Dört kulübün mali yapıları alarm veriyor!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Geçen hafta “UEFA bu mali yapılarla Avrupa’ya vize verecek mi? (I)” başlıklı yazımızla, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor finansal yapıları üzerinde detaylıca durmuş ve bu kulüplerimizin mevcut mali parametrelerini değerlendirmiş ve kulüp bazında olumsuzlukları değerlendirmiştik. Bu hafta da, bu kulüplerin finansal anlamda genel olarak ne tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını ve bu olumsuzlukların onların sportif performanslarını nasıl etkileyeceğini irdelemek istiyoruz.

Dört kulübün finansal yapılarının genel olumsuzlukları

- Dört kulübün toplam varlıklarının, toplam borçlarını (yükümlülüklerini) karşılamaya (geri ödemeye) yetmediği; bu bağlamda kulüplerin net borçlu bir mali yapıya sahip olduğu,
- Dört kulübün birikimli zararları nedeniyle Özkaynaklarının aşırı derecede eriyerek, pasif açığına neden olduğu, (Özkaynak Açığı)

- Hepsi şirket olan bu kulüplerin net işletme sermayelerinin kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayamadığı (Net işletme Sermayesi açığı),

- Toplam gelirlerinin, borçlarını karşılamaya yetmediği; bu nedenle yoğun olarak borçlanmaya yöneldikleri, (yetersiz nakit akışı)

- Faaliyetlerinden kâr yaratmakta zorlanan bu kulüplerin, sürdürülebilir bir mali yapıyı olanaklı kılacak bilanço kârı oluşturamadıkları, (karsız)

- Dört kulübün özkaynaklarının önemli bir kısmını (TTK’ya göre bu oran üçte ikisinin) yitirmeleri, onları acil sermaye artırımına zorluyor. Aksi halde, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre bu kulüpler teknik iflas durumunda görülüyor.

Aşağıda tablo bize yukarıda ifade ettiğimiz genel geçer saptamaların dışında, daha somut sonuçlar da veriyor.

4 BÜYÜK KULÜBÜN BAZI FİNANSAL ORANLARI (%)

4 büyük kulüp                                                       %                
Toplam borç/Toplam Gelir                             399.29
Toplam birikimli zarar/Toplam gelir            -181.89
Toplam birikimli zarar/Toplam varlıklar        -86.84
Toplam yükümlülük/Toplam varlık                368.10

Bu tabloya göre dört büyük kulübün;

- Toplam borçlarının, toplam gelirlerine oranı %399,29. Yani, kulüpler var olan gelirleriyle borçlarını ödeme yeteneğine sahip görünmüyorlar. Toplam yükümlülükleri, gelirlerinin 4 katına ulaşmış durumda.

- Toplam birikimli zararları, toplam gelirlerinden %81,89 daha fazla. Yani, kulüplerin mevcut gelirleriyle bırakın giderlerini karşılamayı, zararlarını karşılamaları mümkün görünmüyor. Neredeyse, kulüpler hiç gider yapmadan iki sene para biriktirseler, ancak toplam zararlarını karşılayabilecekler.

- Toplam birikimli zararlarının toplam varlıklarına oranıysa %86,84. Yani, kulüplerin toplam birikimli zararları, toplam varlıklarının %87’sine ulaşmış durumda. Neredeyse, toplam varlıklarının %90’ını satmaları durumunda, toplam birikimli zararlarını ödeyebilecek seviyeye gelebiliyorlar.

- Toplam yükümlülüklerinin, toplam varlıklarına oranı %368'e ulaşan kulüpler, bu anlamda toplam tüm varlıklarını paraya çevirseler bile, toplam yükümlülüklerini karşılayamıyorlar. Bu kapsamda, dört kulübün net borçlu bir yapıda olduğu görülüyor.

Süper Lig’in genel finansal görünümü

Aşağıda oluşturduğumuz Süper Lig genel görünüm tablosundan hareketle Süper Lig ile finansal yorum yaparsak özetle;

SÜPER LİG GENEL GÖRÜNÜMÜ 
Süper Lig                           (milyon/TL)
Toplam gelir                            3200
Toplam borç                            7500
Toplam zarar                           3000
özkaynak açığı                        2500
Toplam borç/Toplam gelir     2.34 (milyar TL)

Süper Lig’in 2016-17 itibariyle toplam geliri yaklaşık 3.2 milyar TL’ye ulaşmış durumda.
 
- Süper Lig’de yer alan 18 kulübün toplam kısa, orta ve uzun vadeli borçları ise 7.5 milyar TL’ye yükselmiş vaziyette.

- 18 Kulübün toplam birikimli zararlarının ulaştığı seviye ise 3 milyar TL’ye yaklaşıyor.

- Oluşan zararların, özkaynakları giderek eritmesi nedeniyle Süper Lig’de özkaynak açığı 2.5 milyar TL…Yani, Süper Lig’i bir şirket olarak düşünürsek, bu şirket şu anda özkaynaklarını yitirmiş, üstelik te 2.5 milyar TL negatife dönmüş durumda. Yani, kulüplerin toplam özkaynak açığını kapatabilmeleri, başabaş noktasına gelebilmeleri için toplam 5 milyar TL sermaye artırımı yapmak zorundalar.

- 18 kulübün toplam borçları, toplam gelirlerinden 2,3 kat daha fazla. Yani, kulüplerin toplam gelirleri borçlarını karşılamaya yetmiyor. Kısacası, kulüpler olmayan kaynaklarını, gelecekte hak edecekleri/elde edecekleri gelirlerini peşin olarak harcamışlar.

Sonuç

Süper Lig’i sportif ve parasal olarak domine eden dört kulübün 2017/2.dönem mali verileri üzerinden yaptığımız genel ve özel finansal değerlendirmeler gösteriyor ki, bu kulüplerimiz ve doğal olarak Süper Lig finansal olarak bir çıkmaz sokakta…İçinde bulundukları finansal darboğaz her geçen derinleşiyor ve bu olumsuz yapı kulüpleri ekonomik ve mali anlamda hem yurt içinde, hem de yurtdışında çok olumsuz etkiliyor. İçeride çok etkili ve etkin bir denetim olmadığı için bu konularda herhangi bir sorun ve sıkıntıyla karşılaşmıyorlar. Ancak UEFA özellikle finansal yapılardaki olumsuzlukları gözden kaçırmıyor ve finansal yapılarında problem yaşayan kulüpleri Finansal Fair Play kriterleri kapsamında denetliyor, izliyor. Eğer bu yapılarda olumluya yönelik bir değişim/gelişme olmazsa, bu kulüplere para cezasından transfer yasağına kadar ya da kendi organizasyonlarından men kararı verebiliyor. Bu bağlamda geçen yıl UEFA’dan men kararı alan Galatasaray hala UEFA’nın radarında. Sadece Galatasaray değil, diğer kulüplerimiz de yukarıda dile getirdiğimiz finansal olumsuzluklardan dolayı UEFA’nın yakın takibinde.

Kulüplerimizi bekleyen olası tehditler

- Borçları döndürebilme yeteneğini yitirme tehlikesi

Bugün kulüplerimizin önündeki en büyük tehlike/tehdit, vadesi gelecek borçlarını döndürebilme yeteneğini-kredibilitesini yitirmeleri olabilir. Çünkü, ekonomik konjonktürdeki olumsuzluklar, kulüp bünyesindeki olumsuzlukları tetikler niteliktedir.

- Likidite sıkıntısı (artan sıcak para ihtiyacı)

Kulüplerimizin faaliyetlerinden yarattıkları nakitler, kulüplerin operasyonel giderlerini, finans maliyetlerini ve üçüncü kişilere olan borçlarını karşılayabilir olmaktan uzaktır. Kulüplerin kasa kolaylığı gibi geçici çözümlerin peşinden koşması, onların nakit olarak sıkışık olduğunun göstergesidir.

Kredibilite ve moralitelerini yitirme tehlikesi

Kulüplerin var olan finansal yapıları, onların kısa ve orta-uzun vadeli kredibilitelerini yitirmek üzere olduğunu ortaya koyuyor. Mali rasyolardaki olumsuzluklar, yeni kredi olanakları yaratmayı zorlaştırıyor. Kredibilitedeki bozulma zaman içinde ödeme performansını aşağıya çekeceğinden, bir süre sonra bu kulüplerin moraliteleri de kaybolmaya başlayacaktır. Bu da bir süre kendisini ödenmeyen oyuncu ve teknik adam ücretleri olarak pratikte somutlayacaktır. Bu nedenle, Türk kulüplerinin hep UEFA ve CAS (Court of Arbitration for Sport)kapısında olmaları kuvvetle olasıdır.

- Teknik iflas halinin devam ediyor olması

Yıllar itibariyle oluşan zararların kulüp özkaynaklarını eritip yok etmesi, kulüplerde pasif açığına neden olmuştur. Özkaynakları negatife dönen, varlıkları yükümlülüklerini karşılamakta yetersiz kalan kulüplerde kaybolan özkaynağın yeni sermaye artışlarıyla telafi edilememesi halinde, kulüpler TTK 376 kapsamında teknik iflasa girmiş durumdalar.

- Zaman içinde sportif rekabet yeteneğinin zayıflaması

Kulüplerin mali ve ekonomik yapılarındaki olumsuzluklar bir süre sonra onların sportif rekabet güçlerini zayıflatacaktır. UEFA’nın Finansal Fair Play aracılığıyla kulüpleri mali disipline yönlendirmesi, kulüplerimizi zaman içinde küçülmeye sevk edecektir. Bu da, onların sportif rekabet gücünün düşmesi anlamına gelir.

Sonuç çok değişmez!

Biz her ne kadar 2017/2. dönem mali verileri üzerinden bir finansal değerlendirme yapmış olsak ta, dönemler-tarihler değişse de bu kulüplerimizin mali yapılarında kısa vadede majör değişiklikler çok olası görünmüyor. Bu nedenle 2017 yıl sonu finansallar yayınlansa da, çok farklı bir finansal görünümle karşılaşmayacağımızı düşünüyorum. Çünkü, bu sorunlar kısa sürede çözüme kavuşturulabilecek ya da kendiliğinden olumluya evrilebilecek durumda değiller. Bu nedenle, kulüplerimizin artık, kötüye gidişi sonlandırabilmek için başta küçülme olmak üzere, ekonomik ve mali anlamda çok sıkı bir disiplin altına girmeleri, finansal rejime başlamaları gerekiyor. Aksi halde, bu olumsuz gidişat zaman içerisinde bu kulüplerimizin-doğallıkla Türk futbolunun- uluslararası arenada rekabet gücünü olumsuz etkileyebilecektir. Finansal sağlığı yerinde olmayan, sürdürülebilir ekonomik yapıya ulaşamayan kulüplerin Avrupa’da kalıcı bir başarıya ulaşmaları mümkün değildir. Avrupalı devlerle sportif rekabet gücüne ulaşabilmek için öncelikle ekonomik ve mali rekabet gücünü artırmak gerekiyor. Bu konularda camia içinde farkındalık yaratmak, ne olursa olsun mutlaka her sezon şampiyonluk şiarı gibi popülist örgüt ikliminden taraftarı çıkartmak, bugün bu kulüplerimizin önünde duran en önemli tarihsel görevdir. Burada taraftara/camiaya şunu anlatmak gerekiyor. “Yarınları kurtarmak için, gerektiğinde bugünü feda edebilmeliyiz.” Yoksa, dönüşü olmayan bir yoldayız ve bu yolun sonu iyi görünmüyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar