Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki yangın ekonomileri tehdit ediyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında Tunus ile başlayıp, Mısır ve Libya ile devam eden siyasi kargaşa küresel ekonomiyi tehdit etmeye başladı. İktisadi krizin ağırlaştığı günlerde 40 dolara kadar inen Brent ham petrolün varili iki gün önce 108.45 dolara kadar yükseldi. Petrol fiyatlarının geldiği bu düzey son iki buçuk yılın rekoru.

Birçok ülke İran'da İslam devriminin yapıldığı günlerdeki gibi bir durumun yaşanmasından korkmaya başladı. İran İslam devrimi sürecinde petrol fiyatları hızla yükselmiş, bunun hemen ardından, Batılı kapitalist ülkeler 1980 yılında durgunluğa girmişlerdi.

Batılı ülkelerin temel kaygıları petrol sevkıyatının aksaması. Çünkü dünya petrol üretimin üçte biri, petrol yataklarının yüzde 60'ı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde. Bu kaotik ortamda Libya'daki Kaddafi rejimini sarsan ayaklanma petrol fiyatlarındaki yükseliş ivmesine hız kazandırdı. Çünkü Libya dünyanın on ikinci, Afrika'nın üçüncü en büyük petrol ihracatçı.

Petrol üretiminin büyük kısmının antidemokratik ülkelerin elinde olması, dünya ekonomisi için bir şansızlık olarak görülebilir. Fakat bu ülkeleri yaratan, (yani ulus kimliği olmayan Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak gibi ülkeleri yaratan) rejimlerini ayakta tutan başta ABD ve AB'nin büyük ülkeleri (özellikle İngiltere) çizdikleri sınırlar, uyguladıkları yanlış politikaların bedelini ödemekteler. Ancak işin acı yanı, kurunun yanında yaş da yanmakta. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkelerin ekonomik istikrarı zedelenmekte.

Geçtiğimiz ay uluslararası kuruluşlar 2011 yılında dünya ekonomisine ilişkin umut veren büyüme tahminlerini açıklamışlardı. Şimdi bu tahminlerin tümü tersine dönebilir. Çünkü petrol fiyatlarındaki yükseliş krize müdahale sürecinde artan para arzının da etkisi ile birleşerek küresel ölçekte bir enflasyon tehlikesi yaratabilir. Özellikle AB ülkelerinin enflasyon konusunda, bugüne kadar ABD'ye göre daha çekinceli davrandığı düşünüldüğünde, AB ülkelerinin ekonomide korku ile alacakları daraltıcı politikalar, bizi tekrar unutmaya başladığımız durgunluk içinde enflasyona (stagflasyon) sürükleyebilir.

Eğer gelişim bu yönlü olursa Türkiye bu süreçten en çok zarar gören ülkeler arasında olur. Türkiye enerji üretmemekten çok çekti, çekmeye de devam ediyor. Bugün 40 yaşın üstündekilerin anımsadıkları üzere, 1980'de televizyon yayını iki saate inmişti. Günde 4-5 saat elektrik kesintisi uygulanmaktaydı. (1980'de lisans eğitimimin üçüncü sınıfındaydım. Ankara'da Kumrular Sokağı'ndaki Milli Kütüphane'de elime geçirdiğim eldivenlerle dönem ödevi yaptığımı hatırlıyorum.)

Türkiye o yılları parlamenter sistemin kesintiye uğraması ile sadece iktisadi olarak değil, siyasi bedel de ödeyerek geçirdi. Daha sonra Turgut Özal'ın hidroelektrik enerji yatırımlarını artırması ile göreli olarak enerji üretiminde rahatlama oldu. 1990'lı yıllardan sonra bu eğilim yavaşladı. 2000'li yıllardan itibaren ise Türkiye enerjide doğalgaza bağımlı hale geldi.

Türkiye yüklü miktarda petrol ve doğalgaz ithal eden bir ülke. Doğalgaz fiyatları petrol fiyatlarına paralel seyrettiği için, petrol fiyatlarındaki yükseliş, doğalgaz fiyatlarını da artırıyor. Elektrik enerjisinin yüzde 50'den fazlası da doğalgazdan elde edildiği için artan fiyatlar, doğrudan elektrik enerjisi fiyatlarını da yükseltecek. Bu durum Türkiye'de üretim maliyetlerini yükselttiği gibi, enflasyon oranının da yükselmesine neden olacak.

Enflasyon oranındaki artış mevcut kur politikası ile birleştiğinde ihracat gücümüzü daha da zayıflamasına neden olacak. Bu da yetmiyormuş gibi petrol ve doğalgaz ithalatına daha çok kaynak ayırdığımız için cari açık daha da yükselecek.

Bu anlattıklarımızdan sonra siz de her halde benimle aynı noktaya gelmiş oldunuz: Ortadoğu ve Afrika'da kargaşa bir an önce bitsin. Bu herkesin hayrına.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019