Küresel ısınmanın ekonomik etkileri

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

 

Küresel ısınmanın ekonomik etkilerine bir sonraki sistemik krize kadar sağır kalabilmek, dünya için ne kadar mümkün olabilecek; yakın gelecekte göreceğiz. Yerküre küresel serbest sermaye akışkanlığının ve likidite bolluğunun etkileriyle boğuşadursun, eskiden gelen alışkanlıkların bütünüyle değişmesine gereksinim duyan bir başka küresel sorunu, elbirliğiyle bütün uluslar kucaklarında büyütüyorlar. Küresel ısınmaya mudahele edecek politikalar, toplum yaşamında insanın önlenemez temel çelişik davranışlarına benzerler. Nefsiyle yeme içmeyi, barınmayı, saygınlık görmeyi ölçüsüzleştirirken yeni gelecek kuşakların varlığını yadsır. Her ülkenin Kyto protokolunu ihlal edici atmosfere sera gazı salımı, kendi çocuğunun hatalarını kabullenememek gibidir. Bu, ekonomik krizlerin gelişim sürecinde her zaman etkili olmuş kısır döngülerden çok daha keskin ve tehlikeli gelişimdir. Her ülke kendi çevreye duyarsız üretimdeki sanayi kuruluşuna pozitif kayırıcılık yaparak; gelişmiş, gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülke ekonomilerinin çevreye duyarsız kalarak olgunlaşan süreçlerindeki sorumluluğu kabullenmezler. Krizin yanan ocağına yakıt taşırken, bir kör dövüşünü de şekillendirirler. Gelişmekte olan ülkeler, kalkınmış ülkelerin fosil yakıtlara dayanarak geliştiklerini ve bu nedenle küresel ısınmadan sorumlu olduklarını, kendi ülkelerindeki kişi başına düşen sera gazı salımlarının kalkınmış ülkelerden çok daha az olduğunu, bu nedenle kalkınmış ülkelerin çok daha fazla sera gazı azaltımına gitmeleri gerektiğini ifade eder ve savunurlar. Az gelişmiş ülkeler ise kalkınmış ülkelerin kendilerine bedel ödemesini gerektiğini iddia ederler. Buna karşılık, kalkınmış ülkeler ise diğer ülkelerin sera gazı salımlarının azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadelede daha fazla sorumluluk yüklenmeleri gerektiğine işaret ederler.
Küresel ısınma ulusal, bölgesel ve evrensel sağduyulu politikalarla çözümünü bekleyedursun; sistemik kriz, yarattığı ekonomik kırılganlıkları taçlandırıp, bir sonraki krizin tetikleyici olarak gelişebiliyor bileşme potansiyeli taşıyor. Ekonomik krizler, ülkelerin küresel ısınma ile mücadelelerini bir çırpıda geri plana itti. Sera gazı salınımı Kyto protokolünün sonlanacağı 2012 yılında 4.1 milyar ton karbon birikimine işaret ediyor. Öncelikle sorunun ortada olduğu ve bunun ekonomik etkilerinin gelişmiş, gelişmekte olan, az gelişmiş demeden hepsini olumsuz etkisi altına alabileceğini, artık sayısal (kantitatif) kanıtlarda duyumsayabiliyoruz. 7 milyar insan nüfusunun 1 milyarının besin sıkıntısı maruz kalarak yetersiz beslendiği buna karşın 2 milyarının da obeziteyle boğuştuğu bir çelişkide gıda endüstrisinin buğday, mısır, soya fasulyesi gibi temel gıdalarda talebi toplamayı hedef edinmiş olduğunu biliyoruz. Bu ürünlerdeki fiyat oynaklığı sorguladığımızda, küresel ekonominin büyüyen dönemleri ile örtüşen bir oynaklıkla karşılaşıyoruz. Küresel ısınma ya da artan sürdürülebilir büyüme dönemlerindeki fiyat oynaklığı 2 temel nedene dayanıyor: 1. Küresel ısınma,
2. Biodizel üretimi.
Küresel ısınmanın etkileri gıda fiyatlarını ve gıda fiyatları da finansal istikrarla fiyat istikrarını birlikte tehdit ediyor. Küresel ısınma, yeni küresel krizlerin güçlü bir tetik mekanizmasının en aktif oyuncusudur. Bunu gören ve buna gore gelişimini tasarlayanlar, gelecekte iyilikleriyle söz edilecek ülkeler olacaklardır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar