Finansal sistem ve merkez bankaları

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bir ülkede finansal sistemin tepesinde Merkez Bankası yer alır. Merkez bankası sistemi çeşitli şekillerde kontrol eder. Bunu yaparken kendi amaçlarını öne çıkartır. Bu amaçlar genel olarak fiyat istikrarı, döviz kuru istikrarı, faiz oranı istikrarı ve finansal sistemde istikrar olarak sıralanabilir. Bunlar Merkez Bankasının ana amaçlarıdır.

1990'lardan sonra sermaye hareketlerinin önündeki engellerin kalkması ile birlikte Merkez Bankalarının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaya indirgendi. Fiyat istikrarını sağlamak içinde kamunun Merkez Bankasınca fonlanmasının önüne geçilmesi gerektiğinden hareketle, Merkez Bankalarının bağımsız olması gerektiği ilkesi getirildi.

Merkez Bankalarının bağımsız olması ile birlikte kamu açıklarının önüne geçileceği, böylece parasal genişlemenin engelleneceği düşünüldü. Bu düşüncenin altında yatan temel neden parasalcı iktisat okulun "enflasyon her durumda ve her zaman parasal bir olgudur"  kabulüdür. Esasında bu ilke daha açık bir ifade ile şunu söylemekte: para arzı artarsa, enflasyonda artar. Getirilen bu kısıtın tek başına yetmeyeceği düşünülerek,  kamu açıkları ve borçlanması içinde kısıtlar, kurallar getirildi. Kısıtlamaların en güzel örneği de Avrupa Birliğinin kabul ettiği Maastricht kriterleri oldu.

Para ve maliye politikası üzerine getirilen tüm bu kısıtlamalar hükümetlerin yanlış politikalar uygulayacağı üzerine kurulmuştu. Bu yapılanmanın bir başka temel dayanağı da devlettin ekonomide küçülmesi gerektiği ve ekonomiye müdahale etmemesi gerektiği idi. Böylece piyasa ekonomisi yerli yerine oturacak, tüm piyasalarda olduğu gibi finansal sistemde de istikrar sağlanacaktı. Fiyatların, faiz oranlarının, döviz kurunun ve ücretlerin esnek olması ile de piyasalar temizlenecek yani doğal fiyatlara ya da doğal dengeye ulaşılacaktı.

Şimdi geldiğimiz noktaya madde madde kısaca bakalım:

- Faiz, döviz kuru ve fiyat esnekliği piyasalarda dengeyi sağlamadı, Merkez Bankaları faiz oranına ve döviz kuruna müdahale ediyor.

- Merkez Bankaları faiz oranı ve döviz kuru ile finansal sistemin işine karışmayacaktı, tümüne karışır oldu. Daha da ileriye gittiler, bankalara kaynak sağlamaya başladılar. Ülkelerin Hazine kaynakları ile kötü duruma düşen bankaları satın alarak, finansal sistemde istikrarı sağlamaya çalışıyorlar.

- Küresel sermayenin önünü sonuna kadar açmak isterler iken, şimdi kendileri bu sermayenin önüne kısıtlar getiriyorlar.

- Kamu borçlanmasına kısıt getirenler, şimdi kamu borçlanmasında mevcut tavanları kaldırmaya ya da yükseltmeye başladılar.

- Parasal genişlemeye karşı politikalar üreten ülkeler, şimdi nerede ise her gün piyasalar yeni para enjekte ediyorlar, nerede ise banknot matbaaları kesintisiz çalışıyor.

Bunlar bu köşenin sınırları içinde yapabildiğim tespitler. Aslında bu liste uzatılmaya muhtaç. Ancak bu çok önemli değil. Önemli olan gelinen noktanın ne olduğudur. Ben bunu iki başlıkta açıklıyorum:

- Küresel finansal sistem çöktü. Yeni bir modele ihtiyaç bulunmakta.

- 1990'ların egemen kapitalist sistemi miadını doldurdu.

Dolayısıyla kapitalist sistemde yeni bir tanımlamaya ihtiyaç duyulmakta. Çünkü yaşadığımız kriz büyük bir krizdir. Büyük krizler radikal politikalar ile ve yeni yapılanmalar ile çözülür. Bundan kaçış yok. Ne kadar erken olursa, o kadar düşük maliyetli olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019