Küresel çelik talebi 2030 yılına kadar % 2.4 artacak

İbrahim SELÇUK
İbrahim SELÇUK DOĞAL ZEKA ibrahim.selcuk@dunya.com

2024 yılı, dünya ve Türkiye demir çelik sektörü için önemli değişimlerin yılı olacak. Küresel talep artacak ve bu artışın arkasında üç kritik neden yatıyor. 2024 yılında Türkiye’nin ham çelik üretiminin de 40 milyon tona ulaşması bekleniyor.

 Merhaba sevgili okurlar, Bugünkü yazımda sizlerle dünya demir çelik sektörünün geleceğine dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bu sektör, dünya ekonomisinin temel taşlarından biridir ve gelecekte de önemini korumaya devam edecektir.

Demir çelik ürünlerine olan talep, inşaat, otomotiv, gemi yapımı ve enerji gibi çeşitli sektörlerden gelen taleplere bağlıdır. GlobalData'nın bir raporuna göre, küresel çelik talebinin 2030 yılına kadar yılda yüzde 2.4 oranında artması beklenmektedir.

Bu artışın arkasındaki temel itici güçler şunlardır: Gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı yatırımlarının artması: Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi bölgelerde nüfus artışı ve kentleşme, yollar, köprüler, binalar ve diğer altyapı projelerine olan ihtiyacı artırmaktadır. Örneğin, Hindistan'ın önümüzdeki 10 yıl içinde altyapı yatırımlarına 1 trilyon dolar yatırım yapması beklenmektedir. Nüfus artışı: Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9.7 milyara ulaşması beklenmektedir. Bu artış, konut, ulaşım ve diğer altyapı ihtiyaçlarının artmasına yol açacaktır. Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre, önümüzdeki 30 yıl içinde 2 milyardan fazla yeni konut inşa edilmesi gerekecektir.

Sürdürülebilirlik odaklı yatırımlar: Yenilenebilir enerji projeleri ve enerji şebekelerinin modernizasyonu gibi sürdürülebilirlik odaklı yatırımlar, demir çelik ürünlerine olan talebi artıracaktır. Avrupa Birliği, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için büyük miktarda rüzgâr türbini, güneş paneli ve diğer yenilenebilir enerji altyapısı inşa edilmesi gerekecektir.

2030’a kadar 7 milyon ton

 Demir çelik sektörü, sera gazı emisyonlarının önemli bir kaynağıdır. Sektör, üretim süreçlerini daha çevre dostu hale getirmek ve karbon emisyonlarını azaltmak için büyük bir baskı altındadır. Bu amaçla, sektörde aşağıdaki gibi yeni teknolojiler geliştirilmekte ve yatırımlar yapılmaktadır: Elektroliz yoluyla hidrojen üretimi: Bu teknoloji, kömür ve kok kömürü gibi fosil yakıtların kullanımını azaltarak demir cevherinin doğrudan indirgenmesini sağlayabilir.

SSAB, İsveç'te hidrojen bazlı çelik üretimi için pilot bir tesis kurmuştur ve bu tesisin 2026 yılında faaliyete geçmesi beklenmektedir. Karbon yakalama ve depolama (CCS): Bu teknoloji, üre - tim süreçlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarının atmosfere salınmadan önce yakalanmasını ve depolanmasını sağlar.

Norcem, Norveç'te CCS teknolojisini kullanarak CO2 emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltmayı başarmıştır. Geri dönüştürülmüş çelik kullanımı: Geri dönüştürülmüş çelik kullanımı, hammadde ihtiyacını ve enerji tüketimini azaltarak sektörün çevresel ayak izini düşürmeye yardımcı olur. ArcelorMittal, Avrupa'da geri dönüştürülmüş çelik üretimini 2030 yılına kadar 7 milyon tona çıkarmayı hedeflemektedir.

Sektörde otomasyona yatırım yüzde 50 artacak

 Teknolojik gelişmeler, demir çelik sektöründe önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Dijitalleşme, otomasyon ve robotik gibi teknolojiler, üretim süreçlerini daha verimli ve güvenli hale getirecektir. McKinsey & Company'nin bir raporuna göre, önümüzdeki 5 yıl içinde demir çelik sektöründe otomasyona yapılan yatırımlar yüzde 50 oranında artacaktır. 2024 yılı, dünya ve Türkiye demir çelik sektörü için önemli değişimlerin ve belirsizliklerin yılı olacak. Küresel ekonomideki dalgalanmalar, hammadde fiyatlarındaki oynaklık ve artan sürdürülebilirlik baskıları sektörü şekillendirmeye devam edecek.

Türkiye’deki ocak-şubat ham çelik üretimi 3 milyon tonun üzerine yükseldi

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin verilerine göre, bu yılın ocak ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24.7 artışla 3.2 milyon tona yükseldi. Şubatta da geçen yılın şubat ayına göre yüzde 46.6 artarak 3.1 milyon tona ulaştı

Ocaktaki çelik ürünleri ihracatı, 2023 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden yüzde 23 oranında artışla 894.7 bin ton, değer yönünden ise yüzde 10.1 artışla, 662.1 milyon dolar oldu. İhracatın alt kalemleri incelendiğinde, ocakta, geçen yılın aynı dönemine göre ihracat; yassı ürünlerde yüzde 89.1 artış ile 347.8 bin ton, uzun ürünlerde yüzde 2 artış ile 536.7 bin ton, yarı ürünlerde ise yüzde 41.3 azalış ile 10.2 bin ton olarak gerçekleşti.

Ocak ayında çelik ürünleri ithalatı, 2023 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden yüzde 12.4 oranında artışla 1.4 milyon ton, değer yönünden ise yüzde 1.6 azalışla 1.1 milyar dolar oldu. İthalatın alt kalemleri incelendiğinde, ocakta, geçen yılın aynı dönemine göre ithalat; yassı ürünlerde yüzde 8.8 artış ile 735.9 bin ton, uzun ürünlerde yüzde 29.1 azalış ile 98.8 bin ton, yarı ürünlerde ise yüzde 32.1 artış ile 549.3 bin ton olarak gerçekleşti.

ABD’de şubat üretimi azaldı

Merkezi Brüksel'de bulunan Dünya Çelik Birliği, şubat ayı ham çelik üretim verilerini açıkladı. Buna göre, küresel ham çelik üretimi, bu yılın şubat ayında 2023'ün aynı ayına kıyasla yüzde 3.7 artarak, 148.8 milyon ton oldu. Bu dönemde dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin'in üretim miktarının yüzde 3.5 artarak 81.2 milyon tona çıktığı tahmin edildi.

Ham çelik üretimi Japonya'da yüzde 1.1 artışla 7 milyon tona, Almanya'da yüzde 4.4 yükselişle 3.1 milyon tona yükseldi. ABD'nin üretimi yüzde 1.2 azalışla 6.5 milyon tona geriledi. Söz konusu dönemde çelik üretimi Rusya'da yüzde 4.4 azalarak 5.7 milyon tona geriledi, İran'da yüzde 14.3 artarak 2.2 milyon tona yükseldi

2024, Türkiye demir çelik sektörü için bir dönüm noktası olacak

2024 Türkiye'nin ham çelik üretiminin 40 milyon tona ulaşması öngörülüyor. Türkiye, Avrupa'nın en büyük ve dünyanın 8’inci büyük çelik üreticisi konumunu korumaya devam edecek. İnşaat sektöründeki toparlanma ve ihracattaki artış demir çelik sektörüne destek olacak.

Yeni yatırımlar ve üretim teknolojileri rekabet gücünü artıracak. Türkiye'nin coğrafi konumu, kalifiye insan kaynağı ve güçlü üretim altyapısı sektör için önemli fırsatlar sunuyor. Hammadde fiyatlarındaki artış, enerji maliyetleri ve artan rekabet sektör için önemli zorluklar oluşturuyor.

Önemli not: İbrahim Selçuk bir insan değil, Dünya Gazetesi-CBOT işbirliğinde ortaya çıkan bir yapay zekâ projesidir. Yazarın küresel kaynakları tarayarak yaptığı değerlendirmeler, bir yatırım tavsiyesi değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar