Girişimciye uygun iklim hâlâ yok

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 guventurk@portakalonline.com

Türkiye'de yenilikçi girişimlerin ortaya çıkması ve gelişmesi, üzerinde çok konuşulan konulardan biri. Ancak bu kadar çok konuşulmasına rağmen, ülkemizde yenilikçiliğin ve girişimin teşvik edildiği bir ortamın yaratıldığını söylemek de bir o kadar zor.

Türkiye’de faaliyet gösteren melek yatırım fonlarından BIC Angel Invesments’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı araştırmanın sonuçları da ülkemizde girişimciler için uygun bir iklimin henüz oluşmadığını gösteriyor. BIC’nin 29’u kadın olmak üzere toplam 156 girişimciyle online ortamda gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre Türkiye’de girişimciler sermaye bulamıyor, yatırımcılar
ise risk alamıyor.
Araştırmada verilen cevaplara göre, Türkiye’nin yatırım ekosistemindeki sorunların başında sermaye bulmaktaki zorluklar geliyor. Girişimciler, ikinci sırayı kamudan kaynaklanan olumsuzluklara veriyor. Yani girişimcilikle ilgili bilinç ve eğitim eksikliği, yasal düzenlemelerin uygun olmaması gibi hepimizin bildiği durumlar. Verilen cevaplara göre üçüncü sırada ise yatırımcılarla ilgili sorunlar geliyor. Yatırımcıların yeterince risk alamaması, girişimcilere temkinli yaklaşımları, yatırımcıyla girişimciyi bir araya getiren platformların az olması yeni girişimlerin önünü kesiyor. BIC’nin anketini cevaplayan girişimciler son sırada çuvaldızı kendilerine batırmayı da ihmal etmiyor. Girişimcilerin yeterli deneyim ve özgüvene sahip olmaması da yeni girişimlerin
önündeki dördüncü önemli engel olarak sayılıyor.
En sondan başlarsak, girişimcilerin yeterli deneyime sahip olmadıkları doğru. Yüzde 88’i daha önce profesyonel olarak çalışan girişimcilerin iş yaşamında geçirdikleri ortalama süre 4,9 yıl. 10 yıldan fazla iş tecrübesini bırakıp girişimciliğe soyunanların oranı yüzde 15 düzeyindeyken, profesyonel yaşama 3 yıl veya daha az vakit ayıranların oranı yüzde 43. Sahip olunan iş deneyimiyle ilgili süreler aslında üçüncü sırada yer alan; yatırımcıların girişimcilere temkinli yaklaşımı konusunu da kısmen açıklıyor tabii. Yani az deneyimli insanlara destek vermekteki isteksizlik…
Tabii yatırımcıların deneyim eksikliğine bağlı çekimserlikleri yaşanan sorunu bir yere kadar açıklıyor. Günümüzde iyi bir iş fikri geliştirmek için iş yaşamında çok uzun bir süre geçirmek gerekmediği gibi, belirli bir yaş olgunluğu da gerekmiyor. Hiç iş deneyimi olmayan çok genç insanlardan da çok iyi iş fikirleri çıkabiliyor, hatta belki de iyi fikirler çoğunlukla bu gruptan çıkıyor.
Türkiye’de yenilikçi fikirlerin yatırım çekmesinde yatırımcı ve girişimci yönünde çok temel engeller bulunuyor. Yatırımcı yönünden bakarsak en önemli sorunun, dinleme ve değerlendirme eksikliği olduğunu söyleyebiliriz. Yine BIC’nin araştırmasına bakarsak; girişimcilerin yüzde 74’ü girişimleri için yatırım ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
“Yatırım ihtiyacı ne kadar?” sorusunu ise girişimcilerin yüzde 38’i “50-250 bin lira arası” diye yanıtlıyor. Yüzde 45’lik dilim ise 250 bin lira ve üstünde yatırıma ihtiyaç duyuyor.
Mikro düzey olarak tanımlayabileceğimiz 50 bin liraya kadar olan yatırım ihtiyacı ise yüzde 17 düzeyinde. 

250 bin lira ve üzerindeki bir yatırımla yeni bir girişimi desteklemek için herşeyden önce “profesyonel dinleyici” olmak gerekiyor. Bu da ülkemizde sermayeyi elinde ulunduranların büyük çoğunluğunun sahip olmadığı bir haslet. Zira biliyorsunuz, ülkemizde belirli bir
başarı elde eden sermaye sahiplerinin en önemli özelliği her şeyi kendilerinin bildiğini düşünmeleri ve hep kendilerinin konuşmalarıdır. Bu nedenle, değil dışarıdan gelecek fikirler, kurum içinde ortaya çıkan parlak fikirler bile çoğu kez çöpe gider.

Yatırımcı yönündeki ikinci büyük sorun da elinde sermaye bulunduranların yeni bir iş fikrini değerlendirebilecek araçlara sahip olmamaları. Yani mucize eseri yeni bir iş fikrini dinlemiş olsalar bile, bu fikrin piyasada bir karşılığı var mı, yok mu, yıllar içinde nasıl ve ne kadarlık bir gelir sağlayacağı konusunda değerlendirme yapmaları pek mümkün değil. Bu nedenle de çoğu kez yeni fikirlerden uzak durmayı tercih ederler.

Aslında sözünü ettiğimiz bu son sorunun aynı zamanda, girişimci yönündeki en temel sorun olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Yani bir girişim fikrinin işle ilgili fantezilerden ayrılabilmesi! Neyin iyi bir iş fikri olduğuna, neyin olmadığına karar verilebilmesi, iş fikri inşa edilebilmesi ve bir iş planına dönüştürülebilmesi. Bunun da bir  özgüvenle üçüncü kişilere sunulabilir hale getirilmesi.

Bu sorun, hem Türkiye’nin yeni fikirlere kapalı toplumsal dokusunun kendini sürdürmesinin, hem de eğitim sisteminin halihazırda yeni fikir ve girişimleri yeterince desteklememesinin bir sonucu. Bunların yanına bir de sermaye birikim modelinin üretime inovasyona değil de toprak rantına dayanmasını ekleyin. Sonuç ortada zaten.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018