Aynı anda üretip tasarruf edebilmek

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Tecrübe olgunluk kazandırıcı, her biri doğal yaşamın birer yadigarı olabilmiş hatırlarımız vardır. Bunlar, dünya ekonomisinin ülkeler özelinde ayrışabilen dinamikleri gibidir.Göçebeliğin hayatı idame etme ve bağımsızlık içgüdülerini aynı anda tarttığı bir günü yaşıyorduk. 250 litrelik fıçıların küçük ağızları özellikle sıkıca kapanmıştı. Kaba temizlikte kullandığımız bu galvanizli fıçılar, %100 dolulukla %50 doluluk arasında değişiyordu. Bir seyyar su deposunun gelmesiyle bunlar devre dışı kaldıklarında da, bizim atış talimgâhımızın hedef tahtası olmuşlardı. Yanımızdaki tüfeklerimizi fıçılar üzerinde kontrol ediyorduk. Her fıçıya bir kurşun atmıştık. Mermiler bazı fıçıların kapaklarını fırlatmışlardı.Bazılarınınki ise yerli yerinde duruyordu. Kapakları yerli yerinde duran mermiler, saplandıkları yanal yüzeyden sadece su sızdırmışlardı. Kapaklarını fırlatılmış fıçılarda doluluk %50 idi. Sıkışan gazlar, yarısı dolunun kapağını fırlatmıştı. Fizik yasası işlemişti: Gazlar sıkışmış, sıvılar sıkışmamıştı. Gazlarla sıvılar arasındaki fiziksel özellik farkı gibi, kriz koşullarının ekonomileri etkileme dereceleri de farklı farklıydı. Yabancı finans kuruluşları, ayrışan beşliler grubu içinde tanımladıkları Türkiye’yi, bu grup içinde dahi farklı nitelikleriyle değerlendiriyorlardı. Bunu, şirketlerimize olan yabancı ilgisinde de anlamak mümkündür. Şirket satın almalarında Türkiye pazarı öne çıkmayı sürdürüyor. Eylül 2008’den bu yana, krizdeki ekonomi politikamız “bizde kriz yok” ekseni etrafındaydı.. Krizin beş parmağından biri olan “davranışsal ekonomi”, bir an gelmiş kırılmıştı. Oysa bütçe borç sarmalı, ticari dengesizlikler, türev ürünler ve kontrol altında sürdürülebilir büyümenin sancıları diğer dört parmağın krizden neler çekeceklerinin resmini çizmeye devam ediyorlardı. Bütçe borç sorunu, hazine, maliye ve güçlü bankacılık sektörüyle ilk beş yıl, kontrol altındaydık. Ne bilanço dışı varlıklar, ne döviz açık pozisyonu bulunan “Türk bankacılık sistemi”, güçlü “sermaye yeterlilik oranı” ile tam bir başparmaktı. Ancak diğer dört parmağın kesiği, sıyrığı ya da darbesi, sağlam olan başparmağı da aynı elde yer alıyor olması nedeniyle etkileyecekti.

2012’den 2013’e geçiş

Ekonomi politikaları krize karşın kulağının üstüne yatınca, diğer üç parmak; bütçe borç sarmalı, ticari dengesizlik ve kontrol altında sürdürülebilir büyüme yara almıştı. 2012 sonunda bütçe, 2008’den bu yana ilk kez olumsuza dönmüştü. Maliye politikasının buna tepkisi, dolaylı vergileri artırmak şeklinde olmuştu. Ocak-ekim gerçekleşmelerinde 2012’ninbozulan bütçe dengesi düzeltilmişti. Düzeltilirken de kontrol altında sürdürülebilir büyüme bozulmuştu. Ocak-ekim döneminde toplam tahsilatı %17,7 artmıştı. Ancak bu, dolaylıların payı da %2,6 yükseltilerek yapılmıştı. %4,6 kritik eşinin altına düşen büyüme koşullarında artmış dolaylı vergiler, ekonominin krize olan direncini bir anda kırmıştı. Krizin yükünü tabana yaymıştı. Ağustos işsizliği mevsimlik işçi avantajlarına rağmen, %8,8 den %9,8’di. Eylül cari açığı küçülen koşullarda dahi 3,2 milyar dolardı. Sekiz aylık 54 milyar dolar cari açığın 22 milyar doları sıcak paraydı. Üretimde dışa bağımlılık, ticaret dengesinde çok derin yapısal sorunlar yaratıyordu.  Yaralı beş parmağımız yok. Dolayısıyla çözüm ümidimiz güçlü. Nedir peki bu çözümler derseniz; aynı anda a) üretimde küresel rekabet üstünlüğünü elde etmek ve b) %12,5 düzeylerinde seyreden ulusal tasarruf oranımızı küresel eşleniklerimizin düzeylerine taşımak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar