Savaşın baronları ve taşeronları

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Belli dönemlerde ülkeler arasında hatta tüm dünyada topyekûn bir gerilme hatta savaş ortamı doğabiliyor. Bazen de bu gerilme ancak bir savaş ile ortadan kalkıyor. Çok gerilere gitmeyelim II. Dünya Savaşı öncesi dünya böyle bir süreçten geçti, nihayetinde de bir yıkım olan savaş ile sona erdi. Her savaş sonu yeni bir dünya kurulur. Çünkü galipler paylaşım işine girişirler. II. Dünya Savaşı sonrasında da böyle oldu.

Dünyanın siyasal güç odakları ki bunlar aynı zamanda askeri ve ekonomik güç odaklarıdır, bazen kendileri değil de başka ülkeleri kullanarak karşılıklı kozlarını paylaşırlar. Vietnam savaşı, Orta Doğudaki savaşlar bunlara örnek verilebilir.

Ortadoğu’da son on yıldır yürütülen savaşta bu güçler stratejilerini büyük ölçüde değiştirdiler. Artık ülkelerinde tabut görmek istemedikleri için savaşları daha basit ifade ile güç gösterilerini taşeronlar aracılı ile yapıyorlar. Orta Doğu da Kürtlerin paylaşılamaz olmasının nedeni de bu taşeronlaşmaya müsait olmalarından kaynaklanıyor. Nasıl ki inşaat işi bittiğinde müteahhit taşeron firmanın ve işçilerinden vazgeçer, savaş ya da düşük yoğunluklu savaşlarda da güç sahibi ülke, taşeron ülkeleri, etnik veya dinsel gruplardan vazgeçiyorlar. Taliban, El Kaide, İŞİD ve son olarak da Kürtler bu duruma düştüler. Bu olguya şaşırmamak gerekiyor, tarih boyunca böyle oldu. Orta Doğuda, ne ABD ne de Rusya henüz bu savaş oyununu son vermediler. Hatta oyuna yeni kuralla ve hileler ekleniyor. Yani yeni bir durum ile karşı karşıyayız.

“Savaşlar ekonomik ve teknoloji tabana yoğunlaşıyor”

Çünkü savaş/güç gösterisi teknolojik ve ekonomi tabanlı yoğunlaşmaya başladı. Gelecek yıllarda bu eğilim daha da güçlenecek gibi gözüküyor. Bir taraftan Rusya süper füzeler yaptığını açıklarken, diğer yandan ABD Başkanı Trump nükleer silahlanmaya daha fazla kaynak ayıracaklarını ilan etti. En ilginci ise her iki ülkenin de 2025’de robot askerler üreteceklerini açıklaması oldu. Bu yeni savaş modelinde kimyasal ve biyolojik silahların yanında yapay zeka ürünü yeni araçların kullanılacağından da hiç şüpheniz olmasın.

Taraflar bunu yaparken ekonomik/ticari savaşlar da sürmekte. Eskiden bu kapalı kapılar ardında yapılırdı. Trump ile birlikte ticari savaşlar adeta bir filin avize mağazasına girmesi gibi yapılıyor. ABD’nin 21 Mart itibari ile çelik ve alüminyuma getirdiği yeni vergi düzenlemesi de aslında siyasal çatıışmanın ticarete indirgenmiş hali. ABD, kimi zaman bu savaşı zımni yollarla da yapabiliyor. Örneğin küresel kriz sonrası bir varil brent petrolün fiyatı 40 dolara kadar düşünce (150 dolardan bu fiyata düştü) Rusya’da bütçe dengesi ciddi biçim de bozuldu. Demokratik bir ülke olsa Putin seçim yitirirdi. Olmadığı için hala başta. Üstelik yeniden seçildi.

Büyük güçler ya da savaş baronları teknolojik savaşı öne çıkartma amacındalar. Bu durumda taşeronlaşmada da farklılaşma olacak. Taşeron ülke olma sevdasındaki ülkeler de bundan etkilenecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019