Çok tatil yapan Euro'dan çıksın

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Yazını başlığını iki gün önce Almanya Başbakanı Merkel'in yaptığı bir konuşmadan aldım. Almanya Başbakanı Angela Merkel, genel başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) tarafından Almanya'nın Meschede kentinde düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, "Avrupa'da borcu olan ülkelerde insanların Almanya'da olduğu kadar fazla ve uzun çalışmalı, birisi çok fazla, diğeri ise daha az tatil yaparken ortak bir para birimine sahip olamayız" dedi.

Euro para biriminin kullanıldığı tüm ülkelerin, borçlarından kurtulmak için yoğun şekilde çaba harcaması ve tüm kurallara uyması gerektiğini söyleyen Merkel, "Almanya yardım ediyor, ama Almanya sadece diğer ülkelerin de gerçekten çaba harcaması durumunda yardım eder. Bu da ispatlanmalı" diye konuştu. Önemli olanın sadece borçlanmamak olmadığını ifade eden Merkel, "Aynı zamanda Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde Almanya'da olduğundan daha erken yaşlarda emekli olunmaması da önemli. Herkes aynı şekilde çaba harcamalı. Çaba harcamayan ülkeler ile sürekli bir şekilde dayanışma gösterilemez, tüm ülkelerin istikrarlı bir ekonomiye sahip olabilmek için çaba harcaması gerektiğini" söyledi.

Merkel aslında çokta haksız sayılmaz. Çünkü borç batağından çıkmaya çalışan İspanya'da resmi tatil gün sayısı 16, Yunanistan'da 15 gün. Buna karşın diğer AB' ülkelerinin tatil günleri sayısı bu iki ülkeden daha az. Fransa'da resmi tatil gün sayısı 10, Almanya'da 10 gün, Avusturya'da 13 gün, Litvanya'da 13 gün, Polonya'da 10 gün, Finlandiya'da 10 gün, Danimarka'da 9 gün, İsviçre'de 9 gün, İngiltere'de ise sadece 8 gün.  AB dışındaki bazı ülkelerdeki tatil gün sayıları da şöyle: Rusya 12 gün, ABD'de 10 gün, Brezilya 10 gün, Meksika 7 gün, Arjantin 12 gün. Merak edenler için söyleyelim  Türkiye'de resmi tatil gün sayısı 14.5 gün. 

Tatil gün sayısı ile borçlanma arasında ilişki kurmak belki biraz abartılı bir yaklaşım. Bundan dolayı Merkel'i asıl bu kadar kızdıran olguya bakalım. Merkel'in rahatsızlık duymasının kaynağında, Euro alanının dört ülkesi, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda'ya AB ciddi kaynak aktardığı halde, bu ülkelerin ekonomilerin gösterdiği performansın kaynak alırken verdikleri sözlerle paralellik göstermemesi. Bu gelişme sadece AB'nin bütçe dengesini bozmuyor. Bu politikalara evet diyen liderlerin kendi ülkelerindeki durumlarını da zora sokuyor. Nitekim Yunanistan'a yardım edilip edilmeyeceği tartışılırken Almanya'nın yapacağı yardıma karşı çıkılmış. Yardım yerine Almanya'nın Bild gazetesi Yunanlılara "sat, sat, adaları sat, Akropolis'i de sat" önerisini başlık atmıştı.

Aslında sadece Merkel değil, AB'nin diğer ülkeleri de bu durumdan rahatsız. Yine bu hafta yapılan AB Maliye Bakanları toplantısına  başkanlık eden Lüksemburg başbakanı  Jean-Claude Juncker, " Mali hedeflerine ulaşması için Yunanistan'ın acil önlemler alması gerektiğini" söyledi. AB'nin yardım eden konumundaki ülkelerinin acil önlemle kastettikleri, Fransa'nın Maliye Bakanı Christine Lagarde'ın açık ifadesi ile Yunanistan'ın özelleştirmelere hız vermesidir.  Fransız Bakan, Yunanistan'ın yardım alırken 17 milyar Euro tutarında özelleştirme sözü verdiğini, bunun daha sonra 50 milyar Euro'ya yükseltildiğini anımsattı ve Yunanistan'ın bunun gerisinde kaldığını söyleyerek, Yunanistan'ın kamu varlıklarının satışına hız vermesini istedi. Yunan maliye bakanı George Papaconstantinou'da bakanlara hak verdiğini ve bütçe açığı kapatmak için daha hızlı özelleştirme yapma sözü verdi.

Yunanlı bakan henüz satacakları varlıkları olduğu için gene şanslı. Ya kamu varlıklarının tamamını özelleştirdiği halde, hala çok borçlu ülkeler ne yapacak. Onların satacakları varlıkları da yok. Ne satacaklar?   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019