Finansal Fair Play kulüplerimizi zorlamaya devam edecek!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Geçen hafta UEFA, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un Finansal Fair Play Kriterleri'nden “Başa Baş İlkesi”ne uymadıklarını ifade ederek, iki kulübün Avrupa Kupaları’ndan elde ettikleri performans, yayın ve sponsor gelirlerinden doğan alacakların dondurduğunu bildirdi. Finansal Fair-Play kuralları kapsamında kulüpleri sürekli izleyen ve denetim altında tutan UEFA, Trabzonspor’un ve Fenerbahçe’nin gelir-gider tabloları arasındaki büyük farkı dikkat çekici buldu.

Konuya ilişkin iki kulübün Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptıkları açıklama ise genel olarak şu şekildeydi: "UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu tarafından Finansal Fair Play kurallarından Başa Baş (Break Even) kuralına uyumsuzluk nedeni ile şirketimizle ilgili inceleme başlatıldığı öğrenilmiş olup, konuyla ilgili olarak 4 Aralık günü UEFA merkezinde bir görüşme yapılacaktır. Öte yandan, inceleme sonuçlanıncaya kadar bu aşamada UEFA gelirlerimiz geçici olarak dondurulmuştur."

Aralık ayı içinde UEFA merkezinde yapılacak toplantıyla kulüplerimizin gelir ve giderleri arasındaki büyük farkın nedenleri ve bu dengesizliğin nasıl giderileceği görüşülecek. Bu süreçte, iki kulübün de 2015-16 sezonuna ait gelir ve giderleri yakından takip edilecek.

Sürpriz değil!

UEFA’nın kulüplerimize yönelik aldığı bu kararlar aslında kamuoyu için bir sürpriz değil. Daha önceden konuya ilişkin kulüplerimize yapılan uyarılara karşın kulüplerimizin ‘’kendi bildikleri yolda’’ devam etmeleri, bu yaptırıma adeta bir davetiye çıkarttı. Mali yapılarında olumsuzluklar ve gelir- gider yapısındaki dengesizlikler devam ederken, sezon başında yapılan yüksek tutarlı transfer harcamaları, kulüplerin giderleri ile gelirleri arasındaki açığın büyümesini beraberinde getirdi. Artan giderleri karşılamada yetersiz kalan gelirler, verimli ve etkin kullanılmayan kaynaklar, kulüplerin mali disiplinlerinin yitmesine ve sonuçta büyük zararların oluşmasına yol açtı. 

Kulüplerimiz farklı kurallardan izleme altına alındı 

UEFA açıklamalarına göre Fenerbahçe ve Trabzonspor “Başa Baş Noktası” ilkesine uyum sağlayamamaktan, Galatasaray “Kabul Edilebilir Zarar Tutarı”nı aşmaktan uyarılırken, Beşiktaş ise “finansal durum tablolarındaki düzensizlik ve beyanlardaki tutarsızlıklardan” uyarılmış ve yaptırıma tabi tutulmuştu. Kısaca, Finansal Fair Play’in temel olarak neyi amaçladığını ve yukarıda belirttiğimiz ilkelere birlikte bir göz atalım isterseniz.

Finansal Fair Play temel olarak neyi amaçlıyor?

Finansal Fair Play uygulaması profesyonel futbol kulüplerini mali disiplin içinde adil bir şekilde rekabet etmeye zorluyor. Kulüplerin gelirlerinin üzerinde gider yapmamalarını, bu amaçla denk bütçe uygulamasına yönelmelerini, transfer harcamalarını kontrol altında tutmalarını bir zorunluluk haline getiriyor. Rekabeti daha adil kılabilmek için ayrıca kulübe aktarılan futbol dışı fonların kaynağına iade edilmesini kurala bağlıyor. Finansal Fair Play’in kulüplerimizi etkileyen iki temel kavramına bir bakalım. 

Kulüpler için iki hayati kavram

UEFA Finansal Fair Play kuralları kapsamında kulüplere bir zorunluluk olarak getirdiği 2 yeni temel kavrama bir bakalım. Bunlar: 1) Başabaş noktası ve 2) Kabul edilebilir zarar tutarıdır. Bu iki kritere uyum sağlayamayan kulüpler UEFA’nın yaptırımlarına muhatap kalacaklar. 

1) Başabaş Noktası

UEFA getirdiği bu kavramla öncelikle kulüplerin hangi gelirlerinin Başa baş noktası hesaplamalarına temel olabileceğini ve hangilerinin olamayacağını belirliyor. Buna göre, kulüplerin asli faaliyetlerinden oluşan aşağıdaki (FFP kuralları madde 58’te açıklanan) gelirleri, Başabaş Noktası’nın hesaplanmasında dikkate alınıyor. Buna göre kulüplerin asli faaliyetlerinden doğan:

• Her türlü gelir- maç günü gelirleri,
• Naklen yayın gelirleri,
• Sponsorluk gelirleri,
• Reklam ve medya gelirleri,
• Ticari faaliyetlerden doğmuş ve diğer işletme gelirlerinden oluşan toplam gelirleri,
• Oyuncu satımından elde olunan gelirler.

