Bundan sonra ne olacak?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

P.J.O’Rourke Savaşa Şans Verin' kitabında “nerede adaletsizlik, baskı ve acı varsa ABD altı ay içinde yanındaki ülkeyi bombalar” der. Başkan Trump’a ilk altı ayı dolmadan haksızlık etmek istemiyoruz. Ama son haftalarda ABD dış politikasındaki şahin gelişmeler rahatsızlık verici.

Seyahat yasağının mahkemeden dönmesi ve sağlık reformu yasa taslağının Temsilciler Meclisinden geçirilememesiyle güç kaybeden Trump yönetimi askeri kanatta şahinleşerek (Suriye ve Afganistan) kaybettiği itibarını geri kazanmaya çalışıyor.

ABD’nin dış politikasındaki sertleşme jeopolitik riskleri tırmandırarak küresel risk iştahını bozmaya başladı. Hisse senedi piyasaları gerilerken, altın, yen ve tahvil gibi emin liman olarak görülen yatırım araçlarının değer kazandığı bir döneme giriyoruz.

Anacak klasik bir riskten kaçınma dönemiyle karşı karşıya değiliz. Büyümenin güçlü olduğu bir dönemde Başkan Trump’ın verdiği - “zayıf dolar”, “ düşük faiz”, “güvercin Fed” - mesajı doları zayıfl atırken emtia fiyatlarını ve gelişmekte olan ülke varlıklarını destekliyor.

Türkiye piyasaları geçtiğimiz haftalarda dünyadan neredeyse bağımsız kendi yörüngesinde hareket etti. Cuma günü Türk Lirası'nda görülen değer kaybı dışında küresel risk iştahındaki bozulmanın Türkiye varlıkları üzerinde neredeyse hiç bir etkisini görmedik.

Türkiye varlıklarını destekleyen temel gelişme 16 Nisan referandumu öncesi son virajda EVET oylarının öne geçmesi. Erken seçim sarmalı riskini azaltan bu gelişme Avrupa ve ABD borsalarında satışların olduğu bir dönemde Türkiye piyasalarının olumlu ayrışmasını sağladı.

Bundan sonra ne olacak? Kısa vadede piyasaların yönünün belirlenmesinde 16 Nisan referandum sonuçları ve gelişmekte olan piyasalara yönelik risk iştahı etkili olacak.

Türk Lirası'nın yönü hakkındaki ilk izlenimi pazartesi sabahı Asya piyasalarından alacağız. Paskalya tatili dolayısıyla Avrupa piyasaları kapalı olduğu için borsa ve tahvil piyasalarında ilk hareket yerleşik yatırımcıların tavrıyla belirlenecek. Küresel yatırımcını tepkisi ABD piyasalarının açılması ile Türkiye kapanışına doğru görülecek.

EVET ve HAYIR sonuçlarına piyasa tepkisi simetrik olmayacak. EVET oylarındaki yükseliş hafta başında kısmen fiyatlandığı için tepkinin daha az olmasını bekliyoruz. HAYIR sonucu ise piyasalar için sürpriz olacak ve görece sert bir satış dalgasına yol açacak.

Hayır sonucuna piyasaların sert tepki vermesinde Türkiye’nin 2014 - 2015 döneminde olduğu gibi bir “seçim sarmalına” girme ihtimalinin artması önemli rol oynuyor. Ak Parti yönetiminin önümüzdeki dönemde önceliğin ekonomiye verileceğini ve erken seçimin gündemde olmadığını açıklaması piyasaları rahatlatarak dalga boyunu düşürebilir.

Orta vadede referandum sonuçlarının etkisi sınırlı olacak. Türkiye 2014 yılından beri zaten fiilen başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Referandum sonuçları kısa vadede bu fiili durumu değiştirmeyecek.

Bizim görüşümüzde önemli bir değişiklik yok. Erken seçim sarmalına girmediğimiz müddetçe stratejimizi politikadan ziyade ekonomik gelişmelere bağlı oluşturmaya devam edeceğiz.

Geçen hafta yaptığımız Ankara seyahatimizden ekonomi cephesinde iki olumlu mesaj ile döndük: (i) Kredi Garanti Fonu'nun sağladığı destekle kredi büyümesi %20’yi geçebilir; (ii) Genişleyici maliye politikaları ve Avrupa’nın güçlenmesi 2017 yılı büyümesini %3,5’e taşıyabilir.

Toparlayacak olursak ekonomi cephesindeki gelişmeler, zayıf dolar ve düşük ABD faizleri piyasalardaki yükselişi destekliyor. Ancak değerlemelerin cazip olmaması küresel risk iştahındaki oynaklıklara karşı duyarlılığımızı artırıyor. Piyasalar hakkındaki görüşümüzü bir cümle ile “evladım sana güveniyorum ama ortam kötü” diye özetleyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019