Hasta adam sendromu

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bugünlerde yeniden tartışma konusu haline gelen Osmanlı Devleti son yıllarında, Avrupa Ülkeleri tarafından "hasta olarak" nitelendirilmeye başlanmıştı. Yine bu günlerden ötelenmeye

çalışılan Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK, işte bu hasta adamdan bir ulus devlet yaratmayı başardı.

Osmanlı Devletine hasta adam denmesinin nedeni devletin siyasi ve iktisadi bağımsızlığını yitirmiş olması idi. Adına bugünlerde sergiler açılan Osmanlı Padişahları o dönemde vezir atarken bile kendi kendilerine karar veremiyorlardı. İngiltere’den, Rusya’dan, Almanya’dan gayri resmi izin alıyorlardı. Osmanlı Devleti kurulduğu günden, battığı döneme kadar üretimle, hele sanayi üretimi

ile arası hiç iyi olmadı. Batı da sanayi devrimi yapılıp, deniz aşırı ticaret almış başını giderken Osmanlı nerede ise bu gelişmelerden bihaberdi. Özellikle tımar sisteminin çökmesi ile birlikte tarım sektörü de büyük ölçüde üretim yapamaz hale gelmişti. Bundan dolayı da Osmanlı Devleti’nde iktisadi büyüme oranı çok düşüktü. Büyüme oranı düşük olunca vergi gelirleri de azalmaya başladı.

Hele ki toprak kaybı başladıktan sonra bu vergi gelirleri iyice azaldı. Dikkat edilirse Osmanlı önce bereketli topraklarını yitirdi. Birinci Dünya savaşı başladığında Osmanlı devleti zaten Anadolu ile Arap çölüne mahkum hala gelmişti.

Osmanlı Devleti en parlak döneminde bile gevşek bir siyasi ve iktisadi birlikti. Nitekim ele geçirilen topraklarda o ülke eski yönetimleri yine siyasi güç olarak kabul edilmiş, ancak dış ilişkilerde tam bir bağımlılık istenmiştir. Daha da önemlisi Osmanlı devleti yine en parlak döneminde bile toprakları üzerinde parasal birliği tam sağlayamamıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde dahi İmparatorlukta bir den fazla para tedavül ediyordu. Nitekim bu zayıf yapı Avrupa’da ulus devletlerin güçlenmesi ve sanayi devrimi ile birlikte hızla çözülmüştür. Bu gelişim sürecini iyi analiz eden ATATÜRK bundan dolayı "İktisadi bağımsızlığı olmayan ülkelerin siyasi bağımsızlığının" olamayacağını ifade etmişti.

Avrupa Birliği ciddi bir borç krizi ile karşı karşıya. Bu yazının yayınladığı gün yapılacak olan toplantıda sorunun çözümü için büyük olasılıkla bir yol haritası belirlenmiş olacak. AB’nin 2008

krizi ile yaşadığı bunalımı gören kimi siyasetçilerimiz Avrupa Birliği’ne geçmişten gelen, belki de belleklerinde kalan öfkenin etkisi ile "hasta adam" demeye başladılar. Bu söylem kahvelerde,

köylerde seslendirildiğinde sıradan halkın hoşuna gidebilir. Ancak bu söylem basının önünde dile getirilirse, o zaman sorgulanmayı da hak ediyor demektir.

Şunu söylemek zorundayız. Avrupa Birliği ülkelerinin siyasi bağımsızlığını yitirdiği falan yok. Ekonomilerinde sorunları var. Sorun büyüme oranında ve kamu maliyesinde. AB ülkelerinin önemli bir kısmı ileri teknoloji üretmeye devam ediyor. Hasta adam söyleminde bulunanlar Finlandiya telefonu kullanıyor, Almanya’nın ürettiği makam araçlarına biniyorlar. Bunlar bu ülkelerle aramızdaki farkı belirmek için en somut örnekler. Türkiye’nin en önemli ihracat kalemi olan tekstil ürünlerini biz hala İtalya’da üretilen makineleri kullanarak yapıyoruz.

AB ile aramızdaki güç farklılığı sadece iktisadi büyümenin bileşenlerine bakarak da değerlendirmeyiz. Bir de kalkınma göstergelerine bakmak gerekiyor. Yani eğitim düzeyi, eğitimin niteliği,

kadın hakları, hukukun üstünlüğü ve yurttaş olmaya ilişkin haklara bakmak gerekiyor. AB’ye hasta adam diyenlere belki de sadece Mardin’de tecavüze uğrayan çocuğa yargımızın bakışını örnek göstermek gerekir. Eğer Türkiye AB’den daha kalkınmış bir ülke olsa idi, bu ülkenin Bakanlar Kurulunda bir kadın olmaz idi. Velhasıl örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Halkın, hatta kendisini bilgi sahibi sayanların bugünlerde TV’lerde fazla boy göstermelerine, yalan yanlış düşüncelerine kendinizi kaptırırsanız, söylemleriniz bu noktaya gelir. Kaçınmak gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019