı olan ortaklarına kâr dağıtımı gündeme gelmek durumundadır. Dağıtılabilir kârın tümünün mü dağıtılacağı, ihtiyatlı hareket edilerek kısmen mi dağıtılacağı da ayrıca değerlendirilmek durumundadır. Ekonomide genişleme dönemleri yanında kriz dönemlerinin olabileceği dikkate alınması gereken bir gerçektir.

Ortakların beklentisi çoğu zaman düzenli kar payı almaktır. Ancak kârlar her yıl aynı miktarda veya artan nitelikte değildir. Hatta bazı yıllar zarar dahi söz konusu olabilir.

Her yıl düzenli ama daha düşük kar payı dağıtmak ya da yüksek kar elde edilen yılda yüksek, düşük kâr söz konusu olduğunda düşük oranlarda kar dağıtımı yoluna gidilebilir. Daha düşük oranda ancak düzenli kar dağıtımı tercih edildiğinde düşük kâr dönemlerinde bu amaçla ayrılan yedeklerden kâr dağıtımı seçeneği kullanılabilir.

Kârların vergilenme durumu ve kâr dağıtımı

Dağıtılan karlar üzerinden alınan vergiler de kar dağıtıp dağıtmama konusunda etkili olmaktadır. Bilindiği gibi ülkemizde dağıtılan kâr payları iştirak kazancı niteliğinde değilse %15 oranın da kâr dağıtım stopajına tabidir, Dağıtılmayan kârlar üzerinden vergi kesilmemektedir. Tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır.

Geçmiş yıllarda ülkemizde dağıtılmayan kârlardan da vergi tevkif edilmekteydi. Bazı ülkelerde uzun süre dağıtılmayan ve öz kaynak ihtiyacının üzerinde olan dağıtılmamış kâr payları vergilenmektedir.

Kârlı çalıştıkları halde uzun süre kar dağıtmayan şirketlerde kayıt dışı işlemler olabileceği iddiası söz konusu olabilir. Uzun süre kâr dağıtmama durumunun geniş bir boyuta çıkması dağıtılmayan kârlardan da stopaj isteğini yeniden gündeme getirebilir. Uzun yıllar kâr dağıtılmaması kurumlaşmanın ve sermaye piyasasının gelişiminde olumsuz etki yapmaktadır. Anonim şirketler kâr dağıtım politikasını belirlerken diğer etkenler yanında bu hususları da göz önünde tutmalıdır.
Vergilerin etkisini azaltmak amacıyla nakit kar dağıtımı yerine karın sermayeye eklenmesi ve ortaklara yeni pay verilmesi yoluna gidilebilmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b maddesi uyarınca karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmadığından vergi tevkifatı söz konusu olmamaktadır. Bu durumda şirketten fon çıkışı olmamaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019