Hadi çocuklar küme olalım

Murat YILDIZ
Murat YILDIZ TEKNO STRATEJİ myildiz@dunya.com

Amerikalı filozof ve eğitim reformisti John Dewey 1924 yılında davet üzerine ülkemize geliyor. Türkiye’deki eğitim sistemini inceleyen, eğitmenler ile görüşen ve birçok temasta bulunan Dewey en sonunda kapsamlı ancak temel sorunlara işaret eden bir rapor yayınlıyor. Raporda birçok başlık var. Ancak şu ana başlıklar üzerinde toparlamamız mümkün.

- Program

- Eğitim Bakanlığı'nın tekrar organizasyonu

- Eğitmenlerin eğitimi

- Okul sistemi

- Sağlık ve hijyen

- Okul disiplini

John Dewey bu raporunu yazarken ara dipnotlar ve vurguladığı noktalar çok önemli. Örneğin diyor ki;

- “Eğitim sistemi yeni bir eğitim bakanı geldiğinde sürekli değişmemeli”

Türkiye’de eğitim sistemi, sınıf yapısı ve hatta müfredat uzun bir süre değişmiyor zaten. Ancak yeni gelişmeler ile güncelleniyor.

- “Eğitim sistemi farklı coğrafi bölgelere ve kültürel özelliklere göre farklılaşabilmeli”

Bu öneri yüzünden tüm ilkokullarda ilk 3 sene “Hayat Bilgisi” dersi konuyor. Örneğin benim ancak üçüncü sınıfta yakalayabildiğim bu derste Sivas’in illeri, ilçeleri, nehirleri, oyunları, gelenek ve görenekleri yer alıyordu. Yani öğrenciye merkezi müfredatın dışında da kendi kültür ve yöresi ile ilgili ders veriliyordu.

- “Eğitimciler çok düşük gelire sahipler, bu yüzden kendilerinde o motivasyonu bulamıyorlar”

Türkiye’nin belki de kanayan bu yarasına parmak basmak mümkün olmadı. Ancak Türkiye’de birçok idealist öğretmen yetişti. Hatta bu öğretmenlerden bazıları canları pahasına yurdun dört bir yanında zorlu şartlarda eğitim faaliyetlerini sürdürdüler.

Rapordan sonra yaptığımız bir başka önemli çalışma var. Türkiye’deki okullarda, özellikle ilkokullarda, küme çalışmalarının başlaması. Çünkü Türkiye’de eğitim bireysel ilerliyor. Küme çalışmaları sayesinde öğrencilerin birlikte çalışma, birlikte iş yapabilme ve sonuca erdirebilme kültürü kazanmaları hedefleniyor.

Başarılı olduğumuzdan emin değilim.

Geçen hafta İskandinav eğitim sistemlerini incelemek ve teknolojinin özellikle devlet okullarında nasıl fark yaratabileceğini görmek için İsveç’i ziyaret ettim. Öğrenciler hemen hemen tüm derslerinde Google yazılım ve donanımlarını kullanarak birlikte çalışma (Collaboration) metotlarını öğreniyor. Yazdıkları bir ödevi, savundukları bir tezi hızlıca tüm arkadaşları ile paylaşıyor, onların görüşlerini online olarak alıyor, tartışıyor ve en sonunda öğretmenin hakemliğinde sonuca ulaşıyor. Yani birkaç arkadaş bir araya gelip üretiyorlar, ardından eleştiriliyorlar, yorumları dinleyip düzeltiyorlar, konuşuyorlar ve iletişim temelli bir sonuna ulaşıyorlar.

Okullarımıza tonlarca tablet, bilgisayar, akıllı tahta doldurmakla iş bitmiyor. Eğitimde teknolojinin kullanımı için eğitimcilerin eğitiminden başlamak üzere, daha doğru metodolojiler, daha doğru içerikler ve çocuklara özgüven aşılayabileceğimiz doğru yöntemler bulmamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yerli ve milli teknoloji 25 Mayıs 2019