Anonim şirketlerde kâr dağıtım politikası ve önemi

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ akif.akarca@alfaymm.com

Şirketler, özellikle sermaye şirketleri ortaklarca kazanç elde etmek amacıyla kurulurlar. Kurulan şirketin uzun süre varlığını sürdürebilmesi, faaliyetlerinden kazanç sağlaması ve değerini arttırması birçok faktör yanında elde edilen kârın nasıl kullanıldığı ile yakından ilgilidir. Bu çerçevede şirketlerin uzun ve kısa dönem kâr dağıtım politikalarının olması gerekir.

Kısaca belirtmek gerekirse kar dağıtımı bir faaliyet yılı sonunda elde edilen karın ne şekilde kullanıldığını gösterir. Elde edilen kârın ne kadarının mali yükümlülükleri karşılamada kullanılacağı ne kadarının yedek olarak ayrılacağının ve ne kadarının şirketin ihtiyaç duyduğu yatırımlara ayrılacağının ve ne kadarlık kısmın ortaklara ve kârdan pay alması öngörülenlere dağıtılacağının belirlenmesi kâr dağıtımıdır. Bu dağıtımın belirlenmesine ilişkin şirketçe, yasal düzenlemelerde dikkate alınarak belirlenmiş esaslar kâr dağıtım politikalarını oluşturur. Bu gün yazımızda Türk Ticaret Kanunu’na göre kâr dağıtımı ve kârdan pay alma hakkına sahip olabilecekler üzerinde duracak gelecek yazımızda ise halka açık şirketlerde farklılıklar ve kâr dağıtım politikaları üzerinde duracağız. Dağıtılan kâr paylarının vergileme durumu da ayrı bir yazı konusu olabilecektir.

Türk Ticaret Kanunu’na göre ortaklara ve diğer kişilere kâr dağıtımı

Anonim şirketlerde kâr dağıtımına karar vermeye yetkili organ genel kuruldur. Genel kurul yönetim kurulunun önerisi üzerine, yasal düzenlemelere aykırı olmamak koşuluyla kâr dağıtımını karara bağlar.

TTK’nın 608’inci maddesinde “Kâr Payı ve Yedek Akçeler" başlığı altında kârın dağıtımına ilişkin olarak yapılan düzenleme şöyledir:

1- Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.

2- Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da (madde 603) kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.

3- Şirket genel kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleri aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmasına sadece aşağıdaki durumlarda karar verir.

a- Zararların karşılanması için gerekliyse,

b- Şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa, bütün ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa ve bu hususlar şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmişse, karar verebilir.

Anonim ortaklıklarda; genel kurul, kâr üzerinden kuruculara, intifa senedi sahiplerine, ortaklara, yönetim kuruluna üyelerine, şirket çalışanlarına, çıkarılan menkul değerlerle kârdan pay alma ya da kâra iştirak hakkı tanınmış kişilere dağıtacağı kâr payları da, kâr dağıtım tablosunda ayrı olarak gösterilir.

Öte yandan, ana sözleşmede pay senetlerinin bazı türlerine tanınan öncelik haklarıyla, kuruculara ve diğer kişilere tanınan özel yararlar saklı kalmak üzere; her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, sermaye payı oranında katılma hakkına haizdir. Şirketin sona ermesi halinde her pay sahibi esas sözleşmede sona eren şirketin mal varlığının kullanılmasına ilişkin başka bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara pay oranında katılır. (TTK md: 507).

Kuruculara kâr payı

Şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak kuruculara para ve bedelsiz pay vermek gibi sermayenin azaltılması sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamaz. Ancak, dağıtılabilir kârdan, 1’inci tertip kanuni yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenir.

Dağıtılabilecek kâr mevcut iken; şirket kârının dağıtılmaması kararlaştırmış olsa dahi kurucu intifa senedi sahipleri esas sözleşmede öngörülen kâr paylarını alırlar. (md: 348/3)
TTK, kurucular lehine de intifa senedi çıkarılabileceğini düzenlemiş; kurucular lehine çıkarılan intifa senetleri ile diğer intifa senetleri sahipleri arasında kâr payı dağıtımı konusunda ayırım yapmış, "kurucu intifa senedi" sahiplerine ayrıcalık tanımıştır.

