Petroldeki düşüş yavaşlamanın habercisi mi?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Salı günü petrol fiyatlarında yüzde 7 ile son 3 yılın en büyük günlük düşüşü yaşandı. Esasen, petrol fiyatlarının arz endişeleriyle 86 dolara kadar çıktığı Ekim ayı başından beri düşmekte olduğu görülüyor. OPEC’in bu gelişen durum karşısında (Trump’ın tweet’lerinin de baskısıyla) kolay kolay yeniden üretim kısıtlamasına gitmesi de mümkün durmuyor.. Şahsen, petrol fiyatlarındaki bu düşüşün Dünya ekonomisindeki büyüme beklentilerinin gerilemesi ile de ilişkili olduğunu düşünmekteyim. Nitekim, büyük ekonomilerle ilgili son büyüme beklentilerine bakarsak:

3. çeyrekte yıllık bazda yüzde 1.2 daralma gösteren Japon ekonomisinin ABD-Çin ticaret savaşlarından da etkileneceği yönünde endişeler artmakta. Keza, Almanya da ticaret savaşlarının etkilerini hissetmeye başladı. GSYH üçüncü çeyrekte tahminlerin üzerinde yüzde 0.2 gerilemiş bulunuyor. Bu gerileme büyük ölçüde ihracattaki düşüşten, ihracattaki düşüş ise Çin'den gelen talepteki düşüşten kaynaklanmakta. 2018 GSYH büyüme tahmini ise yüzde 1.5'e gerilemiş durumda. (2. çeyrekte yüzde 2.2 olan Euro bölgesindeki büyüme de bu çeyrekte yüzde 1.7’e geriledi.)

ABD ve Çin’in durumlarına gelirsek. Son dönemde bu 2 ülke arasındaki ticaret savaşlarının artarak süregeldiği herkesin malumu. Hatta, eğer 30 Kasım’da Buenos Aires’de yapılacak G-20 zirvesi sırasında yapılacak birebir görüşmelerden bir sonuç çıkmaz ise, Trump’ın geri kalan tüm Çin ürünlerine de gümrük vergisi uygulaması beklenmekte. Ancak, böyle bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda bu 2 ülkenin ve de Dünya’nın geri kalan ülkelerinin ekonomilerinin son derece menfi bir şekilde etkileneceği muhakkak.

Ülke içi borçluluk oranı anormal seviyelere ulaşmış vaziyette olan Çin zaten iyice köşeye sıkışmış durumda. Bazı hesaplamalara göre son 7 yılda 4 kat artmış olan bu oran milli gelirin yüzde 300’üne yaklaşmış durumda. (Bu borçların büyük kısmı kamu ve özel sektör şirketlerine ait.) Kısaca, Çin’in ABD vergilerinin etkisiyle de yavaşlamakta olan ekonomisini önceki yıllarda yaptığı gibi borçlanmaya hız vererek canlandırmasına imkan yok.

Denilebilir ki, Dünyanın geri kalanın aksine ABD ekonomisi hala güçlü bir performans göstermeye devam ediyor. Ancak, burada da önümüzdeki sene vergi kesintilerinin devreden çıkması ve Temsilciler Meclisi kontrolünün Demokratlara geçmesi ile birlikte Trump yönetiminin başka genişlemeci hamleler yapma imkanının kalmaması büyüme ivmesini sekteye uğratacaktır. Diğer bir nokta ise Çin’in resesyona girmesi durumunda önceki yıllarda ağırlıklı olarak bu ülkeden kaynaklanan “tasarruf bolluğu”nun (savings glut) ABD tahvil faizlerinin düşük kalmasına yol açarak bu ekonomiye destek olan mekanizmanın artık çalışmayacağı. Aksine Çin’in yuan’ı korumak için dolar (=tahvil) satması durumunda Amerikan tahvil faizlerinin aşırı artarak ekonomik büyümeyi boğması da gündeme gelir. Diğer bir ifadeyle, Trump bu ticaret savaşı oyunlarında fazla ileri giderse, sonuçta resesyona doğru giden bir ABD ekonomisi ile karşı karşıya kalabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019