Güvercin Fed dönemi: Fırsatlar ve tehditler…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Türkiye piyasaları son 22 yılın en iyi Ocak ayını yaşıyor. Borsa İstanbul sene başından beri %16 dolar getiri ile Arjantin’in (%19) ardından dünyanın en çok kazandıran borsası oldu. Coğrafi olarak bir birine çok uzak bu iki ülke 2018 yılında da dünyanın en çok kaybettiren borsaları olmuştu (Arjantin -%52, Türkiye -%44).

İyi ama, ne değişti? 2018 yılında yatırımcıların acil çıkış kapısına ulaşmak için birbirini ezdiği bu iki ülke ne oldu da yeniden yatırımcıların ilgi odağı konumuna geldi. Ne oldu da,  2018 yılında döviz şoku sonrası finansal istikrarsızlık riski ile karşı karşıya olan bu iki ekonomiye yeniden küresel sermaye girişi başladı?

Uygulanan ekonomi politikalarla başlayalım. Her iki ülke de döviz şokuna ekonomi politikalarını sıkılaştırarak yatırımcılara güven vermeye çalışarak cevap verdi. Borç ödeme sicili bozuk, makro dinamikleri zayıf Arjantin küresel piyasaların güvenini kazanmak için IMF ile anlaşma yoluna gitti.

Arjantin hükümeti 2021 yılına kadar 57 milyar dolarlık kaynağın kademeli olarak kullandırılacağı IMF anlaşması ile yatırımcıların güvenini kazanmaya çalıştı. Şok faiz artışları, kademeli olarak sıkılaşan maliye politikası, yapısal reformlar ve IMF mührü ile yatırımcılar ikna edilmeye çalışıldı.

Türkiye IMF’ye gitmek yerine kendi hazırladığı bir program ile güvenin yeniden kazanılmasını tercih etti. Dengelenme - Disiplin - Değişim diye özetlenebilecek yeni ekonomik program ile dışa dönük dengelenme, mali disiplin ve yapısal reformlar ile sert iniş ve finansal istikrarsızlık riskleri azaltılmaya çalışıldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın bir ayağımız frende bir ayağımız gazda diye sıra dışı bir söylemle anlattığı yeni program ile Türkiye Arjantin’e göre daha az küçülerek, enflasyonu daha çabuk indirerek, dışa dönük dengelenmeyi sağlayarak yatırımcıları ikna etmeyi başardı.

Ancak kendimizi kandırmayalım. Ocak ayında Borsa İstanbul’a 1,2 milyarlık yabacı sermaye girmesinde (banka sermaye artırımlarına göre düzeltildiğinde de büyük bir rakam)  asıl etkili olan  Fed’in faiz artırım döngüsüne son verdiği açıklamasıydı.

Doların küresel olarak değer kazanmasını durduran ve uzun dönemli faizleri aşağı çeken güvercin Fed açıklaması küresel sermayenin emin limanlardan çıkıp gelişmekte olan ülke varlıklarına saldırmasında etkili oldu.

2018 yılında ağır kayıplar yaşayan Arjantin ve Türkiye varlıkları gelişmekte olan piyasalar için açılan fırsat penceresinden en çok yaralanan varlık grupları oldu.

Küresel piyasalardaki fırsat penceresi ne kadar açık kalacak bilmiyoruz. Tek bildiğimiz yeni dönemin döviz şoku sonrası yeniden dengelenme sürecindeki Türkiye ekonomisi için fırsatlar ve tehditler sunduğu.

Portföy girişlerindeki artış Türk lirasının değer kazanmasını hızlandırarak Ağustos ayında yaşanan döviz şoku sonrasında oluşan enflasyonist durgunluk döngüsünün kırılması  için bir fırsat sunuyor. 

Dikkat edilmesi gereken, Türk lirasının değer kazanmasıyla oluşacak fırsatın popülist politikalar yoluyla dışa dönük dengelenme ve borç azaltılma sürecini tersine döndürmesi tehdidi.

Söz konusu fırsatın tehdide dönmemesi için 2019 yılı ikinci yarısında enflasyonun gerilemesi sürecinde bir yandan sıkı maliye  politikaları ve yapısal reformlar sürdürülürken,  diğer yandan  faiz indirimleri ve döviz alış ihaleleri ile Türk lirasının aşırı değer kazanmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019