İntifa senedi sahiplerine kâr payı

TTK’nın 502’nci maddesinde “Şirket genel kurulu, esas sözleşme gereğince veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli itfa olunan payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir nedenle şirketle ilgili olanlar lehine "intifa senetleri" çıkarılmasına karar verebilir.’’ hükmüne yer vermiştir. Şirket intifa senedi çıkarmışsa ve intifa senetleri sahiplerine verilecek olan kâr payları ana sözleşmede yer alıyorsa, kâr dağıtım tablosunun düzenlenmesi sırasında intifa senedi sahiplerine dağıtılacak kâr payları da ayrı gösterilir.

Öte yandan, şirket ana sözleşmesi ile bazı nevi pay senetlerine kâr payı dağıtılması konusunda öncelik, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı konusunda imtiyaz tanınabilir.(madde 478,507)

Adi hisse senedi sahiplerine kâr payı ve uygulama

Yukarıda belirtildiği gibi, TTK'ya göre, her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem net kârına payı oranında katılma hakkına haizdir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa kâr payı, pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir. Ancak kâr payı, yasalar ve ana sözleşmede öngörülen yedek akçelerin ayrılmasından sonra dağıtılabilir. Şirket genel kurulu, ana sözleşme ve yasalarda belirtilenler dışında da yedek akçe ayırmaya yetkili bulunmaktadır.

Uygulamada görüldüğü gibi genel kurullar, bu yetkilerine dayanarak bazen kâr dağıtımı yapmamakta, kârın tamamının yedek akçelere eklenmesini kararlaştırabilmektedir. Şirket ana sözleşmesinde hüküm bulunmasına karşın genel kurulun kâr dağıtmama kararı alması özellikle halka açık olmayan anonim şirketlerde görülmekte, uzun yıllar genel kurullar kar dağıtmama yönünde karar alabilmektedir. Bu uygulama şirket hisselerinin değerini etkiler. Vergileme açısından bazı olumsuzluklara neden olabilir. Kâr dağıtım politikalarını açıklarken be hususlar üzerinde duracağız.

Yönetim kurulu üyelerine kâr payı

Anonim ortaklık ana sözleşmesinde, yönetim kurulu üyelerine, ortak olarak almaları gereken kâr payından, toplantılara katılma ücretlerinden, aylık veya yıllık ücretlerden ayrı olarak, şirket kârının elde edilmesine katkıda bulunmaları dolayısıyla kârdan belirli bir payın verilmesini öngörebilir veya genel kurul bu yönde karar alabilir. Şirket ana sözleşmesi gereği olarak veya şirket genel kurulunca karar alınması nedeniyle yönetim kuruluna kârdan pay verilmesi kararlaştırılmış ise, kâr dağıtım tablosunda ayrıca gösterilmesi gerekir.

TTK 611’inci maddesi ile yönetim kuruluna kazanç payları konusunda şu düzenlemeyi getirilmiştir; ''Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net kârdan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde 5’i oranında veya esas sözleşmede öngörülenden daha yüksek bir oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.’’

Çalışanlara kâr payı

Çalışmayı özendirme, kârın arttırılması yönünde ek çaba gösterilmesini teşvik amacıyla, şirket ana sözleşmesinde memur, müstahdem ve işçilere kârdan pay verilmesi hükmü yer alabileceği gibi, şirket genel kurulu da pay sahipleri dışında kârın elde edilmesinde hizmetleri geçen kişilere kâr üzerinden bir prim ödenmesine karar almış veya toplu iş sözleşmelerinde, çalışanlara kârdan pay verilmesi kararlaştırılmış olabilir. Dayanağı ne olursa olsun, hizmetlilere kârdan pay dağıtılması söz konusu olduğunda kâr dağıtım tablosunda ayrıca gösterilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019