Finansal Fair Play (FFP) başa baş hesaplamalarında dikkate alınacak gelirler olarak karşımıza çıkmakla birlikte; kulüplerin futbol dışı branştan elde ettikleri gelirleri ile kulüp sahiplerinden ve/veya ortaklarından gelebilecek ve makul ölçü dışındaki şişirilmiş gelirler (piyasa rayiç değerinin üzerinde sponsorluk vb.) dikkate alınmıyor.  Başa Baş noktası hesaplanırken, kulüplerin cari yıl gelir ve giderleri dikkate alınıyor. Kulüp giderleri için de;

1) Altyapı harcamalarına yönelik yapılan giderlerin,
2) Tesis (stat, antrenman tesisleri inşaat ve tadilatları) geliştirmesine ait giderlerin
3) Bonservis giderlerine ilişkin finansman giderlerinin aktifleştirilmesine, yani o yıla ait olan giderin, kâr ve zarardan düşülerek, hesaplanmasına olanak sağlanıyor. Buna göre, söz konusu giderlerin, ilgili yıla ait olan kısmı kar ve zarar

hesaplarından mahsup edilerek, başa baş noktası belirleniyor. 

2) Kabul edilebilir zarar kavramı neyi ifade ediyor?

UEFA Finansal Fair Play uygulamaları kapsamında 2013-2017 sezonları arasında kulüpler için “Kabul edilebilir zarar” tutarlarını belirlendi. Buna göre kulüpler için “kabul edilebilir zarar” kavramı, Bir İzleme Döneminde lisans sahibi kulübün gelir ve giderleri arasındaki maksimum fon açığını anlatıyor. Buna göre, 2011-12 ve 2012-13 sezonlarında profesyonel futbol kulüplerinin yapabilecekleri maksimum zarar 45 milyon euro, 2012-2017 sezonları arasında da bu tutar 30 milyon euro olarak belirlendi. 2017-18 sezonundan itibaren de kulüplerin kabul edilebilir zararları ise 30 milyon eurodan daha az olmak zorunda.

Bu kavramı biraz daha detaylandıracak olursak; UEFA getirdiği bu uygulamayla, kulüplerin 2011/12 ve 2012/13 sezonlarını içeren iki yıllık mali dönemlerinde yapabilecekleri toplam zararın 5 milyon euroyu aşamayacağını hükme bağlıyor. Ne var ki, kulüpler bu zararı giderecek şekilde öz kaynaklarına para koyarlarsa, kulübün izleyen yıldaki, yani 2012/13 ve 2014/15 sezonlarında yapabilecekleri maksimum zararları 45 milyon euroya kadar çıkabilecektir. Yine, bu son iki dönemde yani, 2012/13 ve 2014/15 sezonlarındaki toplam zararları 45 milyon euronun üzerindeyse, ilgili takıma 2014/15 sezonundan itibaren UEFA yaptırım uygulayabilecektir.

Zarar eden kulüp sermaye koymak zorunda!

Kulüplerin ilgili yılda yaptıkları zararlar, kabul edilebilir zarar tutarının üzerindeyse, izleyen yıllarda bu zararın azalıp azalmadığına bakılıyor. İzleyen yıllarda da zararda bir azalma gözlemlenmiyor ya da öz kaynak açığı giderilemiyorsa, söz konusu kulüp Finansal Fair Play testini geçemeyeceğinden UEFA lisansı alamıyor. (Bu konuda daha detaylı açıklama için bakınız: Finansal Fair Play Nedir? Ne Değildir?

http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/mali/110-tugrul-aksar/3720-ffp-finansal-fair-play-financial-fair-play.html

Sonuç

Kulüplerimizin UEFA yaptırımlarından kurtulabilmesinin iki yolu bulunuyor. Bunlardan ilki: Gelirlerin arttırılması. Ancak, kısa dönemde bu çok yapılabilir görünmüyor. Çünkü, kısa süre içinde bir kulübün gelirlerini artırması pratikte çok kolay değil. İkinci yol ise: Giderlerin kontrol altına alınarak, etkin bir gider ve maliyet yönetimi yapılması. Kısa dönem içinde bu seçenek daha uygulanabilir olarak karşımıza çıkmasına karşın, sonuç olarak küçülmeyi beraberinde getiriyor. 

Kulüplerin bugün içinde bulundukları finansal darboğazları aşabilmelerinin yolu günü değil, geleceği kurtarmaktan geçiyor. Her türlü popülist uygulamadan, taraftar baskısından ve palyatif çözümlerden uzak, kulübün geleceğine yönelik bir stratejiyi zaman geçirmeden uygulamaya almak, bugün kulüplerimizin önünde kaçınılmaz ve tarihsel bir zorunluluk olarak duruyor. Geleceği kurtarmak için gerekirse, bugünü feda etmek gerekiyor. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar