Para bizim paramız fakat sorun sizin

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Yazının başlığını günümüzün saygın iktisatçılarından Barry Eichengreen'in ünlü spekülatör George Soros'un kurduğu The Institute for New Economic Thinking adlı kuruluşun 8-11 Nisan tarihleri arasında New Hampshire'da toplanan ikinci Bretton Woods konferansında sunduğu tebliğden aldım. Konferansı konusu tahmin edeceğiniz üzere küresel kriz sonrası ortaya çıkan yeni durum ile birlikte nasıl bir uluslararası finansal sistem kurulacağına ilişkindi. Konu ilginç ve önemli. Bir başka ilginç nokta yine aynı konunun Washington'da yapılan yıllık IMF- Dünya bankası toplantısında tartışılıyor olmasıdır.

Tartışmaların odak noktasında elbette sermaye hareketlerinin (akımının) uluslararası para sistemi üzerinde etkisi ve bugünden sonra bu akımının yarattığı olumsuzluklar  (başta cari açık sorunu) yer aldı. Yine ortaya atılan sorulara ortak yanıtlar bulunamadı. Fakat IMF ve Dünya Bankası'nın, uluslararası sermaye ile iç içe geçmiş olan bu kurumların uluslararası sermaye akımlarını sorguluyor olması önemli. Çünkü bu sorgulama sadece bir finansal işlemin sorgulaması değildir. Aynı zamanda sermaye akımının önünü açan iktisat teorisinin de sorgulanmasıdır. Yani gerçekte sorgulanan Türkiye'nin de içinde yer aldığı çok sayıda ülkenin hükümetlerinin ve para otoritesinin iman ettiği Yeni-Klasik iktisat teorisidir. Dolayısıyla soru sayısı da çoktur, yanıt sayısı da.

İşte sorgulanan bazı konular:

- Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler buna devam edecek mi? (Türkiye'de bunların arasında)

- Kur sistemi yine esnek mi olacak?

- Serbest dış ticaretin ilkeleri, kriz sürecinde çiğnendi, şimdi ne olacak?

- ABD dolarının rezerv para olması nedeni ile dünyaya ihraç ettiği kendi sorunları için ne yapılacak?

Bu sorulara farklı yanıtlar verildi. Yanıtlar biri birinden oldukça farklı. Ancak ortak bazı noktalar da yok değil. Örneğin, rasyonel birey kabulün çökmüş olduğu (yani tüm iktisat politikalarını doğru olarak algılayıp, ona göre kendisi için doğru kararlar alan bireyler) nerede ise genel kabul gördü. (Bu kabulün çökmesi ile modelinde çöktüğünü bir çok iktisatçı itiraf ediyor). Kısa süreli sermaye hareketlerinin önüne bazı engeller konulmasında fikir birliği var. Fakat nasıl yapılacağı konusunda bir türlü anlaşma sağlanamamış durumda.

Her iki konferansta net sonuçlara ve bir eylem birliği bütününde anlaşma sağlanmasa da en azından var olan sorun konusunda ortak bir noktaya gelinmesi yine de önemli. Önümüzdeki dönemde, başta ABD'de ve AB ülkelerinde yapılacak seçimlere ortaya atılan bu sorulara politikacılarda yanıt vermek zorunda olacaklar. Özellikle ulusal parası rezerv para olan ABD'nin uygulayacağı (ya da uygulamasını düşündüğü)  iktisat politikaları tüm ülkeleri ilgilendirecek. Bir anlamda artık ABD'nin  "para bizim paramız fakat sorun sizin" politikasına başta Çin olmak üzere bir çok ülke gücü ölçüsünde "hadi canım" diyecekler.

Küreselleşmenin nimetlerinden yararlandığını düşünen, G-20 içinde yer aldığı için öğünen Türkiye'de iki ay sonra seçim var. İktidar partisi ve iktidara talip iki partinin ekonomi programları dün itibari ile açıklandı. Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum ve sürdürülen tartışmaları okuduğunuzda, bu siyasi partilerin programları için siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum. Fakat benim şimdilik basit  (hiç birini de en azında seçim öncesi eleştirmemek için) iki tespitim var: yereller ve dinamik modellemeye gidilmemiş, statik karşılaştırmalı analiz yapıyorlar.

Gelişmiş ülke olmak kolay değil. Gelişmiş ülkelerde siyası partiler altı ay, da bir yıl da büyük çözüm politikamız var diye ortalığa çıkmıyor. Örnek mi, Başkan Obama'ya bakın, seçim gelecek yılın sonunda. Fakat iktisat programını şimdiden açıkladı. Sloganı da onun gibi bir entelektüele uygun: "Gelecek bizim, kazanacağız".

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019