Kanun çıkınca ne olacak?

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Trafik sigortasındaki fiyat artışları nedeniyle sigortalı ve sigortacı arasındaki ilişkiler gerildi. Bu kamuoyu baskısı, çözüm arayışını hızlandırdı. Siyasiler, bürokrasi, sektör el ele verdi, trafik sigortası Torba Kanun’a girdi. Bu konuda mağdur taraflar netice bekliyor şimdi. Siyasiler, 'şirketler ne istedilerse yaptık', Hazine bürokratları 'biz elimizden geleni yaptık', diyorlardır mutlaka. Top şimdi sigorta şirketlerinde. Siyasiler ve bürokrasi, ‘fiyatlar bir an evvel revize edilsin, kamuoyu baskısından kurtulalım’ derdindeler. 18 milyon sigortalı fiyatların ucuzlayacağı beklentisinde, acenteler ise fiyatlar makul seviyelere çekildiğinde komisyonlarının eski seviyelere çıkması beklentisinde. Burada en çok hırpalanan kesimin acenteler olduğu bir gerçek. Çünkü sigorta şirketleri ile sigortalılar arasında kalarak en büyük sıkıntıyı çeken taraf oldular. Ellerinde olmayan bir sebepten müşteri kaybettiler, hakaret işittiler, müşterileri ile yıllardır sağladıkları güveni zedelendi… Ve sigorta şirketlerinin trafik sigortasındaki zararı öne sürerek komisyonlarının düşürüldüğü bir ortamda yaşadılar bunları. 

Süreç nasıl ilerleyecek?

Sektörün her kesimi ile iletişimi olan bir gazeteci olarak bu süreçten sonra neler olacağı konusunda bir tahminim var elbette. Torba Kanun maddeleri yasalaştığında hukuken bir itiraz gelmediğini varsayıyoruz. Öncelikle şunu söylemem gerekir ki sigorta şirketlerinin fiyatları indirmek gibi bir niyeti yok. Kanun sonrası uygulama bir zaman alsa da bu fiyatlarla ancak gelecek yıllarda zarar etmeyeceklerini hesaplıyorlar. Bazı şirketler yaz aylarında bazı basamaklarda yani, ilk giren ve hasarsız sigortalıların primlerinde düzeltmeler yapabilir. Bazı şirketler de acente komisyonlarında sembolik artışlar yapabilirler. Bu konuda pek istekli olmadıkları, trafik sigortası dışındaki diğer branşlarda acente komisyonlarını indirmiş olmalarından kendini belli ediyor aslında. 

Trafik sigortası primlerinde yeterli oranda düşüş olmazsa Hazine'nin fiyatlara müdahale edeceği iddialar arasında. Hatta iddia, serbest tarifeden tekrar Hazine'nin hazırladığı tarifeye geçişin olabileceği şeklinde. Biraz daha ileri gideyim, Hazine yetkililerinin elinde basamaklara varıncaya kadar bir tarifenin hazır olduğu söyleniyor. Bazı Hazine yetkililerinin sektör ilgili kişileri ile bunu paylaştıkları da bir başka iddia. Yani Hazine şirketlere aba altından sopa göstererek, “İstediğiniz her şey oldu, sonucu göreyim, göremezsem işte 'Hazine tarifesi'” diyecek. Ondan sonra da prim hesaplama şekilleri konusunda ile Hazine ile şirketler arasında görüşmeler başlayacak. Ve şirketlerin elindeki en büyük koz olan geçmişten bu yana gelen yükümlülükler, "muallak hasar" argümanı, zurnanın zırt dediği yer olacak. Primin önemli bir kısmını oluşturan "muallak hasar"ın sigorta şirketleri tarafından şişirildiği iddia ediliyormuş. Büyük kavga burada çıkacak bence. Şirketlerin her hareketini online takip eden, denetçilerin şirketlerden çıkmadığı bir süreçte, şirketleri bu anlamda töhmet altında bırakmak çok da mantıklı gelmedi bana. 

Rekabet Kurumu’nun 33 şirkete baskını ve soruşturma açılması biraz garip geldi bana. Daha önce de sigorta şirketlerine başka bir konu nedeni ile baskınlar yapılmış, netice alınamamıştı. Geçmiş dönem gösteriyor ki şirket bazında fiyatların belirlenmesi sektördeki lokomotif şirketleri takipten öte bir şey değil.

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden hangi saatte, hangi şirketin kaç TL’den poliçe kestiğini sigorta şirketlerinin yöneticileri görebiliyor. Rekabet Kurumu’nda soruşturmayı sürdüren kişilerin öncelikle sigortacılığı bilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar