Aşırı sağcı siyasette inovasyon?

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com

Başkan Trump’ın 2016 seçim stratejisini oluşturan, 7 ay Beyaz Saray’da onun yanında çalıştıktan sonra anlaşmazlığa düşerek ayrılan Steve Bannon, neden şimdi Avrupa’da misyoner gibi ülke ülke dolaşıp popülist görüşlerini anlatıyor? Neden aşırı sağcılarla toplantılar yapıyor? Neden İtalya’da bir akademi kurmak istiyor? Fransız aşırı sağının yükselen genç yıldızı Marion Maréchal (Marine Le Pen’in yeğeni) neden Lyon’da bir akademi kurdu bile?.. Bu soruların cevapları, “siyasette inovasyon mümkün mü?” sorusunun da bir miktar cevabı olacak: Ve bizim için burada önemli olan, bu siyasetçilerin “ne?” söylediklerinden çok, “nasıl?” söyledikleri.

AB’de kırılgan hükümetler

Geçen ay Avrupa’nın zihnen tamamen, fiilen bir miktar tatile girdiği Noel döneminde, geleneksel eğlence “havasına” hiç uymayan karanlık haberler yayınlandı. Le Monde, AB’de 28 ülkeden 14’ündeki hükümetlerin kırılgan, zayıf, bazısının sallantılı koalisyonlar, hatta azınlık hükümetleri (İngiltere, İspanya, İsveç) olduğuna dikkat çekti (27.12). Merkez partiler gerilerken, solun solu ve sağın sağı ilerliyordu.

Aynı dönemde Ipsos’un kamuoyu anketine göre Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisinin, 23 – 26 Mayıs 2019 Avrupa Parlamentosu seçiminde yüzde 24 oy alabileceği tahmini yayınlandı. Cumhurbaşkanı Macron’un partisi yüzde 18’le epey geride görünüyordu. Görünen o ki, radikal popülistleri, bağımsızlık yanlılarını seçenek görenler artıyor. Örneğin, İspanya’nın en kalabalık özerk bölgesi Endülüs (Andalusia) Meclis Başkanlığı’na merkez sağ Ciudadanos Partisi’nin adayı, sağın sağındaki Vox Partisi’nin desteğiyle seçildi. Bu arada İspanya’da bir azınlık hükümeti var.

Yine aynı Noel günlerinde Belçika’da azınlık hükümeti istifa etti. Mayıs’ta seçime gidene kadar ülke geçici bütçeyle yönetilecek. Bunun sembolik anlamı var: Brüksel, Avrupa Birliği’nin başkenti. Ülke ise birbirinden ayrılmak isteyen iki bölgesinin sürekli çekişmesiyle meşgul... Uzaktan bakınca dünyanın en mükemmellerinden görünen İsveç’te sağın sağındaki İsveç Demokratları, 2018 seçiminde yüzde 17.5 aldı... Ve bu tür örnekler diğer ülkeler için de var. Hepsinde ortak sorun: Seçmen, mevcut “merkez” görüşlerin yerine, sağın sağını, ya da solun solunu çözüm olarak mı görmeye başlıyor? 

Aşırı sağda inovasyon zamanı

Başkan Trump’ın 2016’da seçim stratejisini oluşturan Steve Bannon, bu görevinden ayrıldıktan sonra şimdi uzun süredir Avrupa’da dolaşıyor. Amacı, aşırı sağcı partiler arasındaki görüş ayrılıklarını giderme yönünde ortak bir Aşırı Sağ Avrupa Partileri stratejisi geliştirmeye çalışmak. Şimdiye kadar Avrupa çapında böyle bir projeye girişen olmamıştı. Mümkün olur mu, bilinmez. Bannon şu sırada Ar-Ge ile meşgul! Bu, siyasete yenilikçi-yıkıcı bakış açısı, yenilikçi-yıkıcı söylem, yenilikçi-yıkıcı hedefler getirme çabası. Bannon, kişisel serveti (tahminen 50 milyon dolarmış) kadar, Avrupalı aşırı sağ kesimlerin desteği ile de ülke ülke gezerek popülist mesajını misyoner gibi anlatıyor. Misyonunda başarılı olacağını gösteren kanıtlar henüz yok. Bir miktar İtalya ve Hollanda’da gördüğü ilgi dışında, diğer aşırı sağcılar ona mesafeli durdular.

Aşırı sağın adımı: “Hareket”

Bannon, Belçika’da aşırı sağcı Halkın Partisi lideri Mischaël Modrikamen’in, adına sadece “Hareket” (The Movement) dediği bir düşünce üretim merkezinin fikir lideri oldu. Burası, şimdi onun Avrupa Harekat Merkezi. Bannon, açıkça şunu diyor her gittiği yerde: “Mayıs 2019’da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupa aşırı sağ partileri, 700 sandalyeli meclisin üçte birini kazanmalı. Bunu sağlamak amacıyla bütün aşırı sağ partiler arasında eşgüdüm gerekiyor.”

Bannon’ın hedefi ve faaliyetleri hakkında, klasik ve sosyal medyada özetlenemeyecek kadar çok yayın yapıldı. Ama işin özü, Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı bir “süper grup” oluşturmak istiyor. Brüksel’de 8 Aralık’ta Marine Le Pen ile birlikte Belçika’nın Flaman bölgesinin “özgürlüğünü” talep eden Vlaams Belang Partisi’nin düzenlediği toplantıda bir konuşma yaptı. Paris’teki Sarı Yelekliler konusunu nasıl gördüğünü anlattı:

“Paris yanıyor. Londra krizde (Brexit’i kastediyor). Fransa’nın küçük şehirlerinde ve Paris’te Sarı Yelekliler, yani “Fransa’nın ayak takımı, süprüntüsü” diye aşağılananlar, Amerika’da Trump’ı cumhurbaşkanı olarak seçen kesimle tamamen aynı yapıdadır. İngiltere’nin AB’den ayrılması için Brexit’e oy verenler de öyle. Onlar, ülkelerine inanmak istiyor. Ulus devletine sahip çıkıyor. Bugün politika artık sağ-sol mücadelesi değil. Ya da muhafazakar-liberal mücadelesi de değil. Mücadele, ulus devleti, aşılması gereken bir engel olarak görenler ile ulus devleti, korunması gereken bir mücevher olarak görenler arasında cereyan etmektedir. Bu mücadele, yerel değil, dünya çapındadır.”

İtalya’da bir akademi?

Bannon, Roma’nın 100 kilometre güney doğusunda Trisulti Manastırı’nda Katolik Kilisesi’nin muhafazakar kanadına yakın duran Dignitatis Humanae Enstitüsü’nü, aşırı sağcılara “gerekli” ideolojik desteği sağlayacak bir akademiye dönüştürmeye hazırlanıyor. Reuter ajansı, manastırda 300’e kadar öğrencinin ders görebileceğini, Bannon’ın ders programını hazırladığını bildirdi. Yöre halkı ise böyle bir işey istemediğini, yılbaşı sırasında protesto yürüyüşü ile gösterdi. “Bannon’u durdurun – Avrupa’ya özgürlük” pankartı açtılar. Protestocu bir milletvekili, “Burada köktenci fanatikler yetiştirecekler, yeni bir Orta Çağ yaratacaklar” dedi. “Kültür savaşçıları için gladyatör okulu” benzetmesi yapıldı. Washington Post, Noel günlerinde proje hakkında (25.12) uzun bir makale yayınladı. Akademinin, Katolik Kilisesi içindeki muhafazakarların görüşlerini pekiştirmeyi, Kilise içinde popülist bir damar açmayı amaçladığı yorumları yapılıyor. Zaten Bannon, globalleşme konusunda Papa’nın “yetersiz” kaldığını bile söyledi: “Papa’nın ruhani ve dini konuları bir kenara koyarsak, en büyük beceriksizliği, dünya vatandaşlarının yanında değil, küreselci seçkinlerin yanında yer almasıdır.”

Ve Fransa’daki akademi

Fransız aşırı sağının lideri Marine Le Pen’in yeğeni Marion Maréchal’in Lyon’da kurduğu akademi, geçen sonhabardan beri faal. Yeğen Hanım, Fransız Parlamentosu’na 22 yaşında seçilen en genç üye olmuştu. Ama teyzesinin 2017’de Macron karşısında seçim yenilgisini beklemeden istifa etti. Ülkenin muhafazakar yöresi Lyon’da bir siyaset okulu kurdu. L'Institut des sciences sociales, économiques et politiques (ISSEP) isimli akademide muhafazakarlık,  aşırı sağın temel fikirleri üzerine toplantılar, söyleşiler, eğitim yapılıyor... Ve bu yazıdaki bütün bu faaliyetlerin hepsi şimdi sosyal medya üzerinden, ilgilenen herkesin cepteline, PC’sine, laptop’una her gün, günde bir kaç eposta, tweet, video, mesaj, podcast olarak düşüyor. İngilizcede “grassroots” denilen, yani toprağın altından gelerek yeryüzüne çıkan bitkiler gibi aşırı sağ kendi ekosistemini aşağıdan yukarıya doğru inovasyonla yaratma yolunda...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019