Kafanızı biraz da ben karıştırayım...

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 guventurk@portakalonline.com

Tatil dönüşü yazılarında genellikle gittiğimiz gördüğümüz yerlerdeki olumlu olumsuz örneklerden söz eder, bunların üzerinden pazarlamaya dair dersler çıkartırdık. Bu kez de gezdiğimiz gördüğümüz yerlerde pazarlamayla ilgili konuşacak pek çok konu var elbette. Ancak bir Türkiye vatandaşı olarak kendimi gündemdeki en yoğun tartışmadan sıyırmayı başaramadığım için referandum sonuçları üzerine bir analiz ortaya çıkardım. Tabii referandum sonuçları üzerine bu hesapları yapmamızda CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ülkemizin en "liberal" gazetesine yaptığı açıklamalar da etkili oldu.

Hatırlayacaksınız Baykal döneminde CHP'yi neredeyse "faşist" olmakla suçlayan ve Baykal'ın gidişinden sonra aniden sıkı bir şekilde "Baykalcı" kesilen bu gazetenin bir yazarı  önceki gün "Sayın Baykal, siz partiyi yüzde 28-30 oy oranıyla bıraktınız şimdi anketlerde yüzde 23-24'te gözüküyor, siz dönmeyi düşünmüyor musunuz?" diye aramış, Baykal da kısaca, referandumda alınan sonucun bir "yenilgi" olduğunu söyleyerek "Oylar düştüyse çok üzülürüm, ben dönmeyi düşünmem, ama partinin dışlanmış isimleri de kazanarak kurultaya gitmesi lazım gelir" diye cevap vermişti...

Referandum sonuçlarını iyi okumak için öncelikle bir sayı ve bir de hesap düzeltmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu hesapla hem Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye yeni oy kazandırıp kazandırmadığını, hem de "hayır"lar içinde CHP ve MHP'nin çok tartışılan payını açıklığa kavuşturabileceğiz. Yazıyı burada bırakmak isteyebilecek okuyucuları, kafa karıştırıcı hesaplar konusunda yakın çevremde haklı bir üne sahip olduğumu söyleyerek uyarayım. Gerçi MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 40'ıncı yıl konuşmasının başında yaptığı o ünlü hesaptan sonra MHP'liler bu tür hesapları eminim benden çok daha iyi yapıyorlardır ya neyse!..

CHP'nin Deniz Baykal liderliğinde 2007 genel seçimlerinde aldığı oy oranı yaklaşık yüzde 21, 2009 yerel seçimlerinde aldığı oy oranı ise yaklaşık yüzde 25 düzeyindedir.  Deniz Baykal'lı CHP, yüzde 28-30'luk oy oranını ancak bazı şirketlerin doğruluk payı tartışmalı anketlerinde görmüştür; bu bir...

İkincisi; BDP'nin boykot çağrısı genel olarak başarılı bulunduğuna göre, sonuçlarının "evet," "hayır "ve "boykot" oyları göz önüne alınarak tartışılması gerekir. Bunun için basit bir düzeltme hesabı yapalım. Referanduma katılım oranı yüzde 77'dir. Son dört genel ve yerel seçimde katılım oranları sırasıyla yüzde 79, 76, 84 ve 84 olmuştur. Bunların ortalamasına bakarsak -çok kaba bir hesapla- Türkiye'de yüzde 81-82 düzeyinde bir seçime katılım oranı normal kabul edilebilir. Bu orandan yüzde 77'yi çıkartarak yüzde 4-5'lik bir dilimin şu veya bu nedenle referandumu boykot ettiğini veya başka nedenlerle katılmadığını varsayabiliriz. Bu durumda eğer referandumda "boykot" oyu da olsaydı ve yüzde 81-82'lik bir katılım gerçekleşseydi.(aradaki hesapları sizi sıkmamak için atlıyorum) "evet" oyları yüzde 54,39, "hayır" oyları yüzde 39,4 ve "boykot" oyları da yüzde 6 düzeyinde çıkacaktı. Bu yüzde 6'nın içinden 1-2 puanlık dilimin tatil gibi başka nedenlerle sandığa gitmediğini veya BDP seçmeni olmadığı halde boykotu seçtiğini düşünürsek, BDP'nin yüzde 6 civarındaki seçmen tabanının büyük bölümünü boykota ikna ettiğini söyleyebiliriz.

