Faizde Saray-Ulus çatışması yine mi alevlenecek?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası Başkanı faizi son iki toplantıda önyüklemeli düşürdüklerini söyleyince ekim toplantısındaki indirimin çok sınırlı kalacağı yorumları yapılmaya başlandı. Demek ki faiz kararını hala Merkez Bankası'nın aldığı sanılıyor...

Eylül sonunda (bize göre) yüzde 9.80'e inmesi muhtemel yıllık TÜFE artışı karşısında faizi öyle 1-2 puan indirerek yüzde 1415 dolayında tutmak mümkün olabilir mi, Merkez Bankası bu konuda siyasetçileri ikna edebilir mi?

Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın önceki gün Ankara Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada temmuz ve eylül aylarındaki faiz indirimlerinin önden yüklemeli ve yüksek oranlı olduğunu söylemesi, bundan sonraki indirimlerde daha temkinli hareket edileceği şeklinde yorumlandı.

Bu yorumları doğru kabul edersek Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 24 Ekim toplantısında faizi 1-2 puandan daha fazla düşürmeyecek demektir.

Acaba bu mümkün olabilir mi, faiz indirimi bu düzeyde tutulabilir mi?

Ya da soruyu şöyle soralım; faiz konusunda son sözü söyleme, karar verme yetkisi Merkez Bankası’nda mı?

Eğer Merkez Bankası 24 Ekim’de ılımlı bir faiz indirimiyle yetinmek gerektiği düşüncesiyle hareket ederse Saray ile olan çatışma yine alevlenecek demektir.

Aslında buna çatışma demek de pek doğru mudur, tartışılır. İstanbul’a bir türlü taşınamadığı, parça parça gidişi de sekteye uğradığı için şimdilik Ankara-Ulus’la simgeleşen Merkez Bankası faizde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğine karşı çıkabilecek güce kesinlikle sahip değildir. Çatışma karşılıklı olur çünkü...

Unutmayalım, bir önceki başkan Murat Çetinkaya faizi indirmediği gerekçesiyle görevden alınmadı mı? Üstelik geçen yıl Çetinkaya'nın başında olduğu Merkez Bankası faizi sembolik de olsa artırmadığı için Türkiye bir kur şokuna sürüklenmiş, faiz daha sonra yüklü miktarda artırılmak zorunda kalınmıştı. Ancak o zamanki hizmetler çabuk unutuldu ve Çetinkaya bu yıl faiz indirimine ayak dirediği gerekçesiyle görevden alındı.

Dolayısıyla sanıyor musunuz ki 24 Ekim geldiğinde faizin ne kadar indirileceğine Merkez Bankası karar verecek.

Merkez Bankası Başkanı ASO’daki konuşmasında önden yüklemeli indirim yaptıklarını söylemiş, bu da bundan sonraki indirimlerin çok sınırlı olacağı anlamına geliyormuş...

Daha birkaç hafta önce faiz kararının artık Saray’da verildiğini yazacak söyleyeceksiniz, şimdi ise tutup bir konuşmadan yola çıkarak karar merciinin Ulus olduğunu dile getireceksiniz.

Çabuk unutuyoruz! O yüzden gelin size Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Temmuz’da yaptığı konuşmayı hatırlatalım:


“Merkez Bankası Başkanlığında yaptığımız görev değişikliğine özellikle birilerinin yaklaşım tarzını kabul edemeyiz. Davul birinde tokmak başkasında. Bedelini kim ödeyecek, siyaset ödeyecek. Mutluluğunu kim yaşayacak, bankadaki yaşayacak. Yok böyle bir şey! Verilen her türlü karara uyacaksın. Yeni yönetim sisteminde başkan bu konulara müdahale yetkisini almıştır. Böylelikle faiz denilen her türlü kötülüğün anası olan bu konuda verilen talimatlara uymayan arkadaşımızın değişmesi konusunda böyle bir adım attık.(...) Faiz politikamızın nasıl şekillendiğini en kısa sürede göreceksiniz. Faizi tek hanelere düşürmek zorundayız ve bunu başaracağız. (...) Bundan sonra Merkez Bankası ekonomi programımıza çok daha güçlü destek verecektir.”

Kimse artık “Ekonomi bu faizi gerektiriyor” diyemez

Merkez Bankası faizi ile yıllık TÜFE artışı arasındaki fark en çok haziran ayında açıldı. Fark haziran ayında 8.28 puana ulaştı. Zaten temmuzun ikinci haftasında da Merkez Bankası’nda başkanlık operasyonu yapıldı.

Faiz ile TÜFE artışı arasında ağustos sonunda 4.74 puanlık bir fark var. Eğer TÜFE yüzde 9.80’e inerse eylüldeki fark 6.70 puana çıkacak, ki bu 2019 yılında oluşacak en büyük ikinci fark olacak.

Dolayısıyla soru, böyle bir farkın göze alınıp alınmayacağı, daha doğrusu Erdoğan’ın böyle bir farka izin verip vermeyeceğidir.

Gerçi 6.70 puanlık fark eylül sonu itibarıyla ortaya çıkabilecek bir farktır ve 24 Ekim toplantısındaki faiz indirimiyle bu makas biraz kapanacaktır. Faiz 1-2 puan indirildiği takdirde faiz-TÜFE farkı 5-6 puan dolayında kalacaktır.


Biz farkın bu düzeyde tutulabileceğine pek ihtimal vermiyoruz. Başkanı görevden alma örneği Demokles’in kılıcı gibi sallanırken Merkez Bankası'nda artık kimse "Ekonomi bunu gerektiriyor” gerekçesinden yola çıkarak faiz kararı alamaz.

Gelin 24 Ekim’i düşünelim...

Biz TÜFE artışının eylül ayında yüzde 1.5 dolayında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bu durumda eylül sonundaki yıllık TÜFE yüzde 9.80’e inecek.

Bu oran 3 Ekim’de belli olacak ve o tarihteki Merkez Bankası faizi yüzde 16.50.

24 Ekim’deki toplantıya daha üç hafta var. Bir yanda yüzde 16.50 faiz, bir yanda bizim tahminimize göre yüzde 9.80 yıllık enflasyon...

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 24 Ekim toplantısına elindeki bu oranlarla girecek. Tabii ki diğer yanda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizin mutlaka düşürülmesi ve tek haneye indirilmesi gerektiği yolundaki sözlerini hatırlayarak...

Tamam, faizin yüzde 16.50’den bir hamlede tek haneye indirilmesi çılgınlık olur ama öyle 1-2 puanlık indirimle yetinilmesi de pek kolay görünmüyor değil mi...

Yıllık TÜFE artışı muhtemelen ekimde de tek hanede gerçekleşecek ve yine bizim tahminimize göre yüzde 9.50 dolayında oluşacak. Sonrasında bizi yine çift haneler bekliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar