Fed “bebek adımlarıyla” geliyor

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Fed “bebek adımlarıyla” geliyor. 22 Mayıs 2013’te Bernanke’nin yaptığı piyasaları allak bullak eden açıklama Fed’in 2013 şubatında ilan ettiği faiz tahminleriyle tutarlıydı. Faizler hızla yükselecekti. Nitekim yükseldi de; ama sonra düştü. Fed son derece temkinli davranarak global piyasaları dengede tutmayı başardı. İki nedeni var: (i) 1937 yılının dersi unutulmadı. Kriz bitti zannederek erken sıkılaştırmaya gitmek 1938’de ikinci bir dip yaptırmıştı. Para politikasını erken sıkılaştırmanın riski geç kalma riskinden daha yüksek görülüyor. (ii) Fed, fiyatlamayı önceden yaptırarak zamana yaymayı amaçladı ve bunda başarılı oldu. Daha da önemlisi şu: Artış bir kez başladı mı tüm tahmin edilen atış patikası anında fiyatlanacak. Ama artık çok yüksek bir seviye fiyatlanmıyor. Faiz tahminleri düşürüldü. Deprem yaşanmaması için tüm önlemler alınıyor.

ABD ekonomisi ikinci çeyrekte güçlü performans sergileyecek çünkü petrol fiyatındaki düşüşün enerji sektöründeki etkisi ortadan kalkacak ve kış şartları geçecek. Fakat çekirdek enflasyon ve enflasyon beklentileri düşük kaldığı sürece faiz artış oranında beklentiler aşağıya doğru revize edilecek. Bu, elbette ücretlerle ilgili çünkü ABD’de enflasyonu en çok ücretler yükseltiyor. İlginç olan şu: Nominal ücretlerin yükselmesi arzulanıyor. Bir süre için reel ücretler de yükselmiş olacak. Arzulanıyor çünkü ABD GSYH’sının yüzde 70’i özel tüketim ve özel tüketim hiç olmadığı kadar ücretlere endeksli hale gelmiş durumda. Yani kredi mekanizması çalışmıyor. İnsanlar kazandıklarını harcıyor. Bu nedenle ücret-harcama korelasyonu 2009 sonrası yüzde 93’e yükselmiş durumda,

Doların tüm para birimlerine karşı güçlü seyredeceği, AB ekonomilerinin öncelikle kur avantajından yararlanarak ihracat yoluyla büyüyebileceği, Euro cinsi mali kıymetlerin ABD, Kanada ve İngiltere’de plase edileceği –gelişmekte olan ülkeler de pay alacaktır- bir dönem bu. 1980-85 arası döneme benziyor. Aynı şekilde 1995-2000 arası da ABD hisse senetlerine hücum edilen, fiyat-kazanç oranlarının tarihi zirvesine çıktığı bir dönemdi. Bu yolla gelen “refah etkisi” Amerikan hane halkının harcamalarını artırmış ve işsizlik oranı yüzde 4’ün bile altına gerilemişti. Yine aynı noktadayız. Ama 1980-85’den farklı bir noktadayız çünkü Volcker şok terapisi yaşanmıyor. Bilindiği gibi zamanın Fed Başkanı Paul Volcker gecelik faizi yüzde 20’ye çekerek enflasyonu düşürmüştü. “Volcker deflasyonunu” “Volcker resesyonu” takip etmişti çünkü bu kadar yüksek faiz ekonomiyi daraltmıştı. Benzer etkiyi çok daha yumuşak bir patika ve –yükselse bile- görece düşük faiz oranlarıyla sağlamak bugün olanaklı. Olan da bu.
Gelişmekte olan piyasalarda deprem etkisi yaratmayacak bir çözüm gelişiyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019