Mum ışığında çalışmak

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Bugün çok uzun bir süre sonra beni şevkle çalışmaya iten yeni bir projemden bahsedeceğim size. Mum ışığında yaşamak adını verdiğim bu çalışmada çağımızda gittikçe zorlaştığına inandığım karar süreçlerini ele alacağım. 

Karar vermek zaten başlı başına zorlu bir süreçtir. Lale Saral Develioğlu’nun çok doğru tespitiyle hepimizin her gün sürekli yaptığı ancak hiç bir şekilde eğitimi verilmeyen bu faaliyetin günümüzde çok bulanıklaşan bir ortamda daha zor hale geldiğini anlatan ve bu sürece girenlere yardımcı olmayı amaçlayan bu çalışmanın temel mantığını özetlemeye çalışacağım bugün. Azerbeycan’a sanırım ilk gidişimde, orada yaşayan bir Türk dostumuz bizi ağırladığı akşam yemeğinde, burası çok tehlikeli bir ülkedir demişti. Daha sonra da neden böyle dediğini anlattı. Eğer dilini bilmediğin bir ülkeye gidersen, sen onları anlamadığını ve onlara derdini anlatamadığını bilirsin. Halbuki Azerbaycan’da sen anlattığını ve anladığını zannedersin ama senin anlattığın ile karşıdakinin anladığı veya sana anlatılanla senin anladığın arasında dağlar kadar fark olabilir. Yani yanlış anlaşma hiç anlaşamamaktan daha kötü sonuçlar doğurabilir.

Bir insan için en tehlikeli zaman bu açıdan bakıldığında bildiğini zannedip aslında bilmediği, gördüğünü zannedip görmediği zamanlardır. Biliyor veya görüyor olmanın verdiği güven insanın yanlış kararlar almasına neden olacağı için çok tehlikeli zamanlardır bunlar.

Geçenlerde bir yerde yeni nesil hakkında bir makalede, internet bunlar için elektrik gibi bir şey, yokluğuna anlam veremezler yazıyordu. Gerçi artık bizim için de çok farklı değil ama elektriğin kesildiği hatta düzenli kesintilerin olduğu akşamlar geldi aklıma. Elektrik kesilince bir taraftan evde sürekli bir stoğu bulunan mum aranırken, diğer taraftan da pilli radyo açılırdı. Bu anları yaşayanların burun direklerini sızlatacağına inandığım bir sıcaklığı vardı o kesinti anlarının ama ben bundan bahsetmeyeceğim.

Mum ışığı kurtarıcımız olurdu o akşamlarda ama mum ışığında temel kural çok hareket etmemekti. Anne ve babalar uyarırdı bizleri mümkün olduğunca yerimizde durmamız için. Çünkü mum ışığının verdiği aydınlığa güvenerek hareket etmeye kalktığımız çoğu zaman ayağımızı kolumuzu bir yere çarparak acılar içinde kıvranırdık. Mum ışığı aydınlatırmış gibi yapardı, biz de görürmüş gibi davranırdık ama çoğu zaman sonuç hüsran olurdu.

Günümüzde elektrik kesintileri istisnai hale geldi, internetimiz her gittiğimiz yerde yüksek hızda var ve dahası artık her birimiz içerik geliştirebilme olacağına sahibiz. Okuduğumuz her güzel söz, her makale veya gördüğümüz her resim bir mum ışığından farksız artık.

Bu nasıl yaman bir çelişkiyse artık, tarihin hiç bir döneminde sahip olamadığımız kadar çok bilgiye veriye, bunları işlemek için hiç olmadığımız kadar çok araca sahip olmamıza karşılık, insanlık tarihinin karar verme açısından en zor döneminde yaşıyoruz.

Her şeye sahip olduğumuzu sanıp aslında sahip olmamak, herşeyi bildiğimizi sanıp aslında bilmemek, herşeyi gördüğümüzü sanıp görmemek çağımızın dramı bence. Bizler aslında sürekli ve her daim mum ışığında yaşıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018