Herkesin enflasyonu kendine…

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI levent.akbay@dunya.com

Bu yaşadıklarımız geçmişte yaşadıklarımıza benzemiyor. Eskiden de devalüasyon olurdu, eskiden de enflasyon sıçrar, faizler fırlardı, eskiden de kamu ürettiklerini zamlar, bir yandan varlıklarını satmaya çalışır, bir yandan tasarruf yaptığını söylerdi.

Sabit gelirliler olarak şöyle bir sallanır, silkelenirdik. Sonra bunun ‘son’ olacağı ‘tek haneli enflasyon’a az kaldığı açıklamaları arasında budanmış gelire razı olarak, yeni duruma uyum sağlamaya çalışırdık. Ekonomi daralır, işsizlik başlardı.

Sonra işsizlere tekrar iş bulmaya çalışaraktan, sonra kaybettiğimiz geliri tekrar sağlamaya çalışaraktan önümüze bakardık. Yüzde 125’lik enflasyonları da görmüş, süper bonoların tadını almış, ‘eşel mobil’le avunmuş ekonomik aktörler olarak bir süre sonra enflasyonun da, faizin de düşüşünü yaşardık.

Zamlar ve kur stresi dinmiyor

Tabii ki sel gider kum kalırdı, ortaya ‘zede’ler çıkardı. Sonra onların yaralarının tamiri için siyaset kurumu devreye girer, günler böyle geçerdi. Bu yaşananlar bizlere ihtiyatlı davranmayı, eşeği sağlam kazığa bağlamayı öğretti. Esnaf bile mercimek çorbasını kendi üretimi ‘hedge’ mekanizması ile fiyatlayarak sermayeyi enflasyona ezdirmemeye çalıştı.

Bu ve benzeri deneyimlerin yarattığı ‘dolarizasyon’u önlemek o nedenle kolay olmamalı. Bir adım paralelindeki ‘yastık altı’nın, ihtiyatı da içeren farklı bir anlamı olmalı. Ancak bu kadar deneyim sahibi olmamıza rağmen sallantımız bitmiyor, zamlar ve kur stresi dinmiyor, enflasyonda yeni rekorlar beklemeye devam ediyoruz. Bu durumdan çıkmak için oyunun tüm taraflarınca ödenmesi gereken bir bedel var, muhtemelen bu bedeli ödemeden sıkıntıyı aşmaya çalışıyoruz.

O yüzden ‘seçici’ davranıyoruz, o yüzden ince eleyip sık dokuyoruz. Yani hem pastayı kenarda tutmaya, hem karnımızı doyurmaya çalışıyor, ne yardan ne serden vazgeçiyoruz. Belki de bu yüzden enflasyonla mücadele sicilimiz yeterince temiz değil. 2023 hariç son 21 yıllık süreçte, hedefleri sadece 6 kez tutturduğumuzu daha önce dile getirmiştik. Üstelik başarılı performansın en yakın yılı 2010’da kalmış. Bu tarihten sonra hedefi tutturamamışız.

Herkesin geliri farklı

 Yılların bize gösterdiği ilginç bir saptama daha var. Enflasyonla mücadelede başarılı sonuç aldığımız 6 yılda Merkez Bankası’nın tüfe bazlı reel kur endeksi bir yıl hariç TL’nin değerlendiğini gösteriyor.

Bir tek 2003 yılında TL bir önceki yıla göre yüzde 1 değer kaybetmiş. Diğerlerinde bir önceki yıla göre değer kazanmış ve enflasyon hedeflerini yakalamışız. Enflasyonla mücadelede hedefin tutmadığı 15 ayrı yıldaki duruma baktığımızda ise sonuç dalgalı. TL’de bir yıl değer kaybı, bir yıl değer artışı ya da tam tersi…Bir yıl önceye göre TL, 8 ayrı yılda değer kaybetmiş, 7 ayrı yılda değer kazanmış.

Hem TL değer kaybedecek, hem alım gücü düşecek hem enflasyon yüksek çıkacaksa sabit gelirlilerin ‘seçici’ davranışı olsa olsa daha az harcamak, daha az tüketmek olacaktır. Bilmiyorum böylesine bir ortamda talebi düşürmek için kredi kartı faiz oranlarının ayrıca artırılmasına gerek var mı? Sonuçta nedeni ve çözümü ne olursa olsun merakla beklenen temmuz enflasyonu dün açıklandı. Aylık 9,49, yıllık 54,32. Bu bazı mallarda TÜİK tarafından saptanan artış. Oysa herkesin enflasyonu kendine.

Çünkü herkesin geliri farklı. Kendini enflasyona karşı koruyabilecek gelire ya da daha fazlasına sahip olanlar açısından dünkü yüzde 10’a yaklaşan enflasyonun yakıcılığı başka, sabit geliri dışında alternatif geliri olmayanın yüzde 10’a yaklaşan enflasyonun yakıcılığını hissetmesi başka. O yüzden ‘sokak enflasyonu’ diye bir kavram icat edilmiş. Hatta neredeyse birisini yakıyor, birisini ısıtıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023