Küreselleşme sona ererken

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Küreselleşme 1980’li yıllardan sonra SSCB’nin karşısına kurulan cephenin adıdır. Ama böyle ifade edilmedi. Küreselleşme;

-Siyasal ve ekonomik düzlemde eşitlik,
-Özgürlük
-Sermayenin ve emeğin serbestliği
-Demokrasi

olarak anlatıldı, satıldı. Küreselleşmenin bu hedefleri sahte idi, ama hemen her ülkeyi ikna etti, adeta moda oldu. Küreselleşme karşıtları başka çağın insanı olarak görüldü.
Küreselleşme, ülkelerin sıraladığımız ortak paydalarda birleşeceğini ileri sürdü. Yeni kavramlar ürettiler, yeni ülke gruplamalarına gittiler. Azgelişmiş ülkeler-gelişmekte olan ülkeler statüsünden birdenbire yükselen ülkeler statüsüne terfi ettiler. Kimi ülkelere ve onların yöneticilerine yeni kimlikler verdiler. 'Büyük Ortadoğu Projesi ve bu projenin lideri….' gibi.

Küreselleşme birleştirici olmadı

Kriz ile birlikte anlaşıldı ki, küreselleşme aslında hiç birleştirici olmadı. Ülkeleri böle, böle birleştirirken (!), başlarına birer de otoriter rejimler koydu, ya da bu rejimlerin kurulmasının yolunu açtı. Bu süreçte kim yerlerde turuncu renkte, kimi yerde renksiz baharlarla ulus devletler çökertildi, onlarla işbirliği içinde olan iktidarlar getirildi (Eski doğu bloku ülkeleri, Mısır vb). Ülkelerin yurttaşları etnik ve dinsel kimliklere ayrıştırılarak adeta vuruşturuldu, bu arada halkın sınıfsal kimlikleri de unutturuldu. Sendikalı işçi sayısı azalırken, Türkiye gibi ülkelerde sendikalar demokratik kitle örgütü olma kimliğini yitirdi, bazıları hükümete bağlı hale geldi.

Halkın aklı alışverişteydi!

Bu arada halkın aklı nerede idi? Onların aklı alışverişteydi. Düşen ücretlere rağmen, toplama talebin, tüketimin düşmemesi için küresel sermayenin şekilden şekilden şekile giren bankaları tarafından borçlandırılmış, adeta sürü gibi topluca alışverişe gönderilmişti.

2008 krizi küreselleşme balonunu patlattı. Halk ve küresel şirket oluyoruz havasındaki KOBİ’ler borçlarını ödeyemez hale geldiler. Küreselleşmenin egemen ülkeleri anında korumacı oldular. Trump bu politikaların komik ve kaba kimlikli çocuğu olarak karşımıza çıktı. Küreselleşmenin önce mağdurları, şimdi Şarlo vari diktatörleri Putin ve Şi Cinping’de benzer tavırlar göstermeye başladı, en azından rol kapmaya çalışmaktalar.

Türkiye şaşkınlık yaşıyor

Şimdilerde yükselen ekonomilerin liderleri şaşırmış haldeler. Biz ortaktık, müttefiktik diyorlar. Bu şaşkınlığı yaşayanların başında da Türkiye geliyor. ABD’nin Ortadoğu Projesi Ortağı olan, eş başkanlığı elinde bulunduran Türkiye, adeta çırılçıplak kalmış halde. Nereye sığınacağını bilmiyor. Son olarak dinsel kimlikle sığındığı Arap ülkelerince de terke edilince, elinde sadece Filistin kaldı. Hele BAE’nin (aslında böyle bir ülke ya da ulus yok, ABD’nin uydusu) Osmanlıyı hırsızlıkla suçlayınca sanırım on beş yıllık dış politikalarının çöktüğünün farkına vardılar.

Artık geçmişe bakmanın anlamı yok. Gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ya da diğer ülkelerin halkaları küreselleşmenin finansal serbestleşmeden ibaret olduğunu, kaba tabiri ile para babalarının kendilerine attıkları kazık olduğunu anladılar ise çözüm üretmek mümkün olacak, eğer hala farkında değiller ise, biraz daha acı çekecekler.

Türkiye ne yapar diye sorarsanız, göreceğiz.

Yeni kitabım kitabevi raflarında:

Ekonomide Masallar ve Gerçekler.

Okumayı sevenlere duyurulur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019