Avrupa Birliği'nde işsizlik sorunu ağırlaşıyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bugünlerde Avrupa Birliği, Yunanistan ve İrlanda'nın borç batağından çıkış planının, birliğe yüklediği maliyeti halka anlatma çalışıyor. Ancak her geçen gün AB yöneticilerinin inandırıcılıkları azalıyor.

Halk büyüme kayıplarından dolayı refah düzeylerindeki düşüşü hazmedemiyor. Ancak halkın bu sıkıntıları bir süre daha ağırlaşarak devam edecek gibi duruyor. Neden mi? Çünkü Avrupa Birliği'nde özellikle Euro bölgesinde işsizlik artıyor.

Eurostat'ın açıkladığı verilere göre ekim ayında işsizlik oranı Euro bölgesinde yüzde 10.1'e yükseldi. Bu oran son 12 yılın en yüksek işsizlik düzeyini ifade ediyor. Açıklanan verilere göre ekim ayında Euro bölgesinde işsiz sayısı 80 bin kişi arttı ve 15 milyon 947 bine; AB'de ise 84 bin kişi arttı ve 23 milyon 151 bine ulaştı.

AB'de en yüksek işsizlik oranı borç sorunu ile uğraşan, bundan dolayı geçtiğimiz ay sıkı maliye ve para politikası uygulamaya başlayan ve tüm dikkatini bütçe açığını kapatmaya ve borç ödemeye veren İspanya'da. İspanya'da işsizlik oranı yüzde 20.8 düzeyinde. İspanya'yı yüzde 19.4 ile Litvanya ve yüzde 18.4 ile Letonya izliyor.

 Borç batağının içine gömülen Yunanistan'da işsizlik oranı yüzde 12.2, İrlanda'da yüzde 14.1 ve Portekiz'de yüzde 11.0. Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkeleri olarak nitelendirilen İngiltere'de işsizlik oranı yüzde 7.7, Almanya'da yüzde 6.7 ve Fransa'da yüzde 9.8 düzeyinde seyrediyor.

AB üyesi ülkelerde tüm çabalarına ve yavaş da olsa kıpırdanmaya başlayan büyüme oranlarına rağmen, işsizlik sorunu ağırlığını koruyor. AB 2010 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 1, üçüncü çeyreğinde sadece binde 4 büyüdü. Yılın son çeyreğinde bu oranı da arayacakmış gibi duruyor. Son açıklanan veriler hiç de iyi gelmedi. Örneğin sanayi üretimi eylül ayında yüzde 0.9, sipariş endeksi yüzde 3.8 ve inşaat sektörü yüzde 2.2 küçüldü.

AB'de temel göstergelerdeki bu gerçekleşmeler, Birlik için 2011 yılının da zor geçeceğinin bir göstergesi. AB herkes için önemli. Çünkü 2008 yılına göre dünya GSYH'sinin yüzde 30.4'ü AB üyesi ülkeler tarafından yaratılıyor. Dolayısıyla AB'deki iktisadi daralma, bir başka değişle AB'deki talep düşüşü AB'ye ihracat yapan tüm ülkeler için de talep daralması demek. Bundan dolayı G20'nin Seul'deki toplantı da reel döviz kuru üzerinde ya da uluslararası para sistemi üzerinde anlaşmaya ulaşılamamasının altında büyüyeme kaygıları yatıyor.

Hiç şüphesiz işsizlik oranı azalmadan AB'de iktisadi ve siyasi istikrarın sağlanması mümkün değil. AB şu anda eğer bir sosyal patlama yaşamıyorsa, bunu göreli olarak ABD'ye göre var olan sosyal güvenlik sisteminin daha güçlü olmasına borçlu.

Kimi iktisatçılar tarafından hâlâ kabul edilmiyor ise de, ekonomide büyüme olmadan istihdam artmıyor. İşsizliği azaltmak için hangi aktif işgücü politikasını uygularsanız, uygulayın işsizlik oranı düşmüyor. Daha da doğru ifade ile doğal işsizlik oranı azalmıyor.

Bundan dolayı ülkemizde bugünlerde açıklanan istihdamı artırmaya yönelik olarak yapılan düzenlemelerdeki aktif işgücü politikaları nedeni ile, kimse işsizlik sorunu çözüldü havasına girmesin.

Sorunun çözümü büyümeden geçiyor. Hem de hızlı ve istikrarlı büyümeden.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019