Merkez sıkı para politikası duruşundan ödün vermedi

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında MB politika faizlerini sabit tuttu. Piyasanın beklentisi de tam bu yöndeydi. Öte yandan, karar metni de bir önceki metin ile neredeyse birebir aynıydı.

Piyasanın ise metin ile ilgili farklı beklentileri vardı. Şubat ayında TÜFE’nin yüzde 0.16 ile beklentilerin altında gerçekleşmesi ile “Acaba MB metinde ileriye dönük bir gevşemenin sinyalini verir mi?” sorusu akıllardaydı. Bu olmadı ve MB sıkı duruşunu aynen devam ettirdi. Ancak ilginçtir, TL bu karar sonrasında az da olsa değer kaybetti. Belki bu anlık gelişmelere çok fazla anlam yüklemek doğru değil ama döviz almak isteyen bir kesimin fırsattan istifade yüklü bir talep girmesi böyle bir duruma sebep olmuş olabilir. Diğer bir olasılık da, MB’nin beklenenden de sıkı bir duruşta kalmasının belki enflasyon cephesinde her şey iyi gitmiyor algısına sebep olmuş olması. Her ne kadar böyle bir sava katılmasam da, enflasyon cephesinde her şeyin çok iyi gittiği de söylenemez.

İlginç bir şekilde esasen MB toplantıdan bir gün önce yayınladığı fiyat gelişmeleri raporunda sıkı duruşun korunacağı sinyallerini güçlü bir şekilde vermişti. Raporda, çekirdek göstergelerin ana eğiliminde vergi indirimlerinin etkisi arıtıldığında da artış olduğu, hizmet yıllık enflasyonunun iç talepteki zayıf seyre karşın maliyet etkilerine bağlı olarak yüksek seyrini koruduğu, ve tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskılarının sürdüğü özellikle vurgulanmıştı.

Her ne kadar çekirdek enflasyon olarak da tabir edilen özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden B ve C endekslerinde manşet enflasyondan daha hızlı bir gerileme olması (yaklaşık 100 baz puan kadar) olumlu bir gelişme ise de, konut, beyaz eşya, mobilya ve otomobildeki ÖTV, KDV ve harç indirimlerinin devam ettiğini, Mart ayında bu indirimlerin kalkmasıyla, bu ürünlerin fiyatlarında otomatik olarak ek artışlar görüleceğini ve bunun da manşet enflasyona olumsuz yansıyacağını da akılda tutmak gerekiyor. (Bu konuda takip edilmesi gereken enflasyon serisi yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE olan “F” serisi. O da Şubat itibarıyle yüzde 21.85’de.)

Üretici fiyatları enflasyonu ile TÜFE arasındaki makasın daralması ise olumlu bir gelişme olarak nitelendirilebilir. Eylül ayında bu 2 endeks arasındaki fark 22 puana kadar çıkmıştı. Bu ay itibarıyle fark 10 puanın altına gerilemiş durumda. Her 2 endeks de gerilerken, Yi-ÜFE’deki gerileme daha hızlı gerçekleşmekte. Bu da üreticilerin artan maliyetlerini nihai fiyatlara birebir yansıt(a)madığını göstermekte. Bu durumun bir kaç sebebi olabilir. Birincisi üreticilerin daha düşük fiyatlardan temin ettikleri stoklardan üretim yaptıkları. (Tabii, bu sadece 3-4 ay için geçerli bir olgu olabilir.

Üreticilerin sonsuz stokları yok.) İkincisi, piyasadaki talep şartlarının çok zayıf olmasından dolayı maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamamış olmaları. Üçüncüsü ise fiyat artırma konusunda üreticilerin üzerinde bazı piyasa-dışı baskıların olması ihtimali.

MB’nın sıkı duruşunu korumasında bir de tabii maliye politikasında görülen belirgin gevşemenin de etkisi var. Bu gevşemenin salt seçim öncesi bir geçici gevşeme değil, bütçenin yapısal problemlerinden kaynaklanan daha kalıcı bir gevşeme olması ihtimali de söz konusu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019