Kur savaşlarında ikinci perde

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Geçen yıl Brezilya Maliye Bakanı, ABD ile Çin arasında sürdürülen dış ticaret savaşını kur savaşları olarak nitelendirmişti. Tartışma daha sonra büyüdü. Krizle yıkılan uluslararası para sisteminin çöküşü ile birlikte, yerine hangi nasıl bir sistem kurulacağı ve hangi kur sisteminin uygulanacağı noktasına kadar uzandı ve sonunda da, bu hafta başında ABD Senatosu, Çin'in ulusal parası yuanı bilinçli olarak düşük tutmasının cezalandırılmasını hedefleyen yasa tasarısına onayladı.

Senatoda 35 ret oyuna karşılık 63 evet oyuyla kabul edilen tasarı ile ABD'deki şirketlere kurlardan gördükleri zararı telafi etme imkanı tanınıyor. Doğal olarak Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti bu düzenlemeyi protesto etti. Buna karşın ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, yuanın dolar karşısında daha hızlı değerlenme konusundaki başarısızlığının, gelişen piyasalardaki taleplerdeki değişimi engellediğini söyleyerek tasarıya destek verdi. ABD Hazine Bakanı Geithner da yuanın 2010'un ikinci yarısından bugüne sadece yüzde 10 değerlendiğini, bu oranın çok düşük olduğunu söyledi.

Bu özeti yaptıktan sonra haklı olarak diyeceksiniz ki, tasarı kabul edildi ise edildi, bize ne! İlk bakışta haklısınız. Ama kazın ayağı öyle değil. Bunun nedenini yazmadan önce biraz gösteri yapalım.

Bu köşeyi takip edenlere ayıp olacak, fakat etmeyenlere referans olsun diye yazıyorum. Bunu biraz da utanarak yazıyorum. Çünkü ben dememiş miydim demek durumundayım. Bilgisayarımdaki DÜNYA Gazetesi klasörüme baktım. Bu konu ile ilgili en az on köşe yazısı yazmışım. (Bunları "Şeytanın Oku Dediği Yazılar" başlıklı kitabımda topladım).

Şimdi bu yazıları da kullanarak alınan kararın ne demek olduğunu anlamaya çalışalım. Bakalım ne yazmışız:

"Çin, …. beklenmedik bir şekilde kur politikasında değişikliğe gideceğini ve yönetilen kur politikasından vazgeçtiğini, belli bir bant içinde yuanın (Renminbi'nin) dalgalanmasına izin vereceğini açıkladı. Çin bununla da kalmadı, yuanın değerinin eskisi gibi ABD dolarına göre değil, içinde euronun da yer aldığı bir sepete göre belirleneceğini ve bu kur düzeyinin belli bir bant içerisinde dalgalanacağını söyledi. Bu açıklama önemli idi. Çünkü Çin uzun dönemdir, ihracatındaki artışı sürekli kılmak için zayıf yuan politikası izliyordu. Çin şunu yapıyor:

· Çin ihracata yönelik büyüme modeli izliyor.

· İhracatta üstünlük sağlamak için işgücü maliyetlerinin düşük tutacak bir ücret politikası benimsemiş durumda. Bu politikasını da büyük ölçüde bölgesel asgari ücret politikası ile pekiştiriyor.

· Bu üstünlüğünün yanı sıra ulusal parası Yuan'ın değerini düşük tutarak ihracat yaptığı ülkelerde Çin mallarının fiyatının o ülkelerin para cinsinden düşük kalmasını sağlıyor. Bu da Çin'in sürekli olarak dış ticaret fazlası vermesine ve dünya ekonomisindeki krize rağmen ihracatındaki artışı sürekli kılıyor.

Çin'in kur politikasındaki değişikliğin gerisinde ABD'nin uzun dönemdir Çin üzerinde kurduğu baskı yatıyor. Özellikle geçen yıl Obama'nın Çin ziyaretinde bu konu üzerinde yoğunlaşıldı. Çin önümüzdeki günlerde Kanada'da yapılacak G-20 zirvesi öncesi ABD'ye bir iyi niyet gösterisi yapmış oldu.

Diğer yandan geçtiğimiz günlerde ABD'de Demokrat Partili Senatör Charles Schumer,  Senato'ya verdiği bir teklifle Çin mallarının ABD pazarına girişine karşı kota konulmasını istedi. Birçok senatörde bu teklife sıcak baktı. Şimdi Çin aldığı bu kararla Senato'nun alacağı olası kısıtlayıcı önlemlerin önünü kesmiş oldu." (Tam kesemedi ki tasarı yasallaştı)

"Küresel kriz sadece ülkelerin bankalarını batırmadı, işsizlik oranlarını artırmadı, GSYH'ların da küçülmelere neden olmadı. Aynı zamanda uluslararası para sisteminde de ciddi hasara neden oldu. Krizle birlikte bu hasarı tamir etme çabaları da başladı. IMF ve Dünya Bankası kimi zaman tüm üye ülkelerle, kimi zamanda G-20 düzeyinde sorunu aşmaya ve yeni sistemi oluşturmaya çalıştılar. Ancak bugüne kadar bir sistem üzerinde anlaşmaya varılamadı."

"…Krizin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen, bugüne kadar bir uzlaşının ve bu uzlaşı üzerinden yeni bir sistemin işler hala getirilememesinin nedeni, sistemi kuracak olan egemen ülkelerden ikisinin ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin bir türlü anlaşamaması oldu. ABD ve Çin döviz kuru ve dış ticaret politikalarında biri birlerinde ayrışmaları sistemin oluşumunu tıkadı."

"Bu süreçte ABD serbest dış ticaretten ve esnek döviz kurundan yana ağırlığını koyarken, Çin Halk Cumhuriyet daha korumacı bir dış ticaret politikası ve esnek olmayan döviz kurunu savundu. Esasında iki ülkede kendi ülkelerinin içinde bulunduğu koşullar nedeni ile haklılar. Çünkü ABD dış ticaret açığı verirken, Çin dış ticaret fazlası vermekte. Dolayısıyla bugüne kadar karşımıza hep 'İki ülke, iki farklı eğilim' ortaya çıktı."

Bu yazılar 2009-2011 arasında yazıldı. Yazılar tazeliğini yitirmemiş. Çünkü yazdığımız kur savaşının ikinci perdesi açıldı. Bu savaş tüm ülkeleri etkileyecek. Kur sistemi ve rezerv para tartışmaları yeniden başlayacak. Dünyada bunlar olurken ileri demokrasinin yaşandığı benim güzel ülkem, bu olayları yine seyrediyor. Ne diyelim, moda terminoloji ile "Hayırlara Vesile Olsun".

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019