Borç sarmalı Türkiye'yi vuruyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Çarşamba günü Almanya'nın borçlanma ihalesi vardı. Hedeflediği borçlanma oranına erişemediği gibi, faiz oranı da yükseldi. Hedeflenen faiz oranı yüzde 1.98 iken, ihale yüzde 2.07'den kapandı. Bu borçlanma gelecek günler açısında önemli idi. Çünkü borçlanan ülke Almanya.

Almanya çatırdayan Euro Bölgesi'nin sağlam ekonomisi. Almanya'da cari fazla 193.7 milyar dolar, bütçe açığının GSYİH oranı yüzde 1 ve AB'nin yüzde 0.5'te olsa büyüyen ekonomisi. Buna rağmen istediği koşullarda borçlanamadı.

Bu köşede birkaç defa "borç yiğidin kamçısı değildir" diyerek yazılar yazdık. Dünya ekonomisinin geldiği nokta borçlanmanın başa bela olduğunu gösterdi. Almanya ekonomisi diğer AB ülkelerine göre göreceli olarak daha iyi durumda olmasına karşın, Fransa gibi borçlu, hem de Maastrich kriterlerinin üzerinde borçlu (gerçi artık kriter falan kalmadı). Fransa'nın borç stoku/GSYİH oranı yüzde 82.3, Almanya'nın yüzde 83.2. Her iki ülke de aynı oranlara yakın bir borçlanma düzeylerine sahipler.

Fransa'nın tahvillerine ilişkin olumsuz sinyaller geçen hafta gelmişti, şimdi Almanya'dan benzer sinyaller gelmesi, Euro Bölgesi'ndeki krizin daha da derinleşeceğini gösteriyor.

Bu gelişmelerden her ülke ders çıkarmalı. En başta da Türkiye. Bunu Fitch'in Türkiye'nin görünümünü bir alt kademeye düşürmesi nedeni ile yazmıyorum. Bundan yaklaşık altı ay önce Türkiye ekonomisinin krize koştuğunu tedbir alınması gerektiğini yazmıştım.

Türkiye için ciddi tehlike çanlarının çalmasının nedenlerini basit ifadeler ile sıralayalım:

· Türkiye dışa açık bir ülke, yani dış alemdeki gelişmelere karşı kendisini koruması mümkün değil.

· Türkiye ikiz açık veren bir ülke. Yani bütçe açığı ve cari açık ana sorunların başında geliyor.

· Türkiye ekonomisinin yapısal sorunu enerji üretimi ile ilgili, yüksek maliyetli enerji üretiyor, üstelik bunun ham maddesini de (doğalgaz) ithal ediyor.

· Enerji maliyetlerinin yüksek olması sanayi üretiminde ülkenin rekabet gücünü zayıflatıyor.

. Türkiye'de işgücü verimliliği ile ilgili sorunu var. Gelecekte bu daha da büyüyecek. İşgücü talebinin istediği nitelikte işgücü arz edilmiyor. Ülkenin eğitim kurumları bu konuda tamamen ideolojik yaklaşım içinde yönetiliyor. Ekonominin gereklerini bir türlü görmüyorlar.

· Sanayi stratejisi yok, ama böyle bir belge var. Fakat içi tutarlı değil. Tarım sektörü ise 2001 yılında alınan kararların AKP iktidarı tarafından devam ettirilmesi nedeni ile çökmüş durumda. Bunun için ithal edilen hububat rakamlarını incelenmesi yeterli olur. (Bu kararların babası Kemal Derviş'i unutmayalım ki, gelecek nesiller ithal bakanların nelere mal olduğunu hep anımsasınlar!)

· İkiz açığı ortadan kaldırmaya yönelik yapısal önlemler yerine geçici çözümler üretiyoruz. Örneğin bütçe açığını bu yıl mali afla düşürdük, 2012 içinde bedelli askerlik ve 2B'den gelecek paraya umut bağladık.

Borçlanma ile ilgili sorunu hafife alıyoruz. Ancak gerçek hiç de öyle değil. Küçük bir saptama yapalım. 2001 krizi öncesi 1986 yılına değin geriye gittiğimizde, net olarak görülen olgu borç stoku/GSYİH oranın 1994 krizi hariç yüzde 40'ı aşmaması.1994'te ki oranda yüzde 40. Buna karşın 2001 sonrası borç stoku/GSYİH oranı AKP hükümeti döneminde 2007 yılı hariç hiçbir yıl yüzde 40'ın altına inmemiş.

İlginç olan bir başka veri de, AKP iktidarı öncesi 1986-2001 yılları arasında, 2001 yılı hariç hiçbir yıl iç borç Stoku/GSYİH oranı yüzde 22'yi aşmaz iken, AKP'li yıllarda 2002-2010 döneminde iç borç Stoku/GSYİH oranı hiçbir zaman yüzde 29'un altına inmemiş. Yani son dokuz yılda iç borçlanma ağırlıklı borçlanmışız, sonunda kamu borç stoku ekim ayı itibari ile 511 milyar TL'ye ulaştı.

Borç stokundaki artışı cari açıktan ayrı değerlendiremeyeceğimize göre ikiz açık Türkiye'nin önünü tıkamış durumda diyebiliriz. Üstelik TCMB'nin oynadığı enflasyon hedeflemesi adlı oyunda, cari açığı azaltmaya yönelik yaptığı yeni figürlerde işe yaramadı. Bunun sonucunda da "döviz kurunda korku dağları sarmış durumda".

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019