Hisseniz yoksa...

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası acil.sezen@gmail.com

Bize en çok sorulan sorulardan, daha doğrusu yakınmalardan biri şu:

“Borsa dediğin ne ki? Kaç kişiye hitap ediyor?”

“Reel sektör için ne ifade ediyor?”

“Ekonominin göstergesi değil ki?”

Hazır yeni yıla başlarken gelin, bunların doğru olup olmadığına bakalım.

Borsa İstanbul, uzun yıllar boyunca banka borsasıydı. Bankaların halka açıklık oranları yüksek, sermayeleri de yüksek. Dolayısıyla endeksin neredeyse yarısını (yüzde 40) bankalar oluşturuyor.

Zaten bu nedenledir ki, örneğin Garanti Bankası son 10 yılın belki de 8-9’unda borsada en çok işlem hacmine sahip hisse senedi oldu. Öyle dönemler oldu ki, yabancı yatırımcılarla konuşurken, “Garanti almak= Türkiye almak” diyorlardı.

2017'de sanayi endeksi yüzde 48 yükseldi

Ancak 2017, borsada sanayi şirketlerinin yılı oldu. Sanayi endeksi yüzde 48 yükselirken, hisse bazındaki ayrışmalar inanılmaz öne çıktı. Türk Hava Yolları gibi herkesin gözünün önündeki deve dişi gibi bir şirket, yüzde 231, Kardemir yüzde 191, Aselsan yüzde 170 getirdi. yüzde 81 getiri ile endeksi ikiye katlayan Tüpraş için “geride kaldı” deme cüreti bulabiliyoruz. Üstelik bu şirketler, BIST’teki işlem hacmi sıralamasında yılın önemli bölümünde önde gitti. 100 endeks içinde yılı kayıpla kapatan sadece 12 şirket var. Bunların haricinde 21 şirket de endeks getirisinin altında kalmış.

Kısacası borsa açısından oldukça bereketli bir yıl oldu. Yılbaşında 492 milyar TL olan BIST 100 piyasa değeri, tam 238 milyar TL artışla 730 milyar TL’ye ulaştı. Bu arada şirket karlılıkları arttı. Operasyonel gelirleri, satışları yükseldi. Net faaliyet karları, EBITDA’ları arttı. Örneğin, satışlar 86 milyar TL’den 105.8 milyar TL’ye yükseldi. EBITDA marjları 2016 sonunda yüzde 16.7 iken, 2017’de bu rakam yüzde 18’lere geldi.

Halkın yüzde 69’u mevduat yüzde 26’sı tahvil-bono alıyor

Peki bu yükselişten kimler faydalanabildi? Maalesef çok sınırlı bir kesim. Hisse senedinin yurt içi yerleşiklerin toplam yatırımları içindeki payı yüzde 5. Yeni değil, 5 senedir yüzde 5. Takastaki yabancı yatırımcı payı kaç? yüzde 65! Yani yabancı yatırımcı, bizdeki cevheri bizden daha iyi görüyor.

Türk halkının yüzde 69’u mevduat, yüzde 26’sı ise tahvil-bono alıyor. Hane halkının 2.2 trilyon liralık toplam tasarrufunun sadece yüzde 5’i. Bu nedenle geçen senekine benzer yükselişlerin refah etkisini tasarruf sahipleri olarak pek göremiyoruz.

Örneğin, aynı sene ABD’de de hisse senedi piyasaları çok iyi gitti. Dow Jones ve S&P 500 Endeksleri yüzde 20’nin, Nasdaq yüzde 30’un üzerinde performans gösterdi. Ve bu yükselişlerin ABD hane halkının refahı, gelecek planları üzerindeki etkisi muazzam oldu. Zira bizde yüzde 5 olan hane halkının hisse senedi payı ABD’de kaç biliyor musunuz? yüzde 30. Sizce yüzde 2.5 büyüyen ABD ekonomisini gören hane halkının mı refahı daha fazla arttı, yoksa yüzde 7’ye yakın büyüyen Türk halkının mı?

Gelişen bir ülke olarak Türkiye’de tasarrufların uzun vadeli olarak getiri sağlayabilmesinin tek yolu hisse senedi yatırımalarının artırılmasıdır. Sabit getirili menkul kıymetler veya mevduat ile zengin olan kimseyi duydunuz mu? Hisse senedi sizi zengin eder demiyorum, ancak bizim gibi bir ülkede varlık ve refah artırmanın en önemli yoludur hisse senedi piyasası. Faiz sadece paranız varsa bunu değerlendirme, enflasyonun üzerinde getiriye taşıma imkanı tanır.

Hisse senedi yatırımları ise doğru yönetildiğinde bunları katlama şansı verir. Eskiği, gediği, geçmiş yanlışı çoktur. Ama doğrusu buradan kaçmak değil, eksikleri kapatmaktır.

Bu, işin yatırımcı bacağı.

Bir de reel sektöre etki, katkı bacağına bakalım mı?

Sermaye piyasalarının en önemli özelliği, reel sektör şirketlerine kaynak sağlamaktır. Şirketinizin hisselerinin bir bölümünü halka açar, elde ettiğiniz kaynak ile yatırım yaparsınız. Hem halka açıklığın yarattığı kurumsallaşmadan yararlanırsınız hem de bu gelirle işinizi büyütme şansına sahip olursunuz. Son iki yılda, yani 2016-2017 yılında Borsa İstanbul’da bu şansı kullanan şirket sayısı kaç oldu biliyor musunuz? 5! Yazıyla, sadece beş!

Yaşanan kötü örnekler, ekonomik ve politik ortamın kötülüğü, elbette bunların önündeki en büyük engeldi. Sayı elbette her şey demek değil. Daha önceki yıllarda, 2013-14 döneminde yapılan ve sadece sayıya odaklanıldığında ne kadar kötü sonuç verdiğine de şahit olduk. O iki yılda yapılan toplam 32 halka arzın ne kadar olumsuz sonuç verdiğini de tartışabiliriz elbette.
İşte bu nedenle 2018’i çok önemsiyorum.

2018'da halka açılacak çok önemli şirketler var

Bu sene halka açılacak hem niteliği hem de niceliği açısından çok önemli şirketler var.

Aselsan’ın ikincil halka arzı, EnerjiSA, Medikal Park, Memorial Hastaneleri, De Facto ve Beymen halka arzları, Şok..

Bunların toplam halka arz büyüklükleri 10 milyar liranın üzerine çıkacak, hatta büyük ihtimalle bu seviyeyi aşacak.

2017 yılında Türkiye’de borsaya ralli yaptıran yabancı girişi, yaklaşık 2.5 milyar dolar idi.

Hemen hemen bu tutarda, hatta belki daha üzerinde bir kaynaktan söz ediyoruz. Elbette bunun tamamı taze kaynak olarak girmeyecek. Ancak önemli bir itki sağlacağı kesin. Belki yatırımcıların bir bölümü mevcut hisselerdeki pozisyonlarını bozup yeni hisseleri deneyecek.

Ama ilgilendiğim kısım burası değil.

Yukarda saydığımız şirketler, Türk sanayiinin, perakendesinin, sağlık sektörünün çok değerli, çok büyük şirketleri.

Reel sektöre katkı daha nasıl olur?

Bankalar, üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiler. Onların yanına sermaye piyasasını koyamazsak, habire faiz tartışıp dururuz. Ayakta duramayız. Zira dayanağı yoksa tek bacaklı bir masanın ayakta kalması pek görülmüş şey değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019