Goldilocks Harikalar Diyarında

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Gelişmiş ülke tahvil piyasalarındaki satış dalgası korkulandan daha çabuk atlatıldı. ECB’nin Sintra  toplantısı ile ivme kazanan satışlar, Yellen’in faiz artışlarının ve bilançodaki küçülmenin sınırlı ve yavaş olacağı sinyali üzerine tersine döndü. Fed’in  para politikasını kademeli olarak normalleştireceği sinyali ile gelişmiş ülke tahvil piyasalarında 35 yılı aşkın devam eden boğa piyasasının sonuna yaklaşıyoruz. Ancak bu gelişmekte olan ülke varlıkları için olumsuz bir tablo çizmiyor. Genel inanışın tersine Wall Street, Fed’in faiz artırımına gitmesini ABD ekonomisinde işlerin yolunda  gittiğinin işareti olarak görerek yükseliyor. Gelişmekte olan ülke borsaları Fed’in faiz artırdığı ve Wall Street’in yükseldiği dönemlerde genellikle değer kazanıyor. Mevcut konjonktürde gelişmekte olan ülke borsalarının yükselmeye devam etmesini sağlayacak iki temel dinamik bulunuyor: (i)  Fed’in faiz artış döngüsünün gecikmeli ve sınırlı olması;   (ii) gelişmekte olan ülkelerin büyümesi hızlanırken ABD ekonomisinin durağan seyrini koruması.  

Büyümenin güçlenmesine rağmen Fed’in faiz artışlarının sınırlı olduğu mevcut  konjonktürü   “Goldilocks Harikalar Diyarında” diye adlandırıyoruz..  Normal  hikayenin tersine, ayıların eve bir türlü dönmediği bu Goldilocks  hikayesinde  piyasalardaki oynaklık ve risk primi uzun süre düşük kalmaya devam edebilir.

Fed’in faiz artırım döngüsünün ve bilanço küçülmesinin yavaş ve sınırlı olduğu bu konjonktür  gelişmekte olan piyasalardaki yükselişin devam etmesi için uygun bir ortam yaratıyor. Doların zayıf ve faiz artışının düşük kaldığı mevcut ortamda enflasyon sorunu olmayan gelişmekte olan merkez bankaları (Rusya, Brezilya  Güney Afrika, Hindistan, Meksika) para politikasını gevşetmeye devam edebilecek.  

Para politikasındaki gevşeme ve tahvil faizlerindeki gerileme beklentisi gelişmekte  olan borsalardaki yükselişin devam etmesi için uygun bir ortam yaratıyor. Ancak Türkiye bu fırsat penceresinden kısa vadede yararlanamayacak. 

Bozuk dış dengesi ve yüksek enflasyonu ile Türkiye gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışıyor. Olası bir faiz indirimi Türk lirasının değer kaybını hızlandırarak şirketlerin borç dinamiklerinin bozulmasına ve enflasyonun yüksek seyretmesine neden olabilir. 

Durumun farkında olan Merkez Bankası bu nedenle Temmuz ayında faizleri indirmedi ve enflasyon görünümünde kalıcı bir iyileşme olmadıkça sıkı para politikasının sürdürüleceği sinyalini verdi. Geçmiş dönemin tersine hükümet kanadından bu konuda kamuoyunda paylaşılan sert bir eleştiri gelmedi.

Kredi Garanti Fonu ve Türkiye Varlık Fonu gibi yeni mimari yapıların  büyümeyi destekleyeceğine güvenen Ak Parti hükümeti  uygulanan sıkı para politikası karşısında sessiz kalmakla yetinmeyip ithal ürünlerdeki vergilerin azaltılması ve kotaların artırılması gibi uygulamalarla enflasyonla mücadeleyi destekliyor.

Emtia fiyatlarında son dönemde yaşanan artış  nedeniyle uygulanan politikaların enflasyon  üzerindeki etkisini gecikmeli olarak göreceğiz.  Ancak Merkez Bankası ile hükümet arasında yakalanan uyum ve gıda komitesi  gibi yeni yapılanmalar  Türkiye’nin enflasyonu düşürmesi için tarihi bir fırsat yaratıyor.

Lafı daha çok uzatmadan toparlayalım. Faiz indirim penceresinden yararlanılamaması, ABD ve Avrupa ile ilişkilerde yaşanan gerginlik gibi nedenlerle Türkiye piyasaları kısa vade dünyanın gerisinde  kalmaya devam edebilir. Ancak hızlı büyümenin devam etmesi,  güçlü şirket karları ve destekleyici küresel konjonktür ile bu sürecin aşılacağına inanıyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019