Savaş uçaklarının kokpitine el sallamak.

Tülay TAŞKIN
Tülay TAŞKIN ESKİŞEHİR'den tulay.taskin@dunya.com

 

Eskişehirlilerin kendi aralarında bir esprisi vardır. “Bir insanın Eskişehirli olup olmadığını nereden anlarsınız” diye. Yanıtı da şudur; tepesinde savaş uçakları büyük gürültülerle fink atarken, bulunduğu ortamda sesini yükselterek konuşmaya devam eden biri Eskişehirli değildir. Eskişehirli, bu uçaklar beyni harap edecek gürültüde tepenizde manevralar yaparak uçuşurken, sesini karşısındakine hiçbir türlü duyuramayacağını bilir ve uçak seslerinin kesilmesini bekler, sonra konuşmasını sürdürür.

Bunu bir şehir efsanesi sananları Eskişehir’e davet etmek isteriz. Okulda, işte, evde, şehrin her neresinde olursanız olun, savaş uçaklarının çıkardıkları gürültüden kaçmanız pek mümkün değil. Üstelik, uçuşların saati de yoktur, sabah erken saatlerde de olabilir, gün ortasında da.. İşten çıkıp, bir kahve içip, iki dostla iki muhabbet yapayım, evin yoluna öyle koyulayım dediğiniz akşam saatlerinde de yakalanmanız mümkün. Gece saatlerinde evinizde oturup bir film izlerken de. DVD’den izliyorsanız filmi durdurursunuz da, televizyondan izliyorsanız ciddi birkaç sahneyi kaçırdınız demektir. Hastaysanız ve erken yatmışsanız daha feci, dinleniyor olmayı yeğlediğiniz saatlerde sinir kat sayınızın tavan yaptığını görürsünüz. Uçakların uçuşu geçtiğinde gürültü biter mi, nafile, bu kez de araçların alarmları o gürültü nedeniyle ötmeye başlar, sahipleri gelene kadar, olağanüstü bir alarm korosuna maruz kalırsınız.

İşyerinde şehirlerarası telefon konuşmalarınız esnasında uçuşlar yapılıyorsa, karşıdaki kişi sorar “bu gürültü ne” diye, ama bilen de bilir ve susar, bekler, uçaklarınız geçsin diye. İşte biz onlara da “yarı Eskişehirli oldunuz” diye yanıt veririz. Yani, başka bir şehirde veya ülkede bulunan telefonun ucundaki kişiye kadar gider bizim uçakların gürültüleri.

Bu gürültü kirliliği Eskişehir’in çilesidir ve biteceği beklentisine de nedense hiç girmeyiz. Sesine, gürültüsüne razı olduk, alçak uçuş yaptıklarında pilotlara el sallar hale geldik belki ama en büyük korkumuz, şehir merkezinde manevra yapan bu uçakların bir gün bir kazaya sebebiyet verip, tepemize inmesinden endişeleniriz. Bu herhalde olayın en korkunç yanı olur.

Bir sanayicimizle, şehrin merkezinde kalan hava üssünün taşınması acaba mümkün olmaz mı diye değerlendirmeler yaparken, bunun maliyetinin çok yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştık. Hiç değilse şehir merkezinin üzerinde eğitim uçuşları yapmasalar, daha boş alan olan şehrin doğusuna uçsalar görüşümüzü de  “hava akımına göre uçuş rotalarının planladığını” söylediler diye yanıtlamıştı sanayicimiz.

Kirliliğin her türlüsü kötüdür ve insan yaşamına olumsuz bir yığın etkileri vardır.  Çevre kirliliği, su kirliliği, hava kirliliği gibi her türlü kirliliğe modern çağdaş toplumlar kafa yorar. Artık o modern toplumlar ve ülkeler, gürültü kirliliğinin de önüne geçmeye, gürültüsüz kentler yaratmaya yönelik gayret içine çoktan girdiler.

Bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mız da, Eskişehir’in de aralarında olduğu 14 ilde  “gürültü haritası” çıkarmaya karar vermiş ve çalışmaya koyulmuş. En gürültülü ili belirleyecekmiş. Gürültünün nedeni ve kaynağını araştıracakmış. 6 milyon euroluk  bütçeye sahip bu projeyle “Türkiye’nin gürültü haritasını” oluşturacakmış. İşte buradan söylüyoruz. Eskişehir en gürültülü kent. Buyurun ne yapacaksınız ?

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Nisan ayı seçim ayı 30 Mart 2018
Savaş M. Özaydemir 02 Ağustos 2017