İran’da son sözü riskler mi, fırsatlar mı söyleyecek?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Ortadoğu, Kafkaslar ve Hazar havzası küresel boyutlu planlamaların, hedeflerin, stratejilerin hızla tüketilebildiği bir üçgendir. Coğrafyadaki otokrat yönetim anlayışının hakim gücü, demokratik hakların sesini kısmıştır. Bölge, bu güne kadar, karmaşık ve çok hızlı değişebilen politikalarla öne çıkıyor. 

Öyleyse, İran’ın dünya ticaretine katılacak olması, Türkiye’ye kazandıracakları ve kaybettirecekleriyle; bütüncül yapıda, köklü bir dönüşümdür. Bu katılımı tüm güçlü ve zayıf yanlarına, fırsat ve tehditlerine değinecek bir analizle irdelemelidir. İran, uluslararası politika ve ekonomiye dahil olarak, bölgede bir başkalaşım ortaya çıkardı.  Durumun güçlü yanlarını en mantıklı fırsatlarla eşleştirerek, zayıf ve tehditkar etkilerinin daha iyi anlaşılması söz konusudur. 

Güçlü yanlarımız

- Uzun yıllar dış dünyaya kapalı kalmış İran için Türkiye kısa vadede şu sektörlerde etkili çözümler sunabilecektir: İnşaat, Perakende, AVM, Bankacılık, Telekom, Otomotiv, Beyaz Eşya, Turizm.

- Türkiye İran’da önemli yatırımlar gerçekleştirebilir.

- Kültür, tarih coğrafya avantajlarıyla İran için sadece vatandaş bazında değil, kurum bazında da çekici olacaktır. 

Zayıf yanlarımız

- Dış siyasette çizdiğimiz zikzaklarla küresel çekiciliğimiz zayıflamış durumdadır.

- IIF (International Institute of Finance) verilerine göre, 2015’te kabaca 750 milyar dolar çıkış yaşanmıştır. Türkiye yetersiz rezerv büyüklüğü ve dış borç kompozisyonuyla kırılgan yapıdadır. 

Fırsatlar 

- İran’daki yeniden yapılanmayla Türkiye’deki vasıflı insan kaynakları önemli bir alternatif elde etmiş olacaklardır.

- Güçlü eğitim altyapısı ve buna paralel işleyen bir bilimselliğe sahip olması, Türkiye için değer ortaya çıkartan işbirlikleri ile sonuçlanabilecektir. 

Tehditler

- İran’ın dış politika geliştirebilme kabiliyeti güçlü bir geçmişle destekleniyor. Bu gelenek, bilgi ve birikimle birleştiğinde; ülkenin bölgesel etkinliğini artırma olasılığı belirginleşiyor.

- Uzun vadeli bakıldığında; kültür, tarih ve coğrafi özellikleriyle Türk turizminden pay kapabilecek bir alternatif niteliğindedir.

- Çin, Japonya, ABD, Euro bölgesi gibi büyük oyuncular, İran’da katma değeri yüksek yatırımlara yönelebileceklerdir.

- Bulgaristan, Romanya örneklerinde olduğu gibi, İran da benzer şekilde sanayicinin ucuz işçilik ve teşviklerle yatırımlarını yapmayı tercih edebileceği pazar niteliğindedir.

- İran, Irak taleplerine yanıt verebildiği ölçüde, bölgeye yönelik Türk ihracatçısının   rakibi olabilecektir.

- İran, sektörel dönüşümlerini uluslararası standartlara yaklaştırdığında, Rusya’da da pazar elde edebilecektir. Elde edeceği pazarlara göre, Rusların Türkiye tercihlerini ikame edebilecektir.

Biz ne dersek diyelim, son sözü zamanın çok boyutlu bilinmezliği içinden sıyrılacak gelişmeler söyleyecektir. Bölge, olabildiğine kaygan zeminiyle kaos yönetiminin çetrefilli dokusu ilmek ilmek dokumayı, İran’dan sonra da sürdürecektir. Sonuçta biz ne kadar plan yapsak da, strateji belirlesek de, hedef koysak da; son sözü “sürü yolda düzülür” atasözü söyleyecektir. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar