İkinci çeyrekteki küçülme yüzde 1.5 dolayında beklenmeli

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bağlantı eskisi kadar güçlü değil, tahmin yapmak daha da güçleşti; ama yılın ikinci çeyreğindeki sanayi üretimine bakarak söz konusu çeyrekteki GSYH küçülmesinin yüzde 1.5 dolayında beklenmesi gerektiği yine de söylenebilir.

TÜİK tarafından geçen hafta sonu açıklanan verilere göre ham sanayi üretimi, yani herhangi bir arındırma işlemine konu olmamış sanayi üretimi ikinci çeyrekte geçen yılın yüzde 3.4 altında kaldı. Sanayi üretimindeki değişimle GSYH kapsamındaki sanayi sektörü değişimi arasında eskisi kadar sıkı bir bağ artık yok. Ama yine de bu yüzde 3.4’lük orandan yola çıkarak GSYH’deki sanayi sektörü değişiminin buna yakın geleceğini söylemek mümkün.

GSYH kapsamındaki sanayi sektörü küçülmesini sanayi üretimine yakın beklemek yanlış değil; ancak ikinci çeyrekte GSYH’deki küçülme sanayideki oranın epeyce altında kalabilir.

Bunun birkaç nedeni var... Bir kere sanayinin GSYH içindeki ağırlığı artık eskisi gibi değil ve dörtte birin çok altında. Dolayısıyla sanayinin GSYH’ye etkisi eskisi daha az.

Bir diğer etken olarak da ikinci çeyrekte sanayi dışındaki sektörlerin, özellikle turizmden kaynaklanmak üzere hizmetler sektörünün biraz daha ağır basma olasılığı yüksek.

Bu yüzden de toplam GSYH küçülmesinin sanayideki oran ölçüsünde olmayacağını, daha düşük oranlı bir küçülme görülebileceğini beklemek gerek.

İşte bu oran da yani küçülme oranı da yüzde 1.5 ile yüzde 2 arasında olabilir.

İlk çeyrekte sanayi üretimi geçen yıla göre yüzde 5.6 azalmış, GSYH kapsamındaki sanayi sektöründeki daralmanın oranı yüzde 4.3 olmuş, toplam GSYH de yüzde 2.6 oranında azalma göstermişti.

Altı aylık küçülme yüzde 2 olacak

Türkiye yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1.5 küçülürse ilk altı aydaki küçülme yüzde 2 olacak. 

Yılın ilk yarısında bu düzeyde bir küçülme yaşandıktan sonra 2019’un tümünü küçülmeden, yani sıfır dolayında bir GSYH değişimiyle kapatabilmek için ikinci yarıdaki büyüme oranının yüzde 1.9 olması gerekecek.

Ama içinde bulunduğumuz koşullara pek bakmıyor ve eğer “Bize büyümenin sıfır olması tabii ki yetmez, yeni ekonomi programında öngörüldüğü gibi yüzde 2.3 oranında büyüyeceğiz” diyorsak o durumda yılın ikinci yarısındaki büyümeyi yüzde 6.2 dolayına çıkarmamız gerekiyor.

Bir buçuk aydan fazlası geride kalmış olan ikinci altı ayda böyle bir oranı yakalamanın mümkün olduğunu herhalde kimse söyleyemez.

Son iki buçuk yılın en düşük üretimi

TÜİK’in açıkladığı herhangi bir arındırma işlemine konu olmamış ham endekse göre haziran ayındaki sanayi üretimi yaklaşık son iki buçuk yılın en düşük üretimi olarak kayıtlara geçti.

Sanayi üretimine ilişkin veriler 2015 yılı ortalamasındaki üretim düzeyi 100 kabul edilerek oluşturuluyor. İşte 2015 ortalaması 100 birim olan üretim, haziran ayında 96.9 düzeyinde kaldı.

Hazirandan önceki en düşük üretim, 96.2 ile 2017 yılının şubat ayında gerçekleşmişti.

★★★

Haziran ayındaki sanayi üretimi arındırılmamış endekse göre geçen yılın tam yüzde 9.6 altında.

Hemen şu itiraz yükselecektir:

Haziranda Ramazan Bayramı vardı ve ayın neredeyse üçte birinde çalışılmadı.

Doğru, ama önemli olan bizim ne kadar üretim yapabildiğimiz. Haziran ayında örneğin kaç buzdolabı ürettik, örneğin kaç otomobil üretimi gerçekleştirdik?

Bayram yüzünden tatil uzamasa ve çalışma günü sayısı şu kadar olsaydı aslında üretimimiz o kadar düşmeyecekti de şu düzeyde gerçekleşecekti!

Sonuç önemli sonuç... Kaç adet, kaç ton, kaç metre üretim yapmışız!

Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış hesaplamalar da elbette bir göstergedir. Ama köşemizin ana konusu olan büyüme var ya büyüme, işte büyüme için dikkate alınan “elle tutulur, gözle görülür, sayılabilir” üretimin ne kadar olduğudur.

Geçen yıl haziran ayında 100 birim olan üretim bu yıl aynı ayda yaklaşık 90’a düştü mü düşmedi mi, önemli olan budur ve TÜİK’in verileri üretimin 90’a düştüğünü göstermektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar