Buna da şükür mü diyelim?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Salı günü açıklanan büyüme rakamı piyasa tahminleriyle neredeyse birebir uyuştuğu için fazla bir sürpriz içermiyordu. Neticede 2014 yılı büyüme hızımız %2.9 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Hükümet ise son olarak Ekim ayında açıkladığı Orta Vadeli Plan’da 2014 büyümesini %3.3 olarak öngörmüştü. Ancak, böyle bir büyümenin sağlanması için son çeyrek büyümesinin en az %4.5 olması gerekiyordu ki, son çeyrekteki büyüme (tahmin edildiği gibi) % 2.6’da kaldı. 

3. çeyrekte büyümenin sadece %1.9 olduğuna bakarak, son çeyrekte ekonomide göreceli bir canlanma olduğu da iddia edilebilir. Nitekim mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla büyüme oranı 4. çeyrekte önceki çeyreğe göre %0.7 artmış gözüküyor. Ancak, 3. çeyrek büyümesinin beklenenin de altında aşırı derecede düşük olduğunu ve yeni senede ise büyüme ile ilgili tüm öncü göstergelerin son derece zayıf seyrettiğini dikkate aldığımızda, büyümenin içinde bulunduğumuz dönemde devam etmeyeceği ve tekrar %2 civarına gerileyeceği rahatlıkla söylenebilir. Bu durumda geçen senenin ilk çeyreğinde büyüme oranının %4.9 gibi göreceli yüksek bir oran olmasının yarattığı baz etkisinin de payı olacaktır. 

Büyümeye harcamalar yönüyle baktığımızda son çeyrekte özel sektör tüketimin %1.6’lık bir katkısı olduğunu görüyoruz. Kamu tüketim harcamaları %0.2’lik bir katkı sağlarken, toplam yatırım harcamaları 2014’ün diğer çeyreklerinde olduğu gibi bu çeyrekte de %1 oranında daralarak, büyüme oranına %0.25 oranında menfi yönde tesir yapmış. Yatırım harcamalarında özel sektörün çok az da olsa pozitif bir artış göstermiş olması (%0.9) bir nebze de olsa pozitif bir gelişme olarak algılanabilir diyecektim ki, bu harcamaların makine-teçhizat yatırımlarından değil de (%1.0 düşüş), inşaat yatırımlarından (%4.6 artış) kaynaklandığını görene kadar! 

Bu çeyrekte diğer çeyreklerin aksine dış ticaret de büyümeye %0.4 oranında menfi yönde katkıda bulunmuş. Dikkatli okuyucular “peki, son çeyrekteki katkı oranlarını topladığımızda büyüme sadece %1.3 oluyor, halbuki ilan edilen büyüme oranı %2.6, aradaki fark nereden kaynaklanıyor?” diye sorabilir. Fark, aynı zamanda bir düzeltme kalemi olan “stok değişimleri” ndeki azalışın geçen seneye göre düşük kalmasının getirdiği aritmetiksel artıştan (%1.4 kadar) kaynaklanıyor. (Stoklar mevsimsel olarak (özellikle tarım hasatı nedeniyle) 3. çeyrekte artar, 4. çeyrekte ise düşer.) 

Üretim tarafına baktığımızda ise 4. çeyrekte sanayinin %1.8, hizmetler sektörünün ise %3.0 oranında büyümüş olduğunu görüyoruz. Toplam milli gelirimizin %83’ünü oluşturan bu sektörlerin büyüme oranı 2014’ün her çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre azalmış bulunuyor. Bu eğilimin 2015’in ilk çeyreğinde de devam ettiğini gözlemliyoruz. (Örneğin, bu sene ilk 3 ayda kapasite kullanım oranı geçen senenin aynı dönemine göre ortalamada yaklaşık %0.5 oranında gerilemiş vaziyette). 

Son olarak da, enseyi karartmayalım ama, dolar bazında toplam milli gelir ve kişi başına düşen milli gelir rakamlarına bakmakta fayda var sanki. 2014’te toplam milli gelirimiz 23 milyar dolar gerilemesine rağmen 800 milyar doların az buçuk üzerinde (800.1 milyar dolar) kalmayı başarmış. Kişi başına düşen milli gelir ise 10,822 dolardan 10,404 dolara gerilemiş. Bu sene için ise gelin şöyle çok kaba bir hesap yapalım: 
Milli gelirin nominal olarak %10 civarında artacağını (enflasyon + reel büyüme) tahmin edelim. Ortalama dolar kurunun ise 2.55 olacağını öngörelim (ki pek çokları için bu çok iyimser bir tahmin olarak görülebilir). Bu şartlar altında milli gelirimiz 755 milyar dolara, kişi başına düşen milli gelir ise 9700 dolar gerilemekte. Böylece kişi başına milli gelirde 2008 yılının da gerisine düşmüş oluyoruz! Tabii, daha doğru hesaplamanın satın alma gücü paritesine göre yapılması gerektiğini söyleyenler olacaktır. Doğru, ancak Hükümetin pek çok üyesinin senelerdir milli gelirimizi ve artış oranını dolar bazında zikrettiklerini de unutmayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019