Şimdi gelelim hayır oylarının dağılımına. A&G Araştırma Şirketi'nin Başkanı Adil Gür'ün salı ve çarşamba günü açıkladığı anketlere dayanarak yaptığım hesaba göre, AKP ve Saadet Partisi tabanının hayır oylarına katkısı en fazla 1 puan düzeyinde olabiliyor. Gür'ün araştırmasında yer almayan DSP, ÖDP, TKP, İP ve EMEP gibi sol partilerin toplam katkısını yüzde 2 kabul edelim. Sandığa gittiğini varsaydığımız yüzde 2'lik BDP seçmeninin "Hayır"a katkısı da biraz abartmayla 1 puan olsun, etti mi size 4 puan... Yazının giderek Bahçeli'nin 40'ıncı yıl konuşmasına daha fazla benzediğinin farkındayım ama kabul edin ki benim tezlerim biraz daha rasyonel! 

Bu 4 puanı yüzde 39,4'lük "hayır" oylarından düştüğümüzde kalan 35.4'ün ne kadarının CHP, ne kadarının MHP oyu olduğu ise büyük ölçüde MHP tabanının söylendiği gibi eriyip erimediğine bağlı... Bazıları yarı yarıya veya daha yüksek bir oran telaffuz etse de Adil Gür'ün yaptığı çalışmaya göre MHP seçmeninin yalnızca yüzde 28,8'i referandumda "evet" demiş. Bu durumda "hayır" diyen yüzde 71.2'lik MHP seçmeninin "Hayır"lara katkısının iki ayrı uçtaki varsayımlar arasında bir yerde olması gerekiyor.

Birinci varsayımda; MHP'nin oy oranı bir önceki seçimde olduğu gibi yüzde 16.5 düzeyinde ise MHP seçmeninin "hayır"lara katkısı 11.7 puandır. Bu durumda "hayır"lardan kalan 35.4'ten bu sayıyı düşersek geriye 23.7 kalır ki bunu yine Adil Gür'ün araştırmasına göre CHP tabanından "evet"e kayan yüzde 1.1'lik seçmen dilimiyle toplarsak 24.8'le CHP oyunun 2009 yerel seçimlerinden bu yana hiç bir değişim göstermediğini düşünebiliriz.

Ancak eğer söylendiği gibi MHP'nin oy oranı yüzde 10 bandına gerilemişse, bu durumda MHP'nin "hayır"lara katkısı 7.1 puan düzeyinde kalıyor. Bu katkıyı 35.4'ten düştüğümüzde yüzde 28,3 oranına ulaşıyoruz. Bunu da yüzde 1.1'le topladığımızda CHP'nin yüzde 29.4'lük bir kitle üzerinde etkili olmaya başladığını düşünebiliriz. Bu, bir önceki seçime göre yüzde 4-5 civarında yeni seçmen kitlesinin harekete geçirilebildiği anlamına gelir. Kişisel görüşümü sorarsanız, ihtiyatlı yaklaşmakla birlikte ikinci seçenek bana daha gerçekçi geliyor. MHP, AKP tarafından sistemli olarak eritilen bir parti ve tahminime göre tabanından "evet"e kayanların oranı yüzde 28.8'ün çok üzerinde. Bu nedenle Baykal'ın ve "liberal Baykalcılar"ın düşündüklerinin aksine Kılıçdaroğlu CHP'sinin bir önceki seçime göre en az yüzde 4-5'lik yeni seçmeni harekete geçirdiğini ve tabanının yüzde 29-30 düzeyine yükseldiğini düşünüyorum. Tabii partinin bu varsayımı iyi analiz etmesi gerekiyor. CHP'de bundan sonrası ise hem liderin basiretine, hem kurmay heyetin yeteneğine, hem de teşkilatın etkinliğine bağlı ki bu başka bir yazı konusu...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018