Dışarıda deli dalgalar…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya piyasalarındaki satış dalgası sertleşiyor. ABD - Çin dış ticaret savaşı Çin’in teknoloji çalmak için ABD şirketlerinin bilgisayarlarına casus çip yerleştirdiği iddiaları ile yeni bir boyuta taşındı. İddialar doğru olmasa bile söz konusu şüphe iki ülke arasında zaten gergin olan ilişkileri kopma noktasına getirebilir.

Petrol fiyatlarındaki yükseliş ve genişleyici maliye politikaları 10 yıllık ABD tahvillerinin 2013 yılında gördüğü zirveleri aşarak %3.23 seviyesine ulaşmasına neden oldu. Çin ile ilişkilerin gerilmesinin de yarattığı baskı ile faizlerdeki yükselişin devam etmesi ve %3,50 seviyesini geçmesi küresel risk iştahında bir kırılmaya neden olabilir.

Küresel koşullardaki bozulma Türkiye varlıklarındaki toparlanma sürecini tersine çevirdi.

Merkez Bankası’nın faiz artışı ve Yeni Ekonomik Programın yarattığı pozitif rüzgar ile eylül ayında dolar bazında %20 yükselen MSCI Türkiye ekim ayının ilk haftasını %7 değer kaybı ile bitirdi.

Türkiye varlıklarındaki değer kaybında Eylül ayı TÜFE enflasyonunun %6 ile piyasaların beklentisinin çok üzerinde gelmesi etkili oldu. Türkiye’nin enflasyonist bir borç sarmalına girdiği endişesi ile 10 yıllık devlet tahvillerinde ve banka hisselerinde çok sert bir satış dalgası görüldü.

Enflasyon beklentilerindeki kırılma Merkez Bankası’nı zor bir tercihle karşı karşıya bırakıyor. Kur – enflasyon – ücret döngüsünün kırılması ve fiyat istikrarının tesisi için Merkez Bankası’nın ilave faiz artışına gitmesi gerekiyor.

Ancak ilave parasal sıkılaşma ekonomide kontrolsüz bir sert inişe yol açarak finansal istikrarsızlığa yol açabilir. Merkez Bankasının vereceği karar kur şoku sonrası ekonominin dengelenme patikasının belirlenmesinde etkili olacak. Bundan sonra ne olacak? Temmuz - ağustos aylarında Türkiye varlıklarındaki satış dalgasının sertleşmesinde ekonomi yönetiminin piyasalarla aynı dili konuşamaması etkili olmuştu. Ekim ayında doğru adımları atan ve piyasa dostu politikalar uygulayan bir Türkiye görüyoruz. Ancak küresel risk iştahındaki bozulmanın devam etmesi - güçlü dolar, faizlerdeki artış, yükselen petrol fiyatları- Türkiye ekonomisinin eş anlı olarak sert iniş ve yüksek enflasyon sürecine girmesi ihtimalini artırıyor. Bu sancılı sürecin asgari hasarla atlatılması için üç temel gelişmeye ihtiyacımız var.

Ekonomide sert inişle beraber milli gelirin %5’ini geçen cari açığın hızla cari fazlaya dönüşmesi. Kur-faiz-durgunluk sarmalında bozulan şirket bilançolarının finansal istikrarsızlığa yol açmaması için gerekli makro ihtiyati tedbirlerin alınması. ABD ile ilişkilerin düzeltilmesi.
Cari dengedeki düzeltmenin ilk işaretini haftaya perşembe yayınlanacak olan ağustos ayı dış ticaret verileri ile göreceğiz. ABD ile ilişkilerin düzelip düzelmeyeceğine dair ilk ipucunu haftaya cuma yapılacak rahip Brunson davasındaki gelişmelerle göreceğiz. Finansal istikrarın korunması için gerekli makro ihtiyari tedbirler konusu başka bir yazının konusu